HAC AMELLERİ RİSALESİ
- GİRİŞ
- BİRİNCİ BÖLÜM: HACCETÜ'L-İSLAM VE NİYABET HACCI
- İKİNCİ BÖLÜM UMRE AMELLERİ
- İHRAM MİKATLARI
- İHRAM
- TAVAF VE TAVAF NAMAZI
- TAVAF
- Tavafın Şartları
Tavafın Şartları
Mesele 276- Tavafın sıhhat şartları şunlardan ibarettir:
1- Niyet
2- Büyük ve küçük hadesten temizlenmek
3- Necasetten temizlenmek
4- Erkeklerin sünnetli olması
5- Avret yerlerini örtmek
6- Tavaf elbisesinin gasbi olmaması
7- Kesintisiz ve peşi sıra yapmak (Muvalaat)
Birinci Şartı: Niyet
Mesele 277- Niyetten, umre veya hac tavafını Allah'a yakınlaşmak için yapılması kastedilmektedir. Dolayısıyla niyet olmaksızın -hatta bazı şartları olmasa bile- yapılan tavaf yeterli değildir.
Mesele 278- Niyette Allah'a yakınlaşma ve yapılacak amelleri yalnızca Allah'a has kılmayı kastetmek şarttır.
Dolayısıyla amelin Allah'ın emrine uyulması kastıyla yapılması gerekir. Riya ve gösteriş kastıyla tavaf eden kimse günah işlemiştir ve tavafı batıldır.
Mesele 279- Tavafa niyet ederken tavafın müfrede umresi tavafı mı yoksa temettu umresi tavafı mı yapıldığı belirlenmelidir.
Keza tavaf, Haccetü'l-İslam tavafı mı veya nezir tavafı mı yoksa müstehap hac tavafı mı olduğu tayin edilmelidir. Tavafın başkasının adına yapılması durumunda da o kimse için niyet edilmelidir.
Mesele 280- Tavafa niyet ederken şahsın dille söylemesine gerek yoktur ve kısaca ne yaptığını bilmesi yeterlidir. Kısaca şahsın yatığı ameli bilmesi ve sırasınca bunları yerine getirmesi yeterli olacaktır.
Mesele 281- Tavaf halinde huşuyla birlikte kalp huzuru olması ve sürekli Allah'ın zikriyle meşgul olarak zikredilen duaları okuması son derece uygun bir ameldir.
İkinci Şartı: Büyük ve Küçük Hadesten Temiz Olmak
Mesele 282- Farz tavafın bütün kısımlarında tavaf eden şahsın cenabetten, hayızdan ve nifastan temizlenmesi ve abdestli olması gerekir.
Hatırlatma: Farz tavaf, umre ve haccın amellerinin bir bölümünden sayılan tavaf olup hac ve müstehap umre tavafı da farz sayılır.
Mesele 283- Bilerek veya unutarak ya da umre ve haccın amellerinin bitmesinden sonra fark edilse bile büyük veya küçük hadesten temizlenmeksizin yapılan farz tavafı batıldır ve tavafla birlikte tavaf namazının yenilenmesi gerekir.
Mesele 284- Müstehap tavafta küçük hades temizliği (abdestli olmak) şart değildir, ancak tavaf namazı için abdest alınması gerekir. Cünüp veya hayız ya da nifas halinde Mescidü'l Haram'a girerken haram olan şeylerin yanında farz ihtiyat gereği tavafı da sahih değildir.
Hatırlatma: Müstehap tavaf, ister kendisi için niyet etsin isterse başkasının adına niyet etsin umre ve hac amellerinden ayrı yapılan tavaf olup bu amel Mekke-i Mükerreme'nin müstehap amellerindendir, dolayısıyla ecir ve ödül sebebi olacağı için mükellef yapabildiğince tavaf yapabilir.
Mesele 285- Tavaf esnasında küçük hadese duçar olan (abdesti bozulan) kimse için iki durum söz konusudur:
1-Dördüncü tavafın yarısı bitmeden önce, yani Kâbe'nin üçüncü rüknünün karşısına yetişmeden önce küçük hades vuku bulursa tavafın terk edilmesi ve abdest aldıktan sonra tavafın iade edilmesi farzdır.
2-Dördüncü tavafın yarısından sonra küçük hade-se duçar olunması durumunda tavafın kesilmesi ve abdest aldıktan sonra örfi muvalaat (amelin kesintisiz ve peşi sıra yapılması) ortadan kalkmaksızın kalınan yerden devam edilmesi gerekir. Ancak örfi olarak kesintisizlik ve peşi sıra amelin yapılması zarar görmüşse, abdest aldıktan sonra ihtiyat gereği önceki tavafı bitirme niyetiyle tavafı tamamlamalı ve yeni bir tavaf daha yapmalıdır. Bu konuda mükellef eksik tavafın tamamlanmasına niyet etmekle yeniden tavaf etmek arasında özgürdür. Aynı şekilde önceki tavafını tamamen bırakabilir ve abdest aldıktan sonra tavafa yeniden başlayabilir.
Mesele 286- Tavaf esnasında büyük hadese (cünüplüğe) duçar olunması durumunda çabucak Mesci-dü'l Harem'in dışına çıkılması farzdır. Söz konusu durum, dördüncü tavafın yarısının bitmesinden önce gerçekleşmişse, mükellefin tavafı batıldır ve gusül aldıktan sonra iade etmesi gerekir. Eğer dördüncü tavafın yarısının tamamlanmasından sonra gerçekleşmişse, gusül aldıktan sonra örfi muvalaat (amelin kesintisiz ve peşi sıra yapılması) ortadan kalkmaksızın kalınan yerden devam edilmesi gerekir. Ancak örfi olarak kesintisizlik ve peşi sıra amelin yapılması zarar görmüşse, gusül aldıktan sonra ihtiyat gereği önceki tavafı bitirme niyetiyle tavafı tamamlamalı ve yeni bir tavaf daha yapmalıdır. Bu konuda mükellef eksik tavafın tamamlanmasına niyet etmekle yeniden tavaf etmek arasında özgürdür. Aynı şekilde önceki tavafını tamamen bırakabilir ve gusül aldıktan sonra tavafa yeniden başlayabilir.
Mesele 287- Abdest ve gusül almaktan mazur olan kimse abdest ve guslün yerine teyemmüm yapmalıdır.
Mesele 288- Abdest almaktan mazur olan veya farz guslünü alamayan kimse, tavafın bitmeden önce zaman dolmadan iyileşeceğini bilen hasta örneğinde olduğu gibi, özrünün bertaraf olacağını biliyorsa, özrü bertaraf olana kadar sabretmeli ve abdest almalı veya gusletmelidir. İhtiyat gereği abdest veya guslün alınmasını engelleyen özrün ortadan kalkacağına ümidi olursa, vakit azalana kadar beklemelidir, ancak özrün ortadan kalkmasına ümidi yoksa teyemmüm yaparak tavafını yerine getirmelidir.
Mesele 289- Teyemmüm yapmak veya cebire abdesti almakla yükümlü olan kimse, hükmü bilmemesi sebebiyle tavaf veya tavaf namazını abdestsiz yapmışsa, eğer imkânı varsa kendisi veya imkânı yoksa başkasını naib tutması ve tavafını iade etmesi farzdır.
Mesele 290- Müfrede umresi için ihram giyen kadın hayız olurda hayızdan temizlenip müfrede umresinin amellerini yerine getirmeyi bekleyemezse, müfrede umresinin tavafı için naib tutmalıdır, ancak sa'y ve taksiri kendisi yapmalı ve bunları yaptıktan sonra ihramdan çıkmalıdır. İhramlıyken hayız olursa, yine aynı hüküm geçerlidir.
Ne var ki kadın hayızken temettu umresinin ihramını giymişse veya temettu umresi için ihram giydikten sonra hayız olmuşsa ve temizlenip umre tavafı ve umre namazını yerine getirme gücü yoksa, daha önce söylendiği gibi[1] söz konusu kadının hükmü başkadır.
Mesele 291- Umre amellerinde abdestli olmak, yalnızca tavaf ve tavaf namazı için farzdır ve umrenin diğer amelleri için, her ne kadar bütün amellerde abdestli olmak faziletliyse de, abdeste gerek yoktur.
Mesele 292- Abdestli olup olmadığı konusunda şek eden mükellefin çeşitli durumlardaki vazifesi şu şekildedir:
1-Tavafa başlamadan önce abdestinin olup olmadığından şek ederse, abdest alması gerekir.
2-Gusletmeden önce vacip olmuşsa ve tavafa başlamadan önce gusül alıp almadığı konusunda şek etmişse, gusletmesi gerekir.
3-Abdesti vardı da abdestinin batıl olup olmadığından şek ederse, abdest almasına gerek yoktur.
4-Cünüp olmadan önce temiz olup cünüp olup olmadığından şek ederse veya kadın hayız olup olmadığından şek ederse, onların gusletmeleri farz değildir.
5-Tavafın bitmesinden sonra ve tavaf namazını kılmadan önce abdestli olup olmadığını bilmeyen kimse, tavafına nispetle şekkine itina etmemelidir, ancak tavaf namazı için abdest alması gerekir.
6-Tavafa abdestli başlamış ve tavaf esnasında abdestini bozacak bir şeyin olup olmadığı konusunda şekke düşmüşse, şekkine itina etmemeli ve abdestli olduğuna hükmetmelidir.
7-Tavaf esnasında tavafa başlarken abdestin olup olmadığından şüphe edilmesi durumunda, eğer şüpheden önce abdesti varsa, abdestli olduğuna hükmedip şekkine itina etmemelidir ve tavafı sahihtir. Ancak abdestin olup olmadığına şek edilmesi durumunda abdest almalı ve tavafı iade etmelidir.
8-Gusül ona vacipse ve tavaf esnasında gusledip etmediği konusunda şek etse çabucak mescitten çıkmalı, gusletmeli ve tavafını iade etmelidir.
Üçüncü Şartı: Beden ve Elbisenin Necasetten Temiz Olması
Mesele 293- Tavaf halinde beden ve elbise kanlı olmamalıdır ve farz ihtiyat gereği diğer necasetlerden de temiz olmalıdır, ancak çorap, mendil, yüzük ve benzeri şeylerin temiz olması şart değildir.
Mesele 294- Bir dirhemden küçük olan kan miktarı ve aynı şekilde namazı bozmayan yaralar, tavafın sıhhatine zarar vermez.
Mesele 295- Beden necis olursa bedenin temizlenmesine kadar tavafı erteleyebilirse ertelemesi gerekir, elbette vaktin daralmaması şartıyla.
Mesele 296- Mükellef elbisesinin temizliğinden şek etse, o haldeyken tavaf sahihtir, ancak beden veya elbisesinin önceden necis olduğundan ve temizleyip temizlemediğinden şek ederse, o haliyle tavaf etmesi caiz değildir.
Mesele 297- Tavaf bittikten sonra beden veya elbisenin temiz olduğunu anlarsa tavaf sahihtir.
Mesele 298- Tavaf esnasında beden veya elbiseye necaset bulaşsa örneğin, izdiham sebebiyle ayağı yaralanır ve tavafı kesmeksizin temizleyemezse, tavafı kesmeli ve beden veya elbiseyi temizlemeli, muva-laat zarar görmeden çabucak tavafa kesildiği yerden başlayıp bitirilmelidir ve böyle yapılması halinde tavaf sahihtir.
Mesele 299- Tavaf halindeyken beden veya elbisede necaset görülse ve tavaftan önce mi yoksa tavaf esnasında mı olduğunda şüphe edilse, bir önceki meseleye göre amel edilmelidir.
Mesele 300- Tavaf halindeyken beden veya elbisesinin necis olduğunu görür ve tavafa başlamadan önce necis olduğundan emin olursa, önceki meselede açıklandığı (297) gibi amel etmelidir.
Mesele 301- Beden veya elbisesindeki necaseti unutan birisi, tavaf ederken hatırlarsa, önceki meselede açıklandığı (297) şekilde amel eder.
Mesele 302- Bir kimse beden veya elbisedeki necaseti unutup bu haliyle tavaf etse ve tavaftan sonra hatırlarsa, tavafı sahihtir. Ancak tavaf namazını da necis beden veya elbiseyle kılmışsa, temizlendikten sonra namazı iade etmelidir. Müstehap ihtiyat gereği abdest aldıktan sonra tavafı da tekrarlamalıdır.
Dördüncü Şartı: Sünnetli Olmak
Mesele 303- Sünnetli olmak erkekler için tavafın şartlarındandır ve kadınlara şart değildir. Dolayısıyla baliğ olsun ya da olmasın, sünnet olmayan erkeğin tavafı batıldır.
Beşinci Şartı: Avret Yerlerinin Örtülmesi
Mesele 304- Farz ihtiyat gereği tavafta avretin örtülmesi şarttır.
Mesele 305- Kadın tavaf esnasında örtmesi gereken saç veya bedenin başka yerlerini örtmezse, her ne kadar günaha düşse de, tavafı sahihtir.
Altıncı Şartı: Tavaf Elbisesinin Gasbi Olmaması
Mesele 306- Tavaf elbisesinin gasbi olmaması tavafın şartlarındandır, dolayısıyla farz ihtiyat gereği gasbi elbiseyle yapılan tavaf batıldır.
Yedinci Şartı: Tavafta Muvalat (Ara Vermeden Birbiri Ardınca Yapmak)
Mesele 307- Farz ihtiyat gereği tavafın bölümleri arasında örfi muvalaatın olması gerekir, yani tavafların arasında, tavafı tavaf olmaktan dışarı çıkartacak fasıla olmamalıdır.
Elbette tavafın yarısından sonra (üç buçuk turdan sonra) namaz ve benzeri şeyler için tavafın kesilmesinin sakıncası yoktur.
Mesele 308- Mükellef tavafın yarısından sonra tavafını farz namazı için keserse ve namazdan sonra devam ederek yediye tamamlarsa, tavafın yarısının tamamlanmasından önce böyle yapılırsa aranın fazlaca açılması durumunda ihtiyat gereği yeniden tavaf yapmalıdır. Ancak tavafın arası çok açılmazsa, ihtiyata amel edilmemesi hiç de uzak bir ihtimal değildir, ne var ki her halükarda ihtiyat edilmesi beğenilen bir ameldir.
Bu konuda cemaat namazı olması ya da furada (ferdi) kılınması ve aynı şekilde vaktin dar olması ya da olmaması arasında bir fark yoktur.
Mesele 309- Müstehap tavafın ve hatta farz tavafın kesilmesi caizdir, ancak ihtiyat gereği vacip tavafın arası örfi müvalaatın zarar göreceği şekilde açılmaması gerekir.
- Tavafın Farzları
Tavafın Farzları
Mesele 310- Tavafın farzları yedidir:
Birincisi: Tavafın bütün turlarına Haceru'l-Esved-'den başlamak
İkincisi: Tavafın bütün turlarını Haceru'l-Esved-'de bitirmek
Üçüncüsü: Tavafın bütün durumlarında Kâbe'yi vücudun sol tarafına almak
Dördüncüsü: Hicr-i İsmail'i tavaf alanı içine almak
Beşincisi: Kâbe ve Şadırvan'ın dışında kalacak şekilde tavaf etmek
Altıncısı: Fakihler arasındaki meşhur görüşe göre; tavaf, Kâbe ile Hz. İbrahim (a.s) makamı arasında yapılmalıdır
Yedincisi: Kâbe'nin etrafında yedi tur atılmalıdır
Mesele 311- Tavafın bütün turlarına Haceru'l-Es-ved'in karşısından olacak şekilde Haceru'l-Esved'den başlanması farzdır. Ancak Haceru'l-Esved'in başladığı yerden başlanması ve bedenin tamamının Hace-ru'l-Esved'den geçmesi şart değildir, bilakis şer'i olarak Haceru'l-Esved'din başladığı yerden başlanmasının doğrulanması yeterlidir. Dolayısıyla Haceru'l-Esved'in karşısındaki noktaların birisinden başlanabilir, ancak başlanılan noktada bitirilmesi gerekir. Örneğin Haceru'l-Esved'in ortasından turuna başlayan kimsenin Haceru'l-Esved'in ortasında turunu bitirmesi gerekir.
Mesele 312- Her tavaftan sonra Haceru'l-Esved'in karşısında durup sonra diğer tura başlaması farz değildir, bilakis durmaksızın yedi tur kat edilip yedinci tura başlanıldığı yerde bitirilmesi yeterlidir. Elbette yakine ulaşmak için ihtiyat niyetiyle başladığı noktayı biraz geçtikten sonra turunu bitirebilir.
Mesele 313- Tavafta Müslümanların tamamının yaptığı gibi vesveseye kapılmadan Haceru'l-Esved'in karşısından tavafa başlanmalıdır ve her turda Hace-ru'l-Esved'in karşısında durulması gerekmez.
Mesele 314- Tavafın bütün durumlarında Kâbe'yi vücudun sol tarafına almak farzdır ve bundan hareket yönünün belirlenmesi kastedilmektedir.
Mesele 315- Kâbe'nin vücudun solunda kalmasının ölçüsü, dakik akli ölçüler değil, örfün ölçüsüdür. Dolayısıyla Hicr-i İsmail (a.s) ve Kâbe'nin dört köşesinden geçerken bir miktar sapmak tavafa zarar vermez ve bu halde Kâbe'yi soluna alması için omuzlarını eğmesine gerek yoktur.
Mesele 316- Tavafta izlenmesi gereken yolun bir kısmında normal ölçülerin aksine hareket edilirse, örneğin mükellef tavaf esnasında Kâbe'yi öpmek için Kâbe'ye dönerse veya cemiyetin izdihamından dolayı istemeyerek Kâbe'ye yüzünü veya arkasını çevirirse ya da Kâbe'yi sağına alırsa, tavafı sahih değildir ve bu haldeyken gittiği miktarı iade etmesi gerekir.
Mesele 317- Tavaf esnasında Hicr-i İsmail'in tavaf turunun içerisinde olacak şekilde Hicri İsmail'in dışından tavaf edilmesi farzdır.
Mesele 318- Hicr-i İsmail'in içerisinden veya Hicr-i İsmail'in duvarının üzerinden tavaf edilirse, tavaf batıldır ve iade edilmesi gerekir. Tavaf turlarından birisinde Hicr-i İsmail'in içerisinden geçilirse, yalnızca Hicr-i İsmail'in içerisinden yapılan tur batıldır.
Mesele 319- Kasten hicrin içerisinden tavaf eden kimse, tavafı kasten terk eden kimse gibidir. Yanlışlıkla Hicr-i İsmail'in içerisinden tavaf eden kimsenin durumu, yanlışlıkla tavafı terk eden kimsenin durumu gibidir ki bunların hükümleri ileride açıklanacaktır.
Mesele 320- Kâbe'i Muazzama'nın ve Şadırvan denilen Kâbe ayaklarının dışından tavaf edilmesi farzdır.
Mesele 321- Tavaf esnasında Hicr-i İslamil'e ve Kâbe'nin duvarına el sürülmesinde bir sakınca yoktur.
Mesele 322- Meşhurun görüşüne göre tavafın, Kâbe ve Makam-ı İbrahim (a.s) arasında olması gerekir. Ancak en doğru görüş esasınca bu aralıkta tavaf edilmesi şart değildir ve özellikle kalabalığın söz konusu mesafeden tavaf edilmesine engel olması durumunda, bu mesafenin dışında ve Mescidü'l-Haram-'ın diğer bölümlerinde de tavaf edilebilir. Bununla birlikte izdiham olmaması durumunda zikri geçen aralıkta tavaf edilmesi daha iyidir.
Mesele 323- Her ne kadar ihtiyatın karşısında olsa dahi, Mecsidü'l Haram'ın gerçek alanından "Kâbe'yi Muazzama'nın karşısına kadar Kâbe'nin etrafında tavaf edildi" sözünü doğrulayacak şekilde tavaf edilmesinin doğru olması hiçte uzak ihtimal değildir.
Mesele 324- Mescidü'l-Haram'ın her hangi bir yönündeki sahnından tavaf edilemez ve ikinci kattan tavaf etmek zorunda kalınırsa, farz ihtiyat gereği ikinci kattan tavaf edilmeli, mescidin sahnında tavaf etmesi için birisini naib tutmalı, kendisi ikinci katta tavaf namazı kılmalı ve naibi de mescidin sahnında namaz kılmalıdır. Eğer kendisi haremin sahnında namaz kılabilirse kılınan namaz yeterli olacaktır.
Mesele 325- Yedi tur tavaf edilmesi farzdır.
Tavafın Terki ve Tavafta Şek Edilmesi Hakkındaki Meseleler
Mesele 326- Tavaf, umrenin rükünlerindendir ve fırsatın elden çıkmasına kadar kasten terk edilmesi durumunda umre batıl olur. Söz konusu meselenin hükmünü bilip bilmemesi tavafın batıl olmasını değiştirmez.
Mesele 327- Mekke'ye girer girmez tavafı yerine getirmek lazım değildir, bilakis Arafat'ta ihtiyari vakfe vakti daralana kadar erteleyebilir (Arafat'ta ihtiyari vakfenin zamanı, Zilhicce ayının dokuzuncu gününün öğle vaktinden şer'i gurup vaktine kadardır). Yani tavaf ve amellerin yerine getirilmesinden sonra, hac ihramı ve Arafat'ta vakfeyi yerine getirebilecek ölçüde zamanının olması gereklidir.
Mesele 328- Mükellefin umresi batıl olursa - zikredilen ve ileride zikredeceğimiz hallerde olduğu gibi- ihtiyat gereği haccını temettu haccından ifrad haccına döndürerek müfrede umresini yapmalı ve bir sonraki yıl eğer kendisine farz olmuşsa, temettu umresi ve temettu haccını yerine getirmelidir.
Mesele 329- Mükellef tavafı unutursa ve vaktin çıkmasından önce hatırlarsa, tavaf ve tavaf namazını yerine getirmeli ve ardından sa'y yapmalıdır.
Mesele 330- Mükellef tavafı unutsa ve vaktin çıkmasından sonra hatırlarsa, mümkün olan her fırsatta tavafını ve tavaf namazını kaza etmelidir. Ancak vatanına döndükten sonra tavaf yapmadığını hatırlarsa, zorlanmadan ve meşakkatsizce dönebilirse, böyle yapması farzdır. Dönememesi durumunda naib tutması gerekir. Ancak tavaf ve tavaf namazının kazasından sonra sa'y etmek farz değildir.
Mesele 331- Kasten veya unutarak tavafı terk eden ve aynı şekilde unutarak tavafın bir kısmını yapmayan kimseye, kendisi veya naibi tavafı yerine getirmediği sürece tavafla helal olacak şeyler helal olmaz.
Mesele 332- Hastalık veya bir yerlerinin kırılması sebebiyle tavaf vaktinin dolmasından önce, hatta başkalarının yardımıyla bile tavaf edemezse, imkan dahilinde onun taşınarak tavaf ettirilmesi ve mümkün değilse naib tutması gerekir.
Mesele 333- Tavaftan ve tavaf yerinden döndükten sonra tavafın turlarının sayısında şek edilirse, şekke itina edilmemesi, bilakis tavafın doğru olduğuna hükmedilmelidir. Ancak tavaf esnasında yerine getirdiği şavtların sayısında şek ederde yedinci veya daha az turda olduğunu bilmezse, tavafı batıldır ve iade edilmesi gerekir.
-
- Tavaf Namazı
Tavaf Namazı
Mesele 334- Umrenin farzlarının üçüncüsü tavaf namazıdır.
Mesele 335- Tavaftan sonra iki rekât namaz kılınması farzdır. Tavaf namazı yüksek sesle de kılınabilir (cehri) veya sessiz de (ihfa) kılınabilir. Tavafta olduğu gibi tavaf namazında da namazın türünü bildirmek gereklidir ve Allah'a yakınlaşmak kastıyla kılınmalıdır.
Mesele 336- Tavaf ile tavaf namazı arası açılmamalıdır ve ikisinin arasındaki zamansal sürenin ölçüsü örftür.
Mesele 337- Tavaf namazı sabah namazı gibidir ve bu namazda, Hamd suresinden sonra Kurân surelerinden birisi (secde ayetinin olduğu dört sure hariç) okunur ve birinci rekâtında Hamd suresinden sonra İhlâs suresi ve ikinci rekâtında Kafirun suresi okunması müstehaptır.
Mesele 338- Tavaf namazının Makam-ı İbrahim'in arkasında kılınması farzdır ve izdihamdan dolayı başkalarının zahmete düşürülmesi suretinde Makam-ı İbrahim'in yakınlarında kılınmalı ve bu da mümkün değilse Mescidü'l-Haram'da Makamın arkasında kılınmalıdır.
Mesele 339- Mükellef tavaf namazını kasten terk ederde yerine getirme vakti geçerse haccı batıldır. Ancak unutursa ve Mekke'den çıkmadan önce hatırlarsa, Mescidü'l-Haram'a dönmesi zah-metli olmaması durumunda (tavaf namazını kılmak için) Mescidü'l-Haram'a dönemlidir, ancak Mekke'den çıktıktan sonra hatırlarsa, tavaf namazını kılmadığı nerede aklına gelirse orada kılmalıdır.
Mesele 340- Önceki konuda bu meseleyi bilmeyen kimsenin hükmü, ister bilme imkânı olsun -mu-kassır- isterse öğrenme imkânı olmasın kasır- unutan kimsenin hükmü gibidir.
Mesele 141- Sa'y esnasında Safa ve Merve arasında tavaf namazını unuttuğunu hatırlarsa, sa'yi kesmeli ve namazı kılınması gereken yerde kıldıktan sonra sa'yi nerede kesmişse oradan devam etmelidir.
Mesele 342- Kadın ve erkek birbirlerinin yanında veya kadın önde tavaf namazı kılarlarsa namazları sahihtir.
Mesele 343- Tavaf namazının cemaatle kılınmasının sahih olduğu belli değildir.
Mesele 344- Mükellef her şahsın özellikle hacca gitmek isteyen kimsenin teklifini dosdoğru yerine getirmesi için doğru şekilde namazı öğrenmesi gerekir.
-
- SAFA VE MERVE ARASINDA SA'Y YAPMAK
- TAKSİR
TAKSİR[1]
Mesele 362- Umrenin farzlarının beşincisi taksirdir.
Mesele 363- Sa'yden sonra taksir yapılması farzdır yani mükellef saç, sakal veya bıyığının az bir miktarını kesmeli veya el ve ayak tırnaklarını kısaltmalıdır.
Mesele 364- Tıpkı umrenin diğer amellerde olduğu gibi, taksir de ibadetlerdendir ve ihram konusunda açıklandığı gibi taksirin de türünü belirleyerek niyet edilmesi gerekir.
Mesele 365- Temettu umresinden çıkmak için halk yapılması (başın tıraş edilmesi) yeterli değildir ve temettu umresinden çıkmak için kesinlikle taksir yapılması gerekir. Daha ötesi taksirden önce kasten ve bilerek halk yapılması, ihramdan çıkılması için yeterli olmayacağı gibi kefaret olarak da bir koyun verilmelidir. Ancak müfrede umresi için ihram giyilmişse, halk ve taksir arasında birisi seçilebilir.
Mesele 366- Temettu ihramından çıkmak için saçın koparılması yeterli olmaz, bilakis taksir yaptı denilecek şekilde taksir yapılması gerekir. Taksir yerine kasten ve bilerek saçın koparılması taksir için yeterli olmadığı gibi saçın koparılmasının kefareti de verilmelidir.
Mesele 367- Meseleyi bilmeyen biri, taksir yerine saçını kopardıktan sonra haccederse, umresi batıl olur ve yaptığı haccı ise ifrad haccı olacaktır. Bu durumda söz konusu kimsenin üzerinde farz haccı varsa, farz ihtiyat gereği hac amellerini yaptıktan sonra, müfrede umresini yapmalı ve bir sonraki yıl temettu umresini ve haccını iade etmelidir.
Konunun bilinmemesinden ötürü taksir yerine halk yaparak hacceden kimsenin hükmü de aynı şekildedir.
Mesele 368- Sa'yden hemen sonra taksir yapılması gerekmez.
Mesele 369- Kasten veya konunun bilinmemesinden ötürü taksir yapmayan ve taksir yapmaksızın hac için ihram giyen kimsenin güçlü görüş esasına göre umresi batıldır. Söz konusu bu şahsın haccı, ifrad haccına dönüşür ve farz ihtiyat gereği hacdan sonra müfrede umresi yapması ve haccı farz haccıysa, sonraki yıl umre ve haccını yerine getirmesi gerekir.
Mesele 370- Unutarak taksir yapmadan hac için ihrama giren kimsenin ihramı sahih olduğu gibi umre ve haccı da sahih olacak ve kefaret vermesi farz olmayacaktır. Bununla birlikte bir koyun kefaret vermesi müstehaptır, hatta güçlü görüş gereğince kefaret verilmesi terk edilmemelidir.
Mesele 371- Taksir yaparak temettu umresinin ihramından çıktıktan sonra ihramlıya haram olan her şey, hatta eşi bile helal olur.
Mesele 372- Her ne kadar güçlü görüş gereğince nisa (kadın) tavafı ve nisa namazı sevap ümidiyle taksirden öce yerine getirilmesi gerekse de temettu umresinde nisa tavafı ve nisa namazı farz değildir. Ancak müfrede umresi için niyet edilmişse taksir veya halktan sonra nisa tavafı ve nisa namazı yerine getirildikten sonra eşi kendisine helal olur. Nisa tavafı ve nisa namazının hükümleri ve yapılış şekli daha önce açıklanan umre tavafı gibidir.
Mesele 373- Zahiri hüküm gereğince her müfrede umresi ve haccı için ayrı ayrı nisa tavafı yapılması gerekir. Örneğin iki müfrede umresi veya bir hac ve bir müfrede umresi yapan kimsenin eşinin helal olması için her ne kadar bir nisa tavafı yeterli olsa da, amellerin tamamlanması için iki umrenin her birisi veya bir umre ve bir hac için nisa tavafı yapılmalıdır.
-
- ÜÇÜNCÜ BÖLÜM HAC AMELLERİ
- İSTİFTAAT HAC VE UMRE HAKKINDA FIKHÎ SORULAR VE CEVAPLARI