İmam ve Rehber'in Fetvalarının Farklılıkları
- Taklit
- Necasetler ve Temizleyiciler
Necasetler ve Temizleyiciler
3.
Ayetullah Uzma Humeyni: Kûr su kg esasınca yaklaşık 377/ 419 kg dır.
(Tahriru’l-Vesile, Faslun fi’l-Miyâh, 14. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Kûr su yaklaşık 384 litredir.
(İstifta, 2)
4.
Ayetullah Uzma Humeyni: Hangi din ve mezhepten olursa olsun gayrimüslim necaset hükmüne mahkümdür.
(Tahriru’l-Vesile, el-Kavli fi’n-Necasat; İstiftaa, c. 1, 267. soru)
Ayetullah Uzma Hamanei: Semavi dinin mütedeyyini olmayan kâfir necistir, ama Ehl-i Kitâp (Yahudi, Hıristiyan, Zerdüşt ve Sabiin) paktır (necis değildir).
(İstiftaat, 9; Ecbibetu’l-İstifta, 9, 313 ve 316. soru)
5.
Ayetullah Uzma Humeyni: Eti haram olan kuşların dışkısı necistir.
(Tahriru’l-Vesile, el-Kavli fi’n-Necasat, 1. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Eti haram olan kuşların dışkısı necis değildir.
(İstiftaat, 9; Ecbibetu’l-İstifta, 279. soru)
6.
Ayetullah Uzma Humeyni: Üçüncüsü: İster eti helal olsun ister eti haram olsun kanı sıçrayarak akan her hayvanın menisi necistir.
(Tahriru’l-Vesile, el-Kavli fi’n-Necasat, es-Salis)
Ayetullah Uzma Hamanei: İnsanın ve kanı sıçrayarak akan eti haram olan hayvanın menisi necistir. Eti helal olan hayvanın menisi farz ihtiyat gereği necistir.
(İstifta, 9)
7.
Ayetullah Uzma Humeyni: Necaset yiyen devenin teri necistir, ama diğer necaset yiyen hayvanların terinden kaçınılması gerekmez.
(Tahriru’l-Vesile, el-Kavli fi’n-Necasat, el-Hadi Aşer)
Ayetullah Uzma Hamaneni: Haram yoldan cünüp olan kimsenin teri ve necaset yiyen hayvanın teri (en kavi delile göre) paktır, ama farz ihtiyat gereği (bu terin bulaşması halinde) namaz kılınmamalıdır.
(Ecbibetu’l-İstiftaat, 270. Soru)
8.
Ayetullah Uzma Humeyni: Yumurtanın içinde görünen kan necis değildir, ama farz ihtiyat gereği yenilmesinden kaçınılmalıdır.
(Tahriru’l-Vesile, el-Kavli fi’n-Necasat, el-Hamis)
Ayetullah Uzma Hamanei: Yumurtanın içinde görünen kan paktır, ama yenilmesi haramdır.
(İstifta, 14; Ecbibetu’l-İstiftaat, 269. Soru)
9.
Ayetullah Uzma Humeyni: Müslümandan ve Müslüman pazarından alınan et, içyağı ve derinin, önceden kâfirin elinde olduğunu bilmemiz ve kâfirden alan Müslümanın araştırma yapma ihtimalini veriliyorsa ve kesimin şer’i yapıldığı kesin ihraz edilirse, farz ihtiyat gereği Müslüman şahsın o şeyle davranışı, şer’i kesimin olduğu bir şekilde olmalıdır. Bu durumunda da adı geçen bu şeylerin hükmü paktır(yani şer’i kesinin yapıldığı ihtimalini vermek yeterli değildir). Ama Müslüman araştırma yapmaksızın kâfirden almışsa, farz ihtiyat gereği belkide en kavi delile binaen, ondan kaçınılması gerekir.
(Tahriru’l-Vesile, el-Kavli fi’n-Necasat, 4. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Hayvanların etleri, derileri ve diğer uzuvları, gayrimüslim ülkelerden temin edilmiş ise hayvanın İslami kesim yapılması ihtimali verilirse temizdir ve İslami kesimin yapılmadığına yakîn edilirse necistir.
(İstifta, 12)
10.
Ayetullah Uzma Humeyni: Şarap ve insanı sarhoş eden her şey, aslı itibarıyla sıvı ve akışkan olursa necistir.
(Tahriru’l-Vesile, el-Kavli fi’n-Necasat, es-Samin)
Ayetullah Uzma Hamanei: Sarhoş edici içecekler farz ihtiyat gereği necistir.
(İstiftaat, 9; Ecbibetu’l-İstiftaat, 301. soru)
11.
Ayetullah Uzma Humeyni: Necisle temastan necis olan bir şey, üç vasıtaya kadar necis edicidir, ama bundan (üç vasıtadan) daha çoğu necis edici değildir.
(Tahriru’l-Vesile, 9. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Bizzat necisin kendisine temas edip necis olan bir şey temiz olan bir şeye temas ederse ve bunlardan biri ıslak ise pak olan şeyi necis yapar. Keza necis olan bir şeyle temas sonucu necis olmuş şey temiz bir şeyle temas ederse farz ihtiyat gereği o şeyi necis yapar. Ancak üçüncü necis olan şey kendisiyle temas edilen bir şeyi necis yapmaz.
(İstifta, 19; Ecbibetu’l-İstiftaat, 283. soru)
12.
Ayetullah Uzma Humeyne: Adil bir kimse bir şeyin necis olduğunu söylerse, farz ihtiyat gereği o şeyden sakınmalıdır.
(Tahriru’l-Vesile, 3. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Dışsal (nesnel) meselelerde haber-i vahit hüccet değildir.
(İstifta, 207)
13.
Ayetullah Uzma Humeyni: Bir şey – tabaktan başka – idrarla necis olursa iki kez yıkanmalıdır ve farz ihtiyat gereğince iki kez yapılan yıkama, idrarı gidermek için yapılan yıkamadan başkadır.
(Tahriru’l-Vesile, Faslun fi’l-Mutahharaat, Evveluha)
Ayetullah Uzma Hamanei: İdrarla necis olan bir şey (tabak hariç), bizzat necisin kendisi temizlendikten sonra üzerine iki defa az su dökülürse temizlenir. Keza başka necislerle temas edip necis olan bir şey, necis temizlendikten sonra bir defa yıkanırsa temizlenmiş olur.
(İstifta, 21)
14.
Ayetullah Uzma Humeyni: İçinde su veya başka sıvı bir şey olan bir kap köpeğin salyasıyla necis olmuşsa önce farz ihtiyat gereği temiz olan toprakla topraklanmalı ve sonra iki kez az suyla (abı galil) yıkanmalıdır veya farz ihtiyat gereği kûr su veya akan suyla iki kez yıkanmalıdır. Köpeğin salyasının kabın içine akması dışında köpeğin kabı yalaması gibi ağzına değerek necis olursa farz ihtiyat gereği yine aynı hüküm uygulanır.
(Tahriru’l-Vesile, Faslun fi’l-Mutahharaat, Evveluha)
Ayetullah Uzma Hamanei: Köpeğin su veya diğer sıvı şeyi içtiği veya yaladığı kap önce toprakla yıkanmalı ve sonra suyla yıkanmalıdır. Bu kap az suyla yıkanırsa toprakla yıkadıktan sonra iki kez suyla yıkanmaldır.
(İstifta, 24)
15.
Ayetullah Uzma Humeyni: Domuzun sıvı bir şey yediği kap, yedi defa az su ile yıkanmalıdır veya kûr ve akan suyla da farz ihtiyat gereği yedi defa yıkanmalıdır.
(Tahriru’l-Vesile, Faslun fi’l-Mutahharaat, Evveluha ve 2. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Domuzun sıvı bir şey yediği veya su içtiği kap yedi kez yıkanmalıdır.
(İstifta, 25)
16.
Ayetullah Uzma Humeyni: Ayağın altı ve ayakkabının altı yürüme dışında bir şeyle necis olursa, yürüme aracılığıyla temizlenmesi sorunludur. Ayağın altı ve ayakkabının altının temizlenmesi için, her ne kadar on beş adımdan az yol yürünmesi veya ayağın toprağa sürülmesiyle necaset temizlenirse de, on beş veya daha fazla adım yürünmesi daha iyidir.
(Tahriru’l-Vesile, Faslun fi’l-Mutahherat, Saniha)
Ayetullah Uzma Hamanei: Yerde yürümekten ayağının altı ve ayakkabısının altı necis olan kimse kuru ve temiz zeminde yaklaşık on adım yürürse ve bizzat necisin kendisi veya necis olan şey yürümek veya ayağı toprağa sürmek vesilesiyle temizlenirse necis olan ayağın altı veya ayakkabının altı temizlenir.
(İstifta, 26; Ecvibetu’l-İstiftaat, 80. soru)
17.
Ayetullah Uzma Humeyni: Yapay diş doğal dişe takılırsa ve yıkamak için ağızdan çıkarılamıyorsa farz ihtiyat gereği doğal diş hükmünde değildir ve temizlenmesi gerekir.
(İstiftaat, c. 1, 258. soru)
Ayetullah Uzma Hamanei: Yapay veya dolgulu diş, doğal diş sayılacak şekilde ise, doğal diş hükmünde olup necesasetin bizzat kendisinin giderilmesiyle temiz olur ve ağzın içinin yıkanması gerekmez, aksi durumda yapay dişin de temizlenmesi gerekir.
(İstifta, 31)
18.
Ayetullah Uzma Humeyni: Temizleyicilerin onuncusu, Müslümanın kayıp olmasıdır. Necasetin baki kaldığından emin olma dışında, kişinin kendisinin, elbisesinin, halısının, tabağının ve elinde bulunan ve temiz olduğu muamelesi yapılır. Başka bir şartın olmaması uzak bir ihtimal değildir. Dolayosıyla ister o kişi necasetten haberdar olsun ya da olmasın, o şeyin necis olduğuna inansın yahut inanmasın, dinde laubali olsun ya da olmasın taharet hükmü caridir.
(Tahriru’l-Vesile, Faslun fi’l-Mutahherat, Aşiruha)
Ayetullah Uzma Hamanei: Bir Müslümanın bedeninin, elbisesinin veya herhangi bir eşyasının necis olduğundan emin olur ve o Müslümanı uzun süre görmez, sonra necis olan şeye temiz muamelesi yaptığını görürse, o şeyin sahibi önceki necasetten ve temizlik ve necaset hükümlerinden haberdar olması koşuluyla, o şeyin hükmü temizdir.
(İstifta, 32)
19.
Ayetullah Uzma Humeyni: İdrar kanalı, sudan başka bir şeyle temizlenmez ve erkeklerin idrarın giderilmesinden sonra bir kez yıkanması yeterlidir, ama kadınlar ve idrarı doğal yoldan gelmeyen kimseler farz ihtiyat gereği iki kez yıkamalıdır.
(Tahriru’l-Vesile, Faslun fi’l-İstinca, 1. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: İdrarın giderilmesinden sonra idrar yolunun az suyla iki kez yıkanması ihtiyat esasınca gereklidir.
(İstifta, 35; Ecvibetu’l-İstiftaat, 90. Soru)
20.
Ayetullah Uzma Humeyni: Makattaki dışkı taş, kesek ve benzeri şeylerle giderilirse her ne kadar temizlenmiş olması düşündürücü olsada, ama namaz kılmanın bir sakıncası yoktur ve o yere bir şey değse necis olmaz, küçük zerreler ve o yerin kayganlığının da sakıncası yoktur.
(Tahriru’l-Vesile, Faslun fi’l-İstinca, 2 ve 4. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Makattaki dışkı iki şekilde temizlenir: … İkincisi üç adet taş veya temiz bir bez vb. necaset temizlenir ve üç parça ile necaset gitmezse diğer parçalarla tamamen temizlenmelidir.
(İstifta, 36; Ecvibetu’l-İstiftaat, 99. soru)
- Abdest
Abdest
21.
Ayetullah Uzma Humeyni: Ayakların üstü, parmaklardan birisinin ucundan ayak üstü yumrusuna kadar meshedilmelidir ve müstehap ihtiyat gereği ayak bileğine kadar meshedilmelidir.
(Tahriru’l-Vesile, Faslun fi’l-Vuzu, 15. mesele)
Ayetullah Hamanei: Ayak bileğine kadar meshedilmelidir.
(İstifta, 43; Ecvibetu’l-İstiftaat, 106 ve 111. soru)
22.
Ayetullah Uzma Humeyni: Yüzü farz ihtiyata göre yukarıdan aşağıya yıkamalı, aşağıdan yukarıya yıkanırsa abdest batıl olur ve ellerin dirsekten parmakların uçlarına kadar yıkaması gerekir.
(Tahriru’l-Vesile, Faslun fi’l-Vuzu, 2 ve 3. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Abdestte yüz ve kollar yukarıdan aşağı yıkanmalıdır ve aşağıdan yukarı doğru yıkanırsa abdest batıl olur.
(İstifta, 46)
23.
Ayetullah Uzma Humeyni: Abdestte yüz ve kolların bir kere yıkanması farz, iki kere caiz ve üç ve daha fazlası haramdır. Bir avuç suyla uzvun tamamı yıkanırsa ve abdest kastıyla dökülürse, bir kere kast edilsin veya edilmesin, bir kere sayılır.
(Tevzihu’l-Mesail, 248. mesle)
Ayetullah Uzma Hamanei: Abdestte yüz ve kolların bir kez yıkanması farz, iki kez yıkanması caiz ve bundan fazlası meşru değildir. Bir defa veya iki defa veya daha fazlasını belirleyen abdest alanın niyetidir, yani bir kez yıkama kastıyla birkaç kez yüze su dökülebilir.
(İstifta, 47; Ecvibetu’l-İstiftaat, 102. soru)
24.
Ayetullah Uzma Humeyni: Uzuvlar arasında tertip abdestin şartlarındandır, dolayısıyla yüzün yıkanmasının sağ kola önceliği, sağ kolun yıkanmasının sol kola, sol kolun yıkanmasının başı meshetmeye ve başın meshedilmesinin ayağı meshetmeye önceliği vardır ve ihtiyat gereği sağ ayak sol ayaktan önce meshedilmelidir ve bunun farz olması hiçte uzak bir ihtimal değildir.
(Tahriru’l-Vesile, Şaraitu’l-Vuzu)
Ayetullah Uzma Hamanei: Abdestin sıralaması şöyledir: Yüzün alnın üstünden itibaren, yani saç bitiminden çene ucuna kadar yıkanması sonra sağ kolun dirsekten itibaren parmakların ucuna kadar yıkanması sonra sol kolun dirsekten itibaren parmak uçlarına kadar yıkanması sonra ıslak elle başın ön kısmına meshedilmesi ve son olarak ıslak elle her iki ayağın parmak uçlarından ayak bileklerine kadar meshedilmesi.
(İstifta, 43)
25.
Ayetullah Uzma Humeyni: Başın sağ elle meshedilmesi veya yukarıdan aşağı meshedilmesi lazım değildir.
(Tahriru’l-Vesile, Faslun fi’l-Vuzu, 14. mesel)
Ayetullah Uzma Hamanei: İhtiyat gereği baş sağ elle meshedilmelidir, fakat yukarıdan aşağıya mesh etmek lâzım değildir.
(İstifta, 48)
26.
Ayetullah Uzma Humeyni: Avucunda mesh için ıslaklık kalmamışsa, dışardan eli su ile ıslatamaz, ancak diğer abdest uzuvlarından el ıslatılarak mesh etmelidir.
(Tahriru’l-Vesile, fi Vacibati’l-Vuzu, 17. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Mesh için el içinde ıslaklık kalmamışsa el su ile ıslatılamaz, aksine sakal veya kaştaki ıslaklıkla el ıslatılıp mesh edilmelidir.
(İstifta, 52)
27.
Ayetullah Uzma Humeyni: Abdest uzuvlarından birisi necis olursa ve abdestten sonra abdest öncesi mi yoksa abdest sonrası mı o yerin yıkandığından şek ederse, abdest esnasında necis yerin pak ve necis olduğuna dikkat etmemişse abdest batıldır. Ama dikkat edilmişse veya dikkat edilip edilmediğinde şek edilirse abdest sahihtir ve her halükarda necis olan yer suyla yıkanmalıdır.
(Tahriru’l-Vesile, Şaraitu’l-Vuzu, 13. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Abdestten sonra necis bölgenin abdest öncesi temizlenip abdest alınıp alınmadığında şek edilirse abdest sahihtir, ama o bölgenin suyla yıkanması gerekir.
(Dersi Harici Namazı Cemaat, 36. oturum, Kaideyi Fırağ; İstifta, 59)
28.
Ayetullah Uzma Humeyni: Abdest almadan önce, abdestin bazı yerlerine suyun ulaşmasına engel olduğunu bilir, abdestten sonra ise abdest sırasında suyu o bölgeye ulaştırıp ulaştırmadığından şüphe ederse, abdesti sahihtir. Ama abdest esnasında engeli dikkate almadığını bilirse tekrar abdest alması gerekir.
(Tahriru’l-Vesile, Şaraitu’l-Vuzu, 12. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Abdestten önce bazı abdest uzuvlarında suyu ulaştırmayan engelin olduğunu bilir ve abdestten sonra suyun o bölgeye ulaşıp ulaşmadığında şüphe ederse abdest sahihtir.
(Dersi Harici Namazı Cemaat, 36. oturum, Kaideyi Fırağ)
29.
Ayetullah Uzma Humeyni: Bazı abdest uzuvlarında bazen suyu geçiren ve bazen suyu geçirmeyen bir engel olursa ve abdesten sonra insan suyun o bölgeye sirayet edip etmediğinde şüphe eder ve abdest esnasında suyun engel altına ulaşmasına dikkat etmediğini bilirse, tekrar abdest almalıdır.
(Tahriru’l-Vesile, Şaraitu’l-Vuzu, 12. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Bazı abdest uzuvlarında bazen suyu geçiren ve bazen suyu geçirmeyen bir engel olursa ve insan abdestten sonra suyun o bölgeye sirayet edip etmediğinde şüphe ederse, abdest sahihtir.
(Dersi Harici Namazı Cemaat, 36. oturum, Kaideyi Fırağ)
30.
Ayetullah Uzma Humeyi: Abdestten sonra, suyun abdest alınan kısımlara ulaşmasını engelleyen bir şey görürse ve bunun abdest esnasında mı yoksa sonrasında mı olduğunu bilmezse, abdesti sahihtir. Ama abdest vaktinde o engeli dikkate almadığını bilirse farz ihtiyat gereği tekrar abdest alınmalıdır.
(Tahriru’l-Vesile, Şaraitu’l-Vuzu, 12. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Abdestten sonra, abdestin yerlerinde suyun kendisine ulaşmasını engelleyen bir şey görürse, bu engelin abdest sırasında var olduğunu veya sonradan oluştuğunu bilmezse, abdesti sahihtir.
(Dersi Harici Namazı Cemaat, 36. oturum, Kaideyi Fırağ)
31.
Ayetullah Uzma Humeyni: Abdestsiz kimsenin herhangi bir dilde yazılmış Yüce Allah'ın ismine dokunması haramdır ve keza farz ihtiyat gereği Peygamber, İmam ve Hazreti Zehra’nın (selam olsun onlara) mübarek ismine dokunmakta böyledir.
(Tevzihu’l-Mesail, 319. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Abdestsiz olarak Allah Teâlâ’nın isimlerine ve peygamberlerin ve masumların (s.a.v.) isimlerine, lakaplarına ve künyelerine dokunmaktan kaçınılması daha iyidir.
(İstifta, 101)
32.
Ayetullah Uzma Humeyni: Yüzde ve ellerde yara veya çıban veya kırık varsa ve bunların üzeri açıksa (örtülüp sarılmamışsa) ve üzerine su dökmek zararlıysa etrafını yıkamanız yeterlidir. Ama ıslak elle üzerine sürülmesinin zararı yoksa ıslak elle üzerine sürülmesi ve sonra temiz bir bezin yaralı bölge üzerine konularak tekrar ıslak elle bezin üzerine sürülmesi daha iyidir.
(Tevzihu’l-Mesail, 325. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Abdest uzuvlarında yara veya kırık varsa, üzeri açıksa ve yıkanması zararlıysa etrafı yıkanmalıdır ve ihtiyat esasınca ıslak elin üzerine sürülmesinde zarar yoksa ıslak el yara üzerine sürülmelidir.
(İstifta, 79)
33.
Ayetullah Uzma Humeyni: Başın önünde veya ayakların üstünde yara veya çıban veya kırıklık varsa ve üzeri açıksa orası mesh edilemiyorsa üzerine temiz bez parçası konulup elde abdestten kalan ıslaklıkla bezin üzerine sürülmelidir ve müstehap ihtiyat gereği teyemmüm de alınmalıdır. Bunlar üzerine bez parçası konulması mümkün olmazsa abdest yerine teyemmüm alınmalıdır ve mesh olmaksızın ikinci bir abdestin alınması da daha iyidir.
(Tevzihu’l-Mesail, 326. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Mesh yeri yara ise ve üzerine ıslak elle mesh edilemiyorsa abdest yerine teyemmüm alınmalıdır, ama bez parçasının yara üzerine bırakılıp mesh edilme imkânı olması durumunda ihtiyat esasınca teyemmüm etmenin yanı sıra mesh edilerek abdest de alınmalıdır.
(İstifta, 80; Ecvibetu’l-İstiftaat, 136. soru)
34.
Ayetullah Uzma Humeyni: Altın ve gümüş kapları yemek, içmek ve abdest, gusül vb. işlerde kullanmak haramdır, ancak oda dekorasyonunda bulundurmak ve kullanmak haram değildir.
(Tahriru’l-Vesile, el-Kavlu fi’l-Evani, 2. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Altın ve gümüşten yapılmış kapta yemek ve içmek haramdır, fakat bulundurmak ve - yemek ve içmek dışında - başka şekillerde kullanmak haram değildir.
(İstifta, 40)
Abdestin Özel Meseleleri[1]
1.
Ayetullah Uzma Hamanei: Farz ihtiyat gereği abdest esnasında muvalata (abdest uzuvlarını ara vermeksizin yıkamak) uyulmuşsa, abdestin terk edilmesi caiz değildir.
(İstifta, 6)
2.
Ayetullah Uzma Hamanei: Abdest ve gusül uzuvlarında tırnak implantları veya kirpik implantları gibi ortadan kaldırılması imkânsız veya büyük zarar ve meşakkatli bir engelin kasten ve lüzumsuz olarak icat edilmesi caiz değildir. Eğer bir kimse bunu yapar da engeli kaldıramaz ise günah işlemiş olur ve cebire abdesti veya guslüne ek olarak, teyemmüm etmeli ve tırnakları çıkardıktan sonra farz ihtiyata göre namazları da kaza etmelidir.
(İstiftaat-ı Cedid)
3.
Ayetullah Uzma Hamanei: El-yüz yıkama yeri ile tuvalet aynı yerde olursa orada abdest alınması mekruh değildir.
[1] - Ayetullah Uzma Hamanei’nin görüşü esasınca bazı konular olup bu konularda Ayetullah Uzma Humeyni’nin görüşüne rastlanmamıştır.
- Gusül
Gusül
35.
Ayetullah Uzma Humeyni: Tertibi gusülde gusül niyetiyle ilk önce baş ve boyun yıkanır ve sonra bedenin sağ tarafı ve ardından sol tarafı yıkanır.
(Tahriru’l-Vesile, el-Kavlu fi Vacibati’l-Gusül, es-Salis)
Ayetullah Uzma Hamanei: Gusül iki şekilde alınabilir: Birincisi bedenin özel sıralaması esasınca alınan gusül şöyle ki; önce baş ve boyun ve sonra bendenin diğer tarafı yıkanır. (Farz) ihtiyat gereği baş ve boynun yıkanmasından sonra önce bedenin sağ yarısının tamamı ve sonra bedenin sol yarısının tamamı yıkanır.
(İstifta, 84)
36.
Ayetullah Uzma Humeyni: İrtimasi gusül bedenin aşamalı olarak suya girilmesiyle gerçekleşir ve (farz) ihtiyat gereğince bedenin tamamının bir anda suyun altında olması gerekir.
(Tahriru’l-Vesile, Vacibatu’l-Gusl, 6. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Gusül niyetiyle suyun her tarafı kapsayacak şekilde bedenin tamamının bir defada suya girmesi irtimasi gusüldür.
(İstifta, 84)
37.
Ayetullah Uzma Humeyni: Bedenin bir yerini Kur’an hattına veya Allah’ın ismine dokundurmak cünübe haram olan işler arasındadır ve farz ihtiyat gereği peygamberlerin ve imamların (onlara selam olsun) pak isimlerine dokunmak ve Kur’an’da farz secdesi geçen sureleri okumak ve hatta farz secdesi geçen dört sureden birisini okumak kastıyla “Bismillahirrahmanirrahim” denilmesi haramdır.
(Tahriru’l-Vesile, el-Kavlu fi Ahkami’l-Cünüp)
Ayetullah Uzma Hamanei: Bedenin bir kısmının Kur’an hattına veya Allah Teâla’nın ismine dokundurulması, farz secdenin geçtiği surelerdeki secde ayetinin okunması cünüp kimseye haram olan işlerdendir, ama bu surelerin secde ayeti dışındaki diğer ayetlerin okunmasında sakınca yoktur.
(İstifta, 89; Ecvibetu’l-İstiftaat, 199. soru)
38.
Ayetullah Uzma Humeyni: Seyit olan kadınlar altmış yaşını doldurduktan sonra yaise olurlar (aylık periyod görmezler), yani hayız kanı görmezler. Seyit olmayan kadınlar elli yaşını doldurduktan sonra yaise olurlar.
(Tahriru’l-Vesile, Faslun fi’l-Hayz)
Ayetullah Uzma Hamanei: Yüce Rehberlik Makamı yaiselek yaşının belirlenmesi konusunda bir sonuca ulaşmamıştır, dolayısıyla bu meselede ya ihtiyat etmeli[1] veya tüm koşullara haiz olan diğer mercilere müracaat etmelidirler.
(Ecvibetu’l-İstiftaat, 216. soru)
39.
Ayetullah Uzma Humeyni: “Gün” den kasıt fecrin doğması ve güneşin batmasının arasıdır.
(Tahriru’l-Vesile, Faslun fi Hayz, 10. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Gün, yani gün doğumundan gün batımına kadardır.
(Dersi Namazı Müsafir, 257. oturum)
[1] - Bu konuda ihtiyat şu şekildedir: Elli yaşından sonra adet günleri içinde veya adet günleri dışında hayıza benzeyen bir kan görülürse zikri geçen risalede geçtiği gibi müstehaze kadının amelleri arasında yaptığı gibi amel edilmelidir.
- Cenaze Hükümleri
Cenaze Hükümleri
40.
Ayetullah Uzma Humeyni: Erkek veya kadın, yaşlı veya küçük, ölmekte olan bir Müslüman, ayaklarının altı kıbleye dönük olarak sırt üstü yatırılmalıdır.
(Tahriru’l-Vesile, Faslun fi Ahkami’l-Emvat, 2. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Ölmek üzere olan bir Müslümanın, ayaklarının altı kıbleye dönük olacak şekilde sırtüstü kıbleye dönük yatması uygundur. Pek çok fakih, bu fiili, ölmekte olan kimse -eğer gücü yetiyorsa- ve diğerleri için farz bilmiştir ve ihtiyat odur ki bu fiil terk edilmemelidir.
(İstiftaat, 105; Ecvibetu’l-İstiftaat, 253. soru)
41.
Ayetullah Uzma Humeyni: On İki İmam’ı kabul eden Müslümanların gusledilmesi, kefenlenmesi, cenaze namazının kılınması ve defnedilmesi her mükellefe farzdır ve farz ihtiyat gereği On İki İmam’a inanmayan Müslümanların hükmü de aynıdır.
(Tahriru’l-Vesile, el-Kavlu fi Gusli’l-Meyyit)
Ayetullah Uzma Hamanei: Müslümanın gusledilmesi, kefenlenmesi, cenaze namazının kılınması ve defnedilmesi her mükellefe farzdır.
(İstifta, 106)
42.
Ayetullah Uzma Humeyni: Cenazeyi gusleden kimse farz ihtiyat gereğince baliğ olması gerekir.
(Tahriru’l-Vesile, el-Kavlu fi Gusli’l-Meyyit, 13. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Cenazeyi gusleden kimsenin On İki İmam Müslümanı olması, baliğ olması, akıllı olması ve gusül meselelerini bilmesi gerekir.
(İstifta, 110)
43.
Ayetullah Uzma Humeyni: Müslüman’ın cenazesi kamis (gömlek), izar ve lifafe (peştamal) olmak üzere üç parçayla kefenlenir. İzar, göbekten diz kapağına kadar bedenin etrafını kaplamalıdır ve göğüsten ayağa kadar ulaşması daha iyidir. Farz ihtiyat gereği, kamis (gömlek) omuzdan baldırın yarısına kadar olan kısmı tamamen örtmelidir. Lifafe, bedenin tamamını örtecek ve iki ucundan bağlanacak kadar uzun olmalı ve eni ise bir ucunun diğerinin üzerine gelecek kadar olmalıdır.
(Tahriru’l-Vesile, el-Kavlu fi Tekvini’l-Meyyit)
Ayetullah Uzma Hamanei: Müslümanın cenazesi üç parça bezle kefenlenmelidir; birincisi cenazenin bel ve bacağına dolanan izar, ikincisi omuzların başından baldıra kadar olup ön ve arkayı örten kamis (gömlek) ve üçüncüsü uzunluğu bedenin tamamını örtecek ve iki ucundan bağlanacak kadar olan ve eni ise bir ucunun diğerinin üzerine gelecek kadar olan lifafe.
(İstifta, 117)
44.
Ayetullah Uzma Humeyni: Canlı bir bedenden kemikli bir parça ayrılırsa ve ayrılan parçaya gusledilmeden önce dokunulursa cenaze guslü alınmalıdır, ama ayrılan parçada kemik olmazsa dokunulması durumunda cenaze guslü farz değildir.
(Tahriru’l-Vesile, el-Kavlu fi Gusli Messi Meyyit, 4. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Canlı insanın bedeninden ayrılan uzva dokunmak guslü gerektirmez.
(İstifta, 103)
- Teyemmüm
Teyemmüm
45.
Ayetullah Uzma Humeyni: Teyemmümde dört şey farzdır:
Birincisi: Niyet.
İkincisi: İki elin içini birlikte üzerine teyemmüm edilmesi doğru olan bir şeyin üzerine vurmak.
Üçüncüsü: İki elin içini bütün alına ve iki tarafına, saçın çıktığı yerden kaşlara ve burnun üst kısmına kadar çekmek. Farz ihtiyat gereği eller, kaşların üzerine de çekilmelidir.
Dördüncüsü: Sol elin iç tarafını sağ elin üstünün tamamına ve daha sonra sağ elin iç tarafını sol elin üstünün tamamına çekmek.(Tahriru’l-Vesile, el-Kavlu fi Keyfiyeti’t-Teyemmüm, 1. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Teyemmümün tertibi şöyledir:
1. Teyemmümün başından sonuna kadar niyet;
2. İki elin içini birlikte üzerine teyemmüm edilmesi doğru olan bir şeyin üzerine vurmak;
3. İki elin içini bütün alına ve iki tarafına, saçın çıktığı yerden kaşlara ve burnun üst kısmına kadar çekmek;
4. Sol elin iç tarafını sağ elin üstünün tamamına ve daha sonra sağ elin iç tarafını sol elin üstünün tamamına çekmek;
5. Farz ihtiyat gereği iki elin içi birlikte üzerine teyemmüm edilmesi doğru olan bir şeyin üzerine tekrar vurulmalı ve sol elin iç tarafı sağ elin üstünün tamamına ve daha sonra sağ elin iç tarafı sol elin üstünün tamamına çekilmelidir.(İstifta, 136; Ecvibetu’l-İstiftaat, 209. soru)
46.
Ayetullah Uzma Humeyni: Teyemmümde alın, avuç içi ve ellerin arkası temiz olmalıdır, eğer avuç içi necis olup yıkayamıyorsa, necis avuç içi ile teyemmüm etmelidir.
(Tahriru’l-Vesile, 1. mesele; Tevzihu’l-Mesail, 706. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: İhtiyat gereği mümkün olması durumunda alın ve ellerin üstünün temiz olması gerekir. Alın ve ellerin üstünün temizlemesi mümkün değilse, her ne kadar taharetin şart olmaması uzak bir ihtimal değilsede, temizlenme olmadan teyemmüm yapmalıdır.
(İstifta, 140; Ecvibetu’l-İstiftaat, 211. soru)
47.
Ayetullah Uzma Humeyni: Alçı taşı, siyah mermer ve diğer taş türleri üzerine teyemmüm sahihtir, fakat akik ve firuze gibi mücevherler üzerine teyemmüm sahih değildir ve farz ihtiyat gereği toprak ve teyemmüm etmenin sahih olduğu diğer şeylerin varlığı durumunda alçı ve söndürülmemiş kireçle de teyemmüm yapılmamalıdır.
(Tahriru’l-Vesile, 3. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Alçı ve kireç taşı gibi toprak hesap edilen her şeyle teyemmüm doğrudur. Ve Keza alçı, pişmiş kireç, tuğla ve benzeri şeylerle teyemmümün edilmesi sahihtir.
Altın, gümüş ve benzeri gibi topraktan olmayan madenlerle teyemmüm sahih değildir, ama mermer vb. gibi örfte maden taşı olarak bilinip rağbet gören taşların üzerine teyemmüm sahihtir. İhtiyat gereği çimento ve mozaikle teyemmümün terk edilmesi gerekirse de, bunlarla teyemmümün sakıncası yoktur.
(İstiftaat, 131 ve 132. mesele; Ecvibetu’l-İstiftaat, 210 ve 489. soru)
48.
Ayetullah Uzma Humeyni: Gusül yerine teyemmüm edilirse ve sonra abdesti bozacak bir şey öne çıkarsa ve sonraki namazlar için gusül yapılamazsa abdest alınması gerekir ve abdest alınamıyorsa abdest yerine teyemmüm edilmelidir.
(Tahriru’l-Vesile, 5. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Gusül yerine teyemmüm alan kimse için küçük hades öne çıkarsa, örneğin idrar ederse sonraki namazlar için gusül alamıyorsa farz ihtiyat gereği tekrar gusül yerine teyemmüm etmeli ve abdest de almalıdır.
(İstifta, 147)
49.
Ayetullah Uzma Humeyni: Bir kimse namaz için abdest alamıyorsa ve teyemmüm de mümkün değilse müstehap ihtiyat gereği namazını temiz olmaksızın (abdestsiz ve teyemmümsüz) vaktinde kılmalı ve farz ihtiyat gereği kıldığı namazın kazasını da yerine getirmelidir.
(Tahriru’l-Vesile, 7. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Bir kimse namaz için abdest alamıyorsa ve teyemmüm de mümkün değilse müstehap ihtiyat gereği namazını abdestsiz ve teyemmümsüz vaktinde kılmalı ve sonra abdestli olarak veya teyemmüm alınmış olarak namazını kaza etmelidir.
(İstifta, 133; Ecvibetu’l-İstiftaat, 212. soru)
50.
Ayetullah Uzma Humeyni: Kesin olarak veya bir zarar geleceğinden korkarak teyemmüm alır ve namazdan önce suyun kendisine zarar vermediğini anlarsa, teyemmümü batıldır ve namazdan sonra anlarsa namazı sahihtir.
(Tevzihu’l-Mesail, 672. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Bir kimse, suyun kendisine zararlı olduğunu düşünerek teyemmüm ederse ve bu teyemmüm ile namaz kılmadan önce, bunun zararlı olmadığını anlarsa, teyemmümü batıldır. Bu teyemmüm ile namaz kıldıktan sonra, suyun kendisine zarar vermediğini anlarsa, farz ihtiyat gereği abdest almalı veya gusül almalı ve namazı yeniden kılmalıdır.
(İstifta, 129)
- Namazın
- oruç
- Humus
Humus
223.
Ayetullah Uzma Humeyni: Madenin değeri ihtiyat gereği 105 miskal normal gümüş veya 15 miskal normal altındır, yani çıkarılan madenin değerinden çıkarılma gideri düşüldükten sonra 105 miskal gümüş veya 15 miskal altına ulaşmalıdır ve farz ihtiyat gereği humusu verilmelidir.
(Tahrir, el-Kavli fi ma Yecibu fihi’l-Humus, es-Sani: el-Maden)
Ayetullah Uzma Hamanei: Madenden bir şey çıkarılır, çıkarılan madenin fiyatı, çıkarma ve arıtma masrafları düşüldükten sonra 15 miskal altın değerinde olursa humusunun verilmesi farzdır ve bundan az olursa humusu yoktur.
(Cüzveyi Humus, 4. mesele)
224.
Ayetullah Uzma Humeyni: Dalgıçlıkla, yani denize dalarak inci ve mercan veya denize dalınarak çıkartılan diğer mücevherler çıkartılırsa – deniz altında yerden biten bir şey olsun veya maden olsun – dışarı çıkarılma masrafı düşüldükten sonra bunun değeri 18 nohut altına ulaşırsa humusu verilmelidir ve çıkartılan şey ister bir defada çıkarılsın ister birkaç defada çıkarılsın ve ister çıkartılanlar bir türden olsun veya birkaç türden olsun fark etmez. Dicle ve Fırat gibi büyük ırmaklara dalınıp mücevher çıkartılırsa bunun humusunun verilmesi gerekir.
(Tahrir, el-Kavlu fi ma Yecibu fihi’l-Humus, er-Rabi: el-Ğavvas ve 4. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Dalgıçlıkla elde edilen cevherin humusunun farz oluşu meselesinde denizden çıkarılan şeyin bir tür olması veya birkaç tür olması ve keza bir defada çıkartılması veya birkaç defada çıkartılması veya birbirlerine yakın zamanlarda çıkartılması arasında fark yoktur ve farz ihtiyat gereği Nil, Fırat ve Karun gibi büyük ırmaklar deniz hükmündedir.
(Cüzveyi Humus, 9. mesele)
225.
Ayetullah Uzma Humeyni: Yedincisi – Haramla karışık bir helal olursa… malın sahibi sınırlı bir sayı ile biliniyorsa ihtiyat gereği o haramdan kurtulmak gerekir ( bir şekilde mal sahibinin rızası alınmalıdır) ama mümkün olmazsa (malikin belirlenmesi için) kura çekimine başvurulmalıdır.
(Tahriru’l-Vesile, el-Kavlu fi ma Yecibu fihi el-Hums, es-Sabi)
Ayetullah Uzma Hamanei: Mal sahibi sınırlı bir sayıyla bilinirse ihtiyat gereği bir şekilde razı edilmelidir ve bu mümkün olmazsa her iki mal sahibinin mal oranlarının eşit olma ve birinin bir diğerine tercih edilmesi ihtimali yoksa fertler arasında eşit miktarda taksim edilmelidir.
(Dersi Harici Mekasibi Muhrreme, 614 ve 615. Oturum)
226.
Ayetullah Uzma Humeyni: Yedincisi – Haramla karışmış bir helal olursa, … sahibini tanımazsa veya bir sayı ile sınırlı değilse ihtiyat gereği hakimin izniyle, belli bir kimseden (sahibi olduğundan) şüphelenmediği müddetçe, sadakayı dilediği kişiye verir, aksi takdirde sadakaya müstahak olması şartıyla belirlenmiş birisine verilme ihtiyatı terk edilmemelidir.
(Tahriru’l-Vesile, el-Kavlu fi ma Yecibu fihi’l-Hums, es-Sabi)
Ayetullah Uzma Hamanei: Sahibi meçhul malda sahibinin bulunması için araştırma yapılması farzdır ve sahibinin bulunması durumunda mal sahibine döndürülmelidir. Mal sahibinin bulunmasından ümitsizliğe düşülürse onun adına bir fakire sadaka verilmelidir ve müstehap ihtiyat gereği şer’i hakimden izin alınmalıdır.
(Dersi Harici Mekasibi Muhrreme, 588. Oturum)
227.
Ayetullah Uzma Humeyni: Bir kimse haram miktarın humustan fazla olduğunu bilip de miktarını bilmiyorsa malın helal olması ve temizlenmesinde humusun verilmesi yeterlidir. Ancak, müstehap ihtiyata göre humus vermenin yanı sıra, haram konusunda şer’i hakim ile uzlaşarak, zimmet kesinliğini ortadan kaldıracak ve zimmet hükmünü uygulayacak bir şeyde uzlaşmalıdır. Daha çok ihtiyat şudur ki yakîn konusu olan miktar şer’i hakime verilmeli şek edilen miktar için onunla uzlaşma yapılmalıdır ve şer’i hakim bu miktarın kullanılacak iki yerin uygulanmasında (humus veya sahibi bilinmeyen mal) ihtiyat etmelidir.
(Tahriru’l-Vesile, el-Kavlu fi ma Yecibu fihi’l-Humus, 28. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Başkasına ait miktar tam olarak bilinmez, ama beşte birinden fazla olduğu bilinirse ihtiyat gereği hem humusun hem de sadakanın geçerli olduğu durumlarda kullanabilmesi için, humusla birlikte, başkasına ait humustan fazla olduğuna yakîn edilen fazla miktar şer’i hakime verilmelidir.
(Cüzveyi Humus, 13. mesele)
228.
Ayetullah Uzma Humeyni: Sahibi belli olmayan mal sadaka verildikten sonra malın sahibi bulunsa sadaka veren kimse farz ihtiyat gereği kefildir.
(el-Urvetu’l-Vuska, Kitabu’l-Humus, 33. meselenin haşiyesi)
Ayetullah Uzma Hamanei: Sahibi belli olmayan mal sadaka verildikten sonra malın sahibi bulunsa ve sadaka veren kimsenin sadaka vermesinden razı olmazsa sadaka veren kefil değildir ve o malın aynısını veya malın değerini sahibine vermesi gerekmez.
(Dersi Harici Mekasibi Muharreme, 596. oturum)
229.
Ayetullah Uzma Humeyni: Bir kimse humus düşmeyen veya humusunu verdiği bir şeylere sahip olsa ve bunların piyasa değeri yukarı çıksa o şeyler ticaret malının ve ticaret sermayesinin bizzat kendisi olmazsa, fazlalığın humusunu vermesi farz değildir. Örneğin bu malların satın alınmasındaki maksat onların elde tutulması, korunması ve bu mallardan faydalanılması olmalıdır. Ama maksat bu mallarla ticaret yapmak olursa bunların yükselen değerinin humusu vardır ve bir yıldan sonra bunların satılabilmesi ve değerinin elde edilmesi şartıyla humusu farzdır. Ancak bir sonraki yıl mümkün olursa değerin fazlası o yılın faydalarından sayılır, geçmiş yılın faydalarından değil.
(Tahriru’l-Vesile, el-Kavlu fi ma Yecibu fihi’l-Humus, 8. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: İrs ve hibenin, her ne kadar değeri artsa da, humusu yoktur, ama yatırım yapılırsa (yani satılığa çıkarılırsa) bu durumda farz ihtiyat gereği satıldıktan sonra satımdan elde edilen fazlalık yıllık gelirden sayılır ve bu humus yılının sonuna kadar bu fazlalık elde kalırsa humusunun verilmesi gerekir.
Erzak olmayan bir şeyi, satmaya niyet etmeden almışsa, yıl arasındaki gelirinden yılsonunda kıymetinin humusunu vermesi gerekir. Pazar değer artışı satılmadığı sürece humusu yoktur ve satıldıktan sonra artış değeri enflasyon miktarından düşüldükten sonra yıllık gelir satışı cüzündendir.
(Cüzveyi Humus, 40, 44 ve 53. Mesele)
230.
Ayetullah Uzma Humeyni: Yılın başında geçimlik için borç alınsa veya ihtiyaç şeylerinin bazılarının alınması için borçlanılırsa veya kar oluşmasından önce sermayenin bir kısmı geçimlik için harcansa o ölçüde kardan düşülmesi caizdir.
(Tahriru’l-Vesile, el-Kavlu fi ma Yecibu fihi’l-Humus, 20. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Yaşam giderleri için kar elde edilmesinden önce borç alınsa veya humusu olmayan paradan (miras gibi) alınırsa farz ihtiyat gereği o giderler kardan düşülmez ve humusunun verilmesi gerekir, ama kardan sonra yaşam gideri için humusu olmayan maldan harcanırsa yılsonunda o miktarda gelirden düşülür.
(İstifta, 10)
Soru: Yıllık gelir elde edilmesinden sonra borç alınırsa veya borçlanarak yaşam giderleri için harcansa ve giderler için harcandığı zaman önceki gelirden elde bir şey kalmaz ve sonra aynı yılda başka bir gelir elde ederse yılsonunda harcadığı şeyleri düşebilir mi?
Ayetullah Uzma Hamanei: Cevap: Sorulan soru varsayımı esasınca o miktar gelirden düşülür.
(İstifta, 104)
231.
Ayetullah Uzma Humeyni: Halı veya tabak veya at ve vb. gibi istifade edilecek şeyler satın alınırsa zahiren bunların humusu farz değildir, ama ihtiyaç dışında olması durumunda ihtiyat esasınca bunların humusu farzdır.
(Tahriru’l-Vesile, el-Kavlu fi ma Yecibu fihi’l-Humus, 16. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Humusu verildikten sonra kazancın karından ev için eşya alınsa ve yıl içinde buna ihtiyaç duyulmazsa humus yılı esnasında bunun humusunun verilmesi farzdır, ama humus yılı geçtikten sonra alınan eşya ihtiyaç dışı olursa bunun humusu yoktur.
Soru: Bir kimse ihtiyacı gereği ev satın alsa ve bir takım sebeplerden dolayı içinde oturamazsa veya bir süreliğine kiraya verse ve sonra aldığı evde oturmaktan vaz geçip satarsa bu süre içinde humus yılının geçtiği dikkate alınarak bunun humus hükmü nasıldır?
Ayetullah Uzma Hamanei: Oturma şart değildir ve ihtiyaç konusu olup o kimsenin konumu gereği ihtiyaç sayılır ve sattıktan sonra bile humusu yoktur.
(Cüzveyi Humus, 83. mesele; İstiftaat, 12)
232.
Ayetullah Uzma Humeyni: Malın bizzat kendisinin humusu vardır ve mal sahibi bizzat malın kendisinin veya başka bir maldan humusunu vermekte özgürdür.
(Tahriru’l-Vesile, el-Kavlu fi ma Yecibu fihi’l-Humus, 23. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Humusun humus yılından bir sonraki yıla ertelenmesi caiz değildir ve gelirinin humusunu humus yılı başında ödemezse bu humus onun boynundadır ve ödemesi gerekir ve paranın değer kaybetmesi durumunda değer kaybının da hesaplanıp ödenmelidir ve değer kaybı belirsizse şer’i hakimle uzlaşılmalıdır.
Humusun pirinç ve buğday gibi mislinin verildiği yerlerde ve mükellef humus yılı gününde ödememişse,ödeme zamanında mislinin fiyatını gözetmesi ihtiyat gereğidir ve hangisinin fiyatı daha azsa mükelleften alınmalıdır.
(Cüzveyi Humus, 108. mesele; İstiftaat, 1)
233.
Ayetullah Uzma Humeyni: Humus baliğ olmayan birisinin malıyla alakalıysa (örneğin maden veya haramla karışık helal gibi) baliğ olmayan kimsenin velisine humusu vermesi farzdır. Ama onun malından ticaretle elde edilen karın humusu veya elde edilen karların humusu gayri baliğin velisine farz değil, bilakis ihtiyat gereği elde edilen karın baki kalması durumunda bunun humusunun edası teklif yaşına ulaştıktan sonra gayri baliğ şahsa farzdır.
(el-Urvetu’l-Vuska, Kitabu’l-Humus, Faslun fi ma Yecibu fihi’l-Humus)
Ayetullah Uzma Hamanei: Yıl içinde giderleri için harcanmaması durumunda çocuğun elde ettiği karların humusu vardır çocuğun şer’i velisi bu karların humusunu verebilir ve vermezse buluğa erdikten sonra bunların humusu çocuğa farzdır.
(İstifta, 108)
234.
Ayetullah Uzma Humeyni: Deli bir şahsın geliri varsa ihtiyat gereği humusunu vermelidir.
(İstiftaatı Mevcut der Sahifeyi İmam)
Ayetullah Uzma Hamanei: Delinin elde ettiği karlar, yıl içinde onun giderleri için harcanmaması durumunda humusu vardır ve delinin velisi onun humusunu verebilir ve vermezse delinin akli sağlığına kavuştuktan sonra humusunu vermesi farzdır ve akli sağlığına kavuşmaması durumunda o öldükten sonra ondan geriye kalan şeylerden humusu verilmelidir.
(İstifta, 108)
235.
Ayetullah Uzma Humeyni: Söğüt, çınar vb. gibi ağaç dikilse ve bunların satım yılı gelse bunlar satılmasa da humusu verilmelidir, ama örneğin genellikle her yıl budanan dallarından bir fayda elde edilse ve bunlardan kar elde edilse ve bunlardan veya başka elde edilen kazanç yıllık giderden fazla olursa yılsonunda humusu verilmelidir.
(Tevzihu’l-Mesail, 1772. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Tarım ürünleri, çiftçinin niyet ettiği aşamaya gelmeden önce (örneğin çiftçinin üzüm ağacı dikme amacı koruk değil üzüm toplamaksa) ve mali değeri olursa yılsonunda humusu verilmelidir. Keza tamamlama ve yapım esnasında satma niyetiyle yarım kalan bina da bu kabilden olup aynı hükme sahiptir.
(İstifta, 108)
236.
Ayetullah Uzma Humeyni: İnsan humusunu vermediğine yakîn ettiği bir malı kullanamaz. Humusunu vermediği bizzat paranın kendisiyle bir şey satın alsa, yani satıcıya bu şeyi bu para ile satın alıyorum derse veya satın alma zamanı humusunu vermediği para ile değiştirmeyi kastediyorsa şer’i hakimle beşte birinin iznini vermesi için uzlaşma yaparsa o miktarın muamelesi sahihtir.
(Tevzihu’l-Mesail, 1760 ve 1795. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Humus ehli olmayan birisinin yemeğini yemenin sakıncası yoktur.
Mallarına humus düşen, ama humusunu vermeyen kimsenin yaptığı muamele sahihtir.
(Cüzveyi Humus, 139 ve 141. mesele)
237.
Ayetullah Uzma Humeyni: Humustan sorumlu olan kişinin, nafakası ile yükümlü olan kişiye, özellikle eşine, onların nafakası olması durumunda bu kimselere humusunu vermemesi ihtiyat gereğidir. Ama bu kimsenin onlara humusunu vermesi nafaka dışında ihtiyaç duyulan bir şey olur da humus veren kimseye bunun temin edilmesi farz olmazsa sakıncası yoktur.
(Tahriru’l-Vesile, el-Kavlu fi Kısmetihi ve Müstehakkıhi, 4. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Bir kimse nafakası boynuna farz olan aile fertlerinden birisine seyit ve fakir olması durumunda ona humusunu veremez.
(Cüzveyi Humus, 136.mesele)
238.
Ayetullah Uzma Humeyni: Bir kimse ev almak için birkaç yıl parasını saklarsa bu para giderden hesap edilmez ve bunun humusunu vermesi farzdır.
(Tahriru’l-Vesile, el-Kavlu fi ma Yecibu’l-Humes, 17. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Elde edilen kazancından biriktirilen mal, geçim giderlerini karşılamak için ise, humus yılı başında humusa tabidir. Ancak birikim yaşamın zorunlu gereksinimin hazırlanması ve gerekli giderlerin karşılanması için olursa bu durumda humus yılından sonraki yakın gelecekte (birkaç güne kadar) hatırlatılan yollarla harcanırsa humusu yoktur.
(Ecvibetu’l-İstiftaat, 909. soru)
Humus Konusunda Özel Meseleler
35.
Ayetullah Uzma Hamanei: Kiracı evin kirası için ev sahibine borç (rehin) vermek zorunda olursa, kiranın tamamını ödeyemez veya kiraya veren kabul etmezse, evin kirası için kira sözleşmesine uygun olarak evin kirası için bir miktar ev sahibine borç verirse verilen borca humus düşmez ve yaşam gideri hükmüne sahiptir.
(İstiftat, 101)
36.
Ayetullah Uzma Hamanei: Muhtemel olaylar için bir miktar biriktirilen para humus vermekle geride kalan miktar yeterli olmaz ve şahsın kaygısı gitmezse bu paranın humusu yoktur, ama ihtiyat gereği kaygının ortadan kalkmasından sonra (yeni bir gelirin oluşmasıyla) harcanmayan miktarın humusu verilmelidir.
(İstifta, 101)
37.
Soru: Şartlı veya şartsız hibeyi de kapsamak üzere bir şeyin karşılığındaki hibenin humusu var mıdır?
Ayetullah Uzma Hamanei: Hibenin her iki türü (şartlı ve şartsız) kazanç değildir ve humusu yoktur.
(İstifta, 112)
38.
Ayetullah Uzma Hamanei: İlahi yakınlaşma niyetiyle olmasa da humus vermek yükümlünün boynundan teklifin düşmesine sebep olur.
(İstifta, 101)
39.
Soru: Başkalarının humusunu onların haberi olmadan vermek onların yükümlü olduğu humus teklifinin düşmesine sebep olur mu?
Ayetullah Uzma Hamanei: Cevap: Evet, yeterlidir.
40.
Ayetullah Uzma Hamanei: Humus yılının sonunda ve yeni yılın ilk gelirinin oluşması arasında zamansal bir aralık olsa yeni humus yılı başlangıcı ilk gelirin elde edilmesi olarak kararlaştırılabilir.
(İstifta, 103)
41.
Ayetullah Uzma Hamanei: Bir kimse kitabının arasında para bulsa ve humusunu hemen vermesi gereken önceki yılın gelirine mi yoksa giderler için yeni humus yılının sonuna kadar harcanması gereken gelirden mi olduğunda tereddüt ederse bu para yeni yılın gelirinden hesap edilir.
(İstifta, 104)
42.
Soru: Humusun yaşam giderlerinden sonra geride kalan fazlalık için olduğu dikkate alındığında mükellefin humus yılı sonuna kadar gelirinin yaşam giderleri için harcanmayacağını bilmesi durumunda bu fazlalığın humus yılının sonundan önce humusunu vermesi farz mıdır?
Ayetullah Uzama Hamanei: Yılsonundan önce humusunun verilmesi farz değildir.
43.
Ayetullah Uzma Hamanei: Henüz yerine getirmediği hac ücreti ve keza sonraki yıl yerine getireceği belli olmayan oruç ve namaz ücretinin menfaati geçerli yılın karı olarak bilinemez, dolayısıyla humusu yoktur.
(istifta, 13)
44.
Soru: Bir şahıs başka bir şahsa hediye vermiş ve ciddi bir maksadı da yoktur ve humustan da kaçmaya niyeti yoktur; humus yılından sonra verdiği hediyeyi geri alır, bunun humusunu vermesi gerekir mi?
Ayetullah Uzma Hamanei: Verdiği hediyeyi alır almaz humusunu vermesi gerekir.
(İstifta, 30)
45.
Soru: Geçimin sağlandığı sermaye konusunda bu sermayenin humusunun olup olmadığında şek edilirse teklif nedir?
Ayetullah Uzma Hamanei: Sorunun varsayımı esasınca humusun verilmesi farz değildir. “Yaşam giderlerinden sonra humus verilir”in anlamı yaşam giderlerinden sonra fazlalığın aşikâr olmasıdır.
(İstifta, 107)
46.
Ayetullah Uzma Hananei: Ölünün teçhizi için (ölü için yapılan işler) ondan geride kalandan harcansa harcanan şeyin humusunun edası farz değildir.
47.
Sigortadan Alınan Para
Ayetullah Uzma Hamanei: Sözleşmeye göre hayat veya maluliyet sigortası olarak sigortalıya ödenen para gelir sayılır, ancak öldükten sonra sağ kalanlara verilen para onlar için bir nevi ihsandır ve gelir sayılmaz ve humusu yoktur.
Gelirden tedavi ve benzeri için ödenen ve daha sonra örneğin sigorta şirketinin iade ettiği tutarlar yeni gelir olmayıp, geri dönüş kişinin yaşam giderlerine harcanmadığı takdirde humusa tabidir, ama humus yılı bittikten sonra iade edilirse, humusu hemen verilmelidir.
Kasko sigortası, yangın sigortası, tarım ürünleri gibi sigorta şirketlerinin zararları karşılamak için sigortalıya ödediği paralar, kazanılan gelirden sayılır ve humus yılı sonuna kadar geçim giderlerine harcanmazsa, humus vermek farzdır.
İşveren veya (belirtilen alıcı dışında) başka bir kişi ile sigorta dairesi arasındaki sözleşmeye istinaden ödenen işsizlik sigortası ve benzeri, alıcıya hediye olup humusu yoktur. Ama alıcı ile bir sigorta acentesi arasındaki bir sözleşmeye veya işverenin ödemesi, alıcı ile kendisi arasındaki bir şarta bağlı ise, o zaman humus gerekir.
Trafik kazalarında, zararı verenin veya onun adına sigorta şirketinin zararı tazmin etmek için kazazedeye ödediği para (3.şahıs sigortası) gelir sayılmaz ve humusu yoktur.
(İstifta, 11)
- Zekât
Zekât
239.
Ayetullah Uzma Humeyni: Üzümün zekâtı ihtiyat gereği koruk haline geldiğinde farz olur.
(Tahriru’l-Vesile, Zekatu’l-Ğallaat, 3. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Üzümün zekâtı ona üzüm denildiği zaman farz olur ve ondan önce zekâta tabi değildir.
(İstifta, 2)
240.
Ayetullah Uzma Humeyni: Fıtır zekâtını, mal zekâtı için daha önce zikredilen sekiz kullanım yerinden (verilecek yer) birine verilmesi yeterlidir, ama müstehap ihtiyat gereği fakir Şiilere verilmelidir.
(Tahriru’l-Vesile, Kitabu’z-Zekât, el-Kavlu fi Masrafiha)
Ayetullah Uzma Hamanei: Farz ihtiyat gereği fıtır zekâtı sadece fakir Şiilere verilmeli ve malın zekâtının verildiği diğer yerlere verilmemelidir.
(İstifta, 5)
- Nezir
Nezir
241.
Ayetullah Uzma Humeyni: Kocasının izni olmaksızın kadının yaptığı nezir batıldır.
(Tevzihu’l-Mesail, 2654. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Kocasının kayıp olması durumunda kadının nezir yapması için kocasının izni şart değildir, ama kocası yanında ise farz ihtiyat gereği ondan izin almalıdır ve kocasının izni olmaksızın nezir ederse nezri sayılmaz.
(Manasiki Hac, 81. mesele)
242.
Ayetullah Uzma Humeyni: Bir kimse özgür iradesiyle nezrine yerine getirmezse kefaret vermelidir, yani bir köle azat etmeli veya altmış fakiri doyurmalı veya peş peşe iki ay oruç tutmalıdır.
(Tahriru’l-Vesile, Kitabu’l-İman ve’n-Nezr, 26 ve 28. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Nezir kefareti yemin kefaretiyle aynıdır, yani bir köle azat etmeli veya on fakiri doyurmalı veya on fakiri giydirmelidir ve buna gücü yetmezse üç gün oruç tutmalıdır.
(İstifta, Oruç, 66)
243.
Ayetullah Uzma Humeyni: Belirli bir günde oruç tutmaya nezir eden ve o günde oruç tutan, ama nezir orucu olarak niyet etmeyen kimsenin nezir orucu için yeterli değildir.
(el-Urvetu’l-Vuska, es-Savm, en-Niyye, 7. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Belirli bir günde oruç tutmayı nezir eden kimse nezrini unutur, ama o günü nezir niyeti dışında oruç tutarsa onun nezri gerçekleşmiştir.
(İstifta, 109)
- Hac
Hac[1]
244.
Ayetullah Uzma Humeyni: Evlenmeye ihtiyacı olan ve bunun için paraya ihtiyacı olan kimse haccın giderlerine ek olarak evlilik masraflarını da karşılaması durumund yeterliliğe(müsteti) sahip olur.
(Manasiki Hac, 18. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Evlenmeye ihtiyacı olan ve evliliğin terk edilmesi zorluk ve meşakkate sebep olan ve evlenebilirse, bu kimse haccın giderlerine ek olarak evlilik masraflarını da karşılaması durumunda yeterliliğe(müsteti) sahip olur.
(Menasiki Hac, 43. mesele)
245.
Ayetullah Uzma Humeyni: Mali yeterliliğe sahip olmayan kimse hac masrafları için borç alsa, her ne kadar sonra rahatlıkla borcunu verebilse de, mali yeterliliğe ulaşmış olmaz ve bu parayla hacca giderse “Haccetü’l-İslam” olması (hacı farizesini yerine getirmesi) için yeterli değildir.
(Menasiki Hac, 20. mesele)
Ayetullah Uzma Hameni: Hac giderlerine sahip olmayan, ama borç alma imkânı olup daha sonra rahatlıkla ödeme imkânı olan kimse için borç alarak kendini mali yeterlilik durumuna getirmesi farz değildir, ama borç alırsa ona hac farz olur.
(Menasiki Hac, 41. mesele)
246.
Ayetullah Uzma Humeyni: Sahip olduğu malın mali yeterlilik için yeterli olup olmadığından şüphe eden kimse farz ihtiyat gereği araştırma yapmalıdır ve araştırmanın farz olmasında kendi mal miktarı veya hac masrafları miktarını bilmemesi arasında fark yoktur.
(Menasiki Hac, 29. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Mali yeterlilikte şek eden kimse mali yeterliliğe sahip olup olmadığını araştırmak isterse kendi mali durumunu araştırması farzdır.
(Menasiki Hac, 45. mesele)
247.
Ayetullah Uzma Humeyni: Mali yeterlilikte yeterliliğe müracaat edilmesi şarttır, yani hacdan döndükten sonra yaşamında zorluğa düşmeyeceği şekilde ticaret veya ziraat veya sanayi veya bahçe, dükkân gibi bir gayrimenkul menfaatine sahibi olmalıdır ve konumuna yakışır bir şey kazanmaya gücünün yetmesi de yeterlidir. Ama hacdan döndükten sonra zekât, humus ve diğer şer’i ödeneklere ihtiyacı olursa bu yeterli değildir. Dolayısıyla haçtan döndükten sonra ilim havzalarının verdiği aylığa ihtiyacı olan talebe ve ilim ehline hac farz değildir.
(Menasiki Hac, 40 ve 48. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Din ilimleri talebeleri haçtan döndükten sonra yaşamları ilim havzalarının aylığıyla idare ediliyorsa veya o parayla yaşamları tamamlanıyorsa yeterlidir.
(Menasiki Hac, 55. meselenin zeyli)
248.
Ayetullah Uzma Humeyni: Mali yeterlilikten sonra ertelemeksizin hacca gitmek için kura çekimine katılan kimse kurada ismi çıkmayan ve hacca gidemeyen kimse yeterliliğe sahip değildir ve hac bu kimseye farz değildir.
(Manasiki Hac, 55 ve 57. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Hacca gidecek parası olan ve vakit kaybetmeden hacca kayıt yaptıran, ancak kura çekiminde adı çıkmayan ve o yıl hacca gidemeyen kimseye hac farz olmamıştır. Ancak, sonraki yıllarda hacca gitmesi, aynı yıl içinde isim yazdırması ve bir miktar ödemeye tabi ise, farz ihtiyat gereği böyle yapmalıdır.
(Manasiki Hac, 69. mesele)
249.
Ayetullah Uzma Humeyni: Niyabet haccı için kiralanan kimse aynı yıl içinde mali yeterliliğe sahip olsa o yılda ücret karşılığı yerine getirmesi gereken niyabet haccını yapmalıdır ve mali yeterliliği devam etmesi durumunda bir sonraki yıl kendi haccını yerine getirmelidir.
(Menasiki Hac, 56. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Mali yeterliliği olmayan kimse başkasının adına gitmek için ücretlendirilirse ve ücretini aldıktan sonra kendisialdığı hac ücreti dışında başka bir malla mali yeterliliğe ulaşırsa o yılda önce kendi haccını yerine getirmelidir ve aynı yıl içinde ücretle başkası adına yapacağı hac batıldır ve aksi durumda niyabet haccını bir sonraki sene yerine getirmelidir.
(Menasiki Hac, 64. mesele)
- Bakma ve Giyim
Bakma ve Giyim
250.
Soru: Bir kimsenin tanıdığı yabancı bir kadının resmine bakması caiz midir? Caiz olmaması varsayımıyla tanımaktan kasıt nedir? Onun falan şahsın kızı veya karısı olduğunun bilinmesi yeterli midir yoksa kasıt başka bir şey midir?
Ayetullah Uzma Humeyni: Cevap: Bir kimsenin bir şahsın karısı veya falan kimsenin kız kardeşi olarak tanıyan yabancı bir kadının resmine bakmasının caiz olmayışı ihtiyata daha yakındır.
(İstiftaat, 9849. soru)
Soru: Muasır fakihlerin görüşü esasınca hicapsız namahrem kadının resmine bakmak (lezzet kastı olmaksızın) resmin sahibinin tanınmaması durumunda caizdir. Bu konuda tanımaktan maksat nedir?
Ayetullah Uzma Hamanei: Cevap: Namahrem kadının resmine bakmanın haram oluşu “Yabancı kadına bakmak” başlığındaki haram olma açısı sabit değildir, ama hürmetin çiğnenmesi veya fesadın varlığı vb. gibi başka başlıkları doğrularsa kesinlikle bakmanın hükmü o başlıktaki hükme tabi olur.
(İstifta, 28)
251.
Ayetullah Uzma Humeyni: Farz ihtiyat gereği namahrem kadının ayrılmış/kesilmiş saçına bakmak ve dokunmaktan kaçınılmalıdır.
(Tahriru’l-Vesile, Kitabu’n-Nikah, 20 ve 21. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Namahrem kadının ayrılmış/kesilmiş saçına bakmak ve dokunmanın sakıncası yoktur, ama müstehap ihtiyat gereği dokunulmamalıdır.
(İstifta, 117)
252.
Ayetullah Uzma Humeyni: Farz ihtiyat gereği erkek kadın elbisesini ve kadın erkek elbisesini giymemelidir, ama namaz kılınmasında bir sakınca yoktur.
(Tevzihu’l-Mesail, 846. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Karşı cins elbisesi giyinmenin bizzat kendisi kadınlık ve erkeklik unvanını doğrulamıyorsa haram değildir.
(Mekasibi Muharreme)
Bakmak ve Giyinmek Konusunda Özel Meseleler
48.
Soru: Bir erkeğin, kötü bir niyeti olmaksızın yabancı bir kimsenin vücudunun içine bakması caiz midir?
Ayetullah Uzma Hamanei: Cevap: Caizdir, ama ağız içine bakılmasının caiz olmayışı ihtiyata daha yakındır. Elbette konuşma esnasında gözüken ağız içi miktarının bir sakıncası yoktur.
(İstifta, 109)
49.
Ayetullah Uzma Hamanei: Erkek veya kadının, her ne kadar dişilik ve erkeklik kastı olmasa dahi, karşı cinse özel ziynetten yararlanmaması ihtiyata daha yakındır. Örneğin bir erkeğin dişilik kastı olmaksızın ve sadece süslenme amacıyla kaş altını alması gibi ki terk edilmesi ihtiyata daha yakındır.
(Mekasibi Muharreme, s. 11)
50.
Ayetullah Uzma Hamanei: Tesettürlü bir kadının başörtüsü olmayan bir fotoğrafının veya videosunun yabancı bir erkeğe gösterilmesi veya fotoğrafın sahibi veya başkaları tarafından ağlarda veya sosyal medyada kişisel bir sayfa veya profilde yayınlanması farz ihtiyat gereği caiz değildir.
(İstifta, 29)
- Nikâh
Nikâh
253.
Ayetullah Uzma Humeyni: Buluğ çağına girmiş, olgun, yani kendi çıkarını bilen bir kız, evlenmek istiyorsa, bakire ise babasından veya dedesinden izin alması gerekir.
(Tevzihu’l-Mesail, 2376. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Buluğ çağına girmiş, olgun, yani kendi çıkarını bilen bir kız, evlenmek istiyorsa, bakire ise ister sürekli evlilik olsun ister geçici evlilik olsun farz ihtiyat gereği babasından veya baba tarafından dedesinden izin alması gerekir.
(İstifta, 12)
254.
Ayetullah Uzma Humeyni: Alışıla geldiği üzere bir veya iki saatliğine süt içen ya da o yaşlara yakın kız çocuğunun geçici nikâhlandığı kişiye çocuğun annesinin mahrem olması kastıyla yapılan nıkah sorunsuz değildir.
(Tahriru’l-Vesile, Kitabu’n-Nikâh, el-Kavlu fi’l-Musahire, 2. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Bebeğin geçici evliliğinin doğru olması (faydalanma kabiliyetinin süresi dikkate alınmaksızın) sakıncalıdır.
(İstifta, 102)
255.
Ayetullah Uzma Humeyni: Geçici evlilikte sürenin söylenmesi şarttır ve sürenin uzunluğu veya kısalığı onlara aittir ve azlığı veya çokluğunun korunması için zamanın belirlenmesi gerekir.
(Tahriru’l-Vesile, Kitabu’n-Nikâh, 9. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Örneğin 99 yıllık gibi karı ve kocanın o zamana kadar baki kalma ihtimali olmayan uzun süreli geçici nikâh sakıncalıdır.
(İstifta, 102)
256.
Ayetullah Uzma Humeyni: Mecusi ile evlenmek güçlü görüşe göre haramdır.
(Tahriru’l-Vesile, Kitabu’n-Nikâh, 1. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Zerdüşt kadınlarla geçici nikâhın sakıncası yoktur.
(İstifta, 2)
Nikâh Konusunda Özel Bir Mesele
51.
Soru: Bir erkek, daha çok tanımak için bir kıza devamlı nikâh vaadiyle geçici nikâh yaparsa, fakat bu mahremiyet döneminde kıza tecavüz edip bekâretini bozar ve süre dolduktan sonra onu terk ederse, kız yaşam giderlerinin temin edilmesini (mutalebeyi ücretü’l-misl) isteyebilir mi?
Ayetullah Uzma Hamanei: Cevap: Bu şart, nikâh akdinin şartında varsa şarta bağlı kalınması farzdır ve olmaması durumunda aldatma varlığı varsayımıyla kız razı edilmelidir ve yaşam giderlerinin talep edilmesinin farz oluşu belirsizdir.
(İstifta, 17)
Boşanma (Talak) Konusunda Özel Meseleler
52.
Soru: Bir kimse kendini adil bilmezse, ama boşanmada vekil olan bir kimse onu adil bilirse bu şahıs kendini boşanma şahidi yapabilir mi yoksa oturumu terk etmesi farz mıdır?
Ayetullah Uzma Hamanei: Oturumu terk etmesinin farz olması belli değildir, ama doğru boşanmanın etkisi buna bağlanamaz.
(İstifta, 557)
53.
Soru: Bir kadın hul’i talak iddesinde altı aylığına kendi kocasının geçici karısı olursa altı ay sonra bu kadının iddesi hangi şekilde olacaktır?
Ayetullah Uzma Hamanei: Altı ay süresi içinde cinsel münasebete girseler geçici idde korunmalıdır ve bu süre içinde cinsel münasebette bulunmamışlarsa idde yoktur.
(İstifta, 549)
- Muameleler
Muameleler
257.
Ayetullah Uzma Humeyni: Taşlardan, metallerden, ağaçlardan ve vb. şeylerden heykel gibi yapılması durumunda ruh sahibi insan ve hayvanın tasvirini yapmak haramdır.
(Tahriru’l-Vesile, Kitabu’l-Mekasib, 12. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Heykel ve heykel dışı olmak üzere tasvir haddi zatında haram değildir.
(Mekasibi Muharreme, 152 ve 156. Ders; Risaleyi Amuzeşi, c. 2, 21. söylem)
258.
Ayetullah Uzma Humeyni: Sihir yapmak veya öğretmek veya öğrenmek ve sihirle gelir elde etmek haramdır ve daha ötesi sihir yapmanın bir kısmı olan sihirbazlıkta buna dâhildir. Sihirbazlık seri hareketle gerçek olmayanı gerçekmiş gibi göstermekten ibarettir.
(Tahriru’l-Vesile, Kitabu’l-Mekasib, 16. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Sihirbazlık ( hızlılık, incelik, harikuladelik ve ekzersiz yapmaktan kaynaklanan bir amel olup özü itibariyle sihirden farklıdır) haddi zatında haram değildir, ama haramlık unvanıyla örtüşmesi durumunda haramdır.
(Mekasibi Muharreme, 231. ders; Risaleyi Amuzeşi, c. 2, 11. ders)
259.
Ayetullah Uzma Humeyni: Necaset türlerinin tamamıyla gelir elde etmek caiz değildir. Elbette genelleme yapılması (necasetlerin tamamının caiz olmaması hükmü) sorunludur.
(Tahriru’l-Vesile, Kitabu’l-Mekasib, 1. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Necisin bizzat kendisinin helal menfati olursa ve bu menfat için mübah muamele de yapılırsa muamele helal ve sahihtir, ama helal menfati yoksa veya haram menfati için muamele yapılırsa haram ve batıldır.
Domuz, alışıla gelen bir kullanım için (yani insan beslenmesi için) alınıp satılırsa, farz ihtiyat gereği işlem batıldır ve nakil ve intikal gerçekleşmez.
(Mekasibi Muharreme, 60 ve 61. ders; Risaleyi Amuzeşi, c. 2, 1. ders)
260.
Ayetullah Uzma Humeyni: Şeriatın hükmüne göre bir şey ölü/meyte hükmündeyse alımı, satımı, değişimi veya yemesi amacıyla bir insana bedava verilmesi caiz değildir.
(İstiftaat, c. 5, 6518. soru)
Ayetullah Uzma Hamanei: Sarhoş edici şeylerin başkasına satılması ve başkasının ihtiyarına bırakılması kesinlikle caiz değildir ve bu yolla gelir elde edilmesi haramdır. Dinine göre haram saymayan kimseye, sarhoşluk veren maddelerden başka şeyler satmanın ve haram yiyecekleri ona vermenin bir sakıncası yoktur. Elbette ihtiyat gereği domuz etinden kazanç elde etmek terk edilmelidir.
(Ecvibetu’l-İstiftaat, 1091. soru)
261.
Ayetullah Uzma Humeyni: Şarap yapılması için üzüm ve hurma satımı ve örneğin put veya oyun veya kumar ve vb. aleti yapılması için ağaç satımı haramdır. Keza haram işte kullanılacağı söylenilen ve anlaşmaya bağlı olarak haram işte kullanılan veya her iki tarafın anlaşmaya vardığı ve hatta müşteri üzüm sahibine örneğin “Birisi bana üzüm satsın ben de şarap yapayım” demesi ve tarafında satması haramdır. Aynı şekilde şarap satmak ve içinde depolamak veya bazı haram şeyler yapmak için evlerin kiraya verilmesi de haramdır. Şarap ve benzeri şeyleri taşımak için -iki yoldan biriyle- gemi veya hamal kiralamak haramdır. Bahsedilen hallerde satmak ve kiralamak haram olduğu gibi, aynı zamanda fesattır, dolayısıyla bu tür şeyler için alınan ücret de helal değildir. Şarap, haç, put, kumar aleti ve müzik aleti yapacağını bilen kimseye üzüm, hurma ve ağaç satmak da böyledir. Yine aynı şekilde içinde bahsi geçen şeyleri yapacağı veya satacağı bilinen birisine evin kiraya verilmesi de böyledir.
(Tahriru’l-Vesile, Kitabu’l-Hums, 10. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Helal ve haram menfaatleri olan bir eşyanın ticareti yapılır ve satıcı, alıcının o eşyayı haram menfaatler için harcamasını şart koşarsa veya satıcının niyeti, işlemin haram menfaat için olması ise örneğin şarap yapmak şartıyla veya müşteri tarafından şarap yapmak niyetiyle üzüm satmak gibi, bu durumda muamele haramdır, ancak batıl değildir. Ayrıca satıcı, alıcının malı haram bir şekilde kullandığını biliyorsa, örf ve âdete göre harama yardım etmek sayılıyorsa veya satıcının görevi kötülükten sakındırmaksa muamele haramdır.
(Mekasibi Muharreme, 107, 120 ve 121. ders; Risaleyi Amuzeşi, c. 2, 4. ders)
262.
Ayetullah Uzma Humeyni: Gına, eğlence meclisleri, oyun mahfelleri ve müzik çalgı aletleri münasebetiyle özel bir keyfiyetle sesin hançereden çıkıp boğazda çalkalanmasından (sesin ağız içinde oynatılmasından) ibarettir. Elbette bazen düğünlerde kadın okuyucuların gınası istisna edilir ve caizdir. Farz ihtiyat gereği her meclis değil, gelinin düğünü ve düğünden önce veya sonra düzenlenen meclislerle yetinilmelidir ve müstehap ihtiyat gereği mutlak anlamda kaçınılmalıdır.
(Tahriru’l-Vesile, Kitabu’l-Mekasib, 13. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Heyecan verici olması, hızlı bir ritme sahip olması, eğlenme niyeti, eğlencede şiddetli ve zayıf etkisinin olması ve neşelendirme kastının olmasının gınanın haram oluşu ve helal oluşunda etkisi yoktur, aksine haram olmasına sebep olan şey saptırıcı neşe ve eğlencedir. Gınanın haram olmasında saptırıcı neşe ve eğlencede düğün ve başka meclisler arasında fark yoktur.
(Mekasibu Muharreme, 315, 316 ve 318. mesele; Risaleyi Amuzeşi, c. 2, 28. ders)
263.
Ayetullah Uzma Humeyni: Şahsen yapması farz olan bir şey için ücret alınması haramdır ve alınması farzı kifayi olsa bile, o konuda ihtiyat edilmelidir.
(Tahriru’l-Vesile, Kitabu’l-Mekasib, 18. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Farz işlerde ücret almak caizdir. Yani bir kimse, üzerine farz olan bir şeyi yapması için bir kimseyi tutar ve yapması için ona para verir ve bu farzın teabbudi veya tevassuli olması, ayni olması veya kifayi olması, belirlenmiş olması veya ihtiyari olması arasında fark yoktur.
264.
Soru: Bir kimse vadeli çeki, üzerinde yazan tutardan daha düşük bir bedelle satın alırsa, hükmü nedir? Keza senetlerin daha düşük bedelle satılması caiz midir yoksa caiz değil midir?
Ayetullah Uzma Humeyni: Çek veya senetlerin daha düşük bir bedelle üçüncü bir kişiye satılması faiz ve haramdır.
(İstiftaat, 11621. soru)
Ayetullah Uzma Hamanei: Vadeli bir çekin, çekte yazılı olan miktarın altında veya üstünde başkasına satılması caizdir ve sakıncası yoktur. Bir kimseden bir miktar borç alıp, kendisine borç miktarından daha fazla bir tutarda uzun vadeli bir çek vermek, sakıncalıdır ve caiz değildir ve bu amel, borcun bizzat aslı doğru olsa da, tefecilik olup haramdır.
(İstifta, 23)
265.
Soru: Bir kimse başkasının gıybetini yaparsa, tövbe için karşı tarafın rızasını mı almalı yoksa isitiğfar etmesi yeterli midir? Utanç ve hayâ etme durumunda ne yapılmalıdır?
Ayetullah Uzma Humeyni: İstiğfar etmesi yeterlidir.
(İstiftaat, c. 5, 6760. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Eğer gıybeti edilen kimse hayatta ise ve ondan bağışlanma talep etmek mümkün ise, bağışlanma dilemeli, hayatta değilse veya helallik almak mümkün değilse onun için istiğfar etmelidir.
(Mekasibu Muharreme, s. 10)
Muameleler Konusunda Özel Bir Mesele
54.
Ayetullah Uzma Hamanei: Kusuru zikredilen kimse dinleyiciler tarafından tamamen bilinmiyorsa, bu kusur söyleme gıybet sayılmaz, ancak birkaç kişi arasında sınırlı olduğunda tereddüt ediliyorsa farz ihtiyat gereği bundan sakınılmalıdır.
(İstifta, 28)
- Av ve Boğazlama
Av ve Boğazlama
266.
Soru: Demir olup olmadığı belli olmayan çelik bıçakla hayvan kesmek doğru mudur?
Ayetullah Uzma Humeyni: Cevap: Doğru değildir.
(Menasiki Hac, s. 269, 18. soru)
Ayetullah Uzma Hamanei: Kesim yapılan araçların demir olması gerekir ve çelik (paslanmaz maddesi ile karışık çelik) demir hükmündedir, ama kesim aletlerinin demir olmasında tereddüt varsa ve demir olması kesinleşmediği sürece bununla kesim yapılması yeterli değildir.
(Menasiki Hac, 410. mesele)
- Yiyecek ve İçecek
Yiyecek ve İçecek
267.
Ayetullah Uzma Humeyni: Şarapla tedavi ve hatta hastalığın tedavi edilebileceğinin ve tedavi edilmemesinin ölüme veya ona yakın bir şeye yol açacağının bilinmesi şartıyla, sarhoş edici herhangi bir şeyle tedavi olmak caizdir.
(Tahriru’l-Vesile, Kitabu’l-Etime ve’l-Eşribe, el-Kavlu fi Gayri’l-Hayvan, 35. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Sarhoş edici maddelerle ağızdan tedavi, ancak tedavi sadece tedavi olan kimseye has olması durumunda zaruret miktarınca caizdir. Enjeksiyonla tedavi de farz ihtiyat gereği aynıdır.
(İstifta, 303)
268.
Ayetullah Uzma Humeyni: Balık tutmak için suya ağ veya çit çekerse, suda ölürse haramdır.
(Tahriru’l-Vesile, Kitabu’s-Seyd ve’z-Zibahe, el-Kavlu fi’s-Seyd, 27. Mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Balık avlanırken balık avcının ağında ölürse, suyun içinde dahi olsa, helaldir.
(İstifta, 4)
- Sahibi Belli Olmayan Kayıp Mal
Sahibi Belli Olmayan Kayıp Mal
269.
Ayetullah Uzma Humeyni: Sahibi belli olmayan kayıp bir malın kendisinin olduğunu iddia eden birisine vermek, bilgi ve delil/şahit olmaksızın, farz değildir. Sahibi olduğunu iddia edenin ileri sürdüğü bilgi ve delil bulunan şeyin sıfat ve alametlerini, kendisinin malik olduğu sonucuna varmayacak şekilde belirlemezse ona verilmez. Elbette fakihlerin çoğuna, şüphe uyandırırsa kendisine verilmesinin caiz olduğu nispet edilmiştir, dolayısıyla o kimseye bağışlanırsa önü alınmaz ve o kimse bundan kaçınırsa mecbur edilmez ve bilgi ve delil/şahit sunması durumunda o kimseye verilmesi ihtiyata daha yakındır.
(Tahriru’l-Vesile, Kitabu’l-Lukte, 38. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Bu malın o kimsenin olduğuna dair bir ilme ulaşmadığınız sürece – ki ilimden maksat itminanın aynısıdır – veya delil/şahit getirme gibi ilmin yerini tutacak şeri bir şey olmadığı sürece bu malı ona veremezsiniz. Bilakis o şeyin malikini buluncaya kadar araştırmak sizin üzerinize vazifedir.
(Dersi Harici Mekasibi Muharreme, 577. oturum)
- Kadının Mirası
Kadının Mirası
270.
Ayetullah Uzma Humeyni: Kadın zemin ve zeminin kıymetinden miras alamaz.
(Tahriru’l-Vesile, Kitabu’l-Mevaris, 5. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Kadın ister kocasından çocuk sahibi olsun ister olmasın zemin ister ev olsun veya dükkân olsun veya bağ olsun veya mezraa olsun zeminin kıymetinden miras alır.
(İstifta, 4)
Borç ve Borçla İlgili Özel Konular
55.
Soru: Borç para verilir ve borçlunun borcunu vereceği zaman paranın enflansyonunu da vermesi şart koşulursa bunun hükmü nedir?
Ayetullah Uzma Hamanei: Cevap: Caizdir ve faizdir söylenmez.
(İstifta, 1)
56.
Soru: Böyle bir şart koşulmazsa ve borç alan şahıs zamanında belirlenen borcunu öderse borçlu enflasyon ödemekle sorumlu mudur?
Ayetullah Uzma Hamanei: Cevap: Kiracının evsahibine verdiği borç para veya bankaların verdiği kredilerde olduğu gibi aynı miktarın verilmesi gerektiği zihinsel çıkarımla olsa dahi şart koşulmayan durumlar dışında, alacaklının istemesi durumunda telafi edilmelidir.
(İstifta, 1)
57.
Soru: Borçlu borcunu ödeme kastındaysa ve borçluya ulaşma imkanı da varsa veya bulunması akıl sahiplerince mümkünse, ama alacaklının bulunması için araştırılma yapılmasının alışıla gelen gider veya zorlukları varsa örneğin borçlu alacaklıyı bulmak için birkaç şehri gezer veya başka bir ülkeye çıkar veya onlarca kişi veya yeri araştırırsa bu durumda:
A) Borçlu borcunu ödemesinde elinden geleni yapmıştır ve bu işlerin yapılması borçluya farz mıdır?
B) Borçlu borcunu ödemesinde eksik davrandıysa bu işleri yapması farz mıdır?
C) Önceki iki varsayımın her birinde, borç miktarı az veya bu arama maliyeti borç miktarından fazla ise, araştırma farz mıdır?Ayetullah Uzma Hamanei: Cevap: Malın alacaklıya ulaştırılması mümkün olması durumunda bunu yapmalıdır, ancak aşırı zarar veya aşırı kayıp durumu hariçtir ki bu durumda borçlunun borcu bakidir ve kendisi veya (ölmesi halinde) mirasçısı aşırı zorluk ve kayıp ortadan kalktığında vermesi gerekir. Verilmesi mümkün olmadığı zaman alacaklı adına sadaka verilmelidir ve sadaka verildikten sonra alacaklıya ulaşılırsa tedarük edilmesi gerekir. Elbette paranın zulümle, gaspla, bilerek ve kastederek alınması durumunda borçlu en zor şartlar altında da olsa vermek zorundadır.
- Vakıf
Vakıf
271.
Ayetullah Uzma Humeyni: (Cami yapılması maksadıyla bir arsayı uzun bir müddet, meselâ yüz sene ve daha fazla kiralarlarsa), söz konusu yerin cami hükmünde olması dikkar edilmesi gereken bir durumdur. Yalnıca bu kasttan dolayı cami hükümlerinin uygulanır olması malum değildir
(el-Urvetu’l-Vuska, İsti’caru’l-Arz, 2. meselenin haşiyesi)
Ayetullah Uzma Hamanei: Bir yer örneğin elli yıl ve daha fazla bir süreliğine kiralanır ve cami yapılması için kararlaştırılırsa bu süre içinde orası cami hükmündedir.
(Ecvibetu’l-İstiftaat, 2037. soru)
Vakıf Konusunda Özel Meseleler
58.
Ayetullah Uzma Hamanei: Taşıt gibi hareketli ve sabit olmayan bir yer cami olarak vakfedilirse, farz ihtiyat gereği o yer şer’i cami hükmünü doğrular ve oraya cami hükmü uygulanır.
(Namaz ve Oruç Risalesi, 127. mesele)
59.
Ayetullah Uzma Hamanei: Hisse senedinin vakfedilmesi sahihtir, dolayısıyla vakıf yatırım sandığının oluşturulmasının sakıncası yoktur. Vakıf akdinde vakıf hisselerinin fiyatı düşerse veya verimi düşerse, eminin/mütevelli o hisseleri satıp parasıyla daha iyi vakıf hissesi alması şart koşulsa, bu doğrudur.
(İstiftai Vakfı Seham)
60.
Ayetullah Uzma Hamanei: Anlaşıldığı kadarıyla paranın maliyetinin bekası vakfın sıhhati için olduğu kabul edilebilir ve bu meselede kayıt ve sınırlandırmaya ihtiyaç yoktur. Zira vakıf şeriat tarafından imzalanmış unvanlar kısmından olup tesis hükmü yoktur ve hiç şüphe yok ki, vakfı kuran ve zamanla uygulayanların amacı, geliri cari bir sadaka olacak sabit bir şey bırakmaktı. Evet, o günlerde sabit bir şeyin bizzat malın kendisinin olması mümkündür, ama bu malın bizzat kensinin hükmünün özelleşmesine sebep olmaz, zira hedef bellidir mukaddes şeriat sahibi bunu imzalamıştır.
(İstifta, Vakfı Pul)
61.
Soru: Vakfın yazılı metninde mütevelli Ekber’in erkek çocukları nesilden nesle vakıf sahipleridir şeklinde zikredilse ve ondan sonra onun büyük oğlumu mütevelli olur yoksa onun kardeşi mi?
Ayetullah Uzma Hamanei: Cevap: Ondan sonra ağabeyi ve ilk mütevellinin erkek kardeşleri hayatta oldukça, onun çocukları, birinci nesil ölünceye ve sonraki neslin erkek çocukları olan en büyüğüne velayet gelinceye kadar mütevelli olmazlar. Keza sonraki nesiller de aynı şekilde olacak, bir önceki nesilden bir kişi sağ kalana kadar, sıra gelecek nesile gelmeyecektir.
(İstifta, 106)
62.
Soru: Halkın yararına olmayan vakfedilmiş bir yerin faydasının halkın menfaatine çevrilmesi ve vakfedenin niyeti veya onun niyetine yakın doğrultuda harcanması caiz midir, caiz değil midir?
Menfate çevrilmesinin caiz olmaması durumunda, vakfın bizzat kendisinin halkın yararlanabileceği başka bir menfate dönüştürülmesi caiz midir, değil midir?
Ayetullah Uzma Hamanei: Hamam ve su deposu örnekleri konusunda belirtilen varsayım esasınca vakfedilen bir yerin mümkün mertebe vakfedenin görüşüne en yakın ve halk için çok daha faydalı bir yere dönüştürülmesinin ve fayda verecek bir şeye dönüştürülmesinin mümkün olmadığı konularda faydaya dönüştürülmesi ve gelirinin vakıf doğrultusunda harcanmasının bir sakıncası yoktur.
(İstifta, 8)
- Sadaka
Sadaka
272.
Ayetullah Uzma Humeyni: Sadaka verilen kimseye verilen müstehap sadakanın doğru olmasında o kimsenin fakir olması muteber değildir.
(Tahriru’l-Vesile, Kitabu’l-Vakf, el-Kavlu fi’s-Sadaka, 5. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: İnsanın miskin ve fakire verdiği mala sadaka denilir. Fakir olmayan kimseye verilen mala, hatta Allah’a yakınlaşmak için olsa bile, sadaka denilmez.
(Mekasibu Muharreme, 591. ders, s. 3 ve 4)
- Tıbbi Konular
Tıbbi Konular
273.
Ayetullah Uzma Humeyni: Amaliyatla erkeğin cinsiyetini değiştirmesi ve keza kadının cinsiyetini değiştirmesi haram değildir.
(Tahriru’l-Vesile, Mesailu Müstahdese, Tağyiru’l-Cinsiyye, 1. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Cinsiyet değiştirmek için başvuran kişinin karşı cinse ait olduğu inandırıcı bilimsel ve geleneksel yöntemlerle kanıtlanmadıkça cinsiyet değişikliği caiz değildir ve kişinin karşı cinsten olması durumunda dokunmak ve namahremin avretine bakmak gibi ikincil hüküm dikkate alınmaksızın böyle bir kimsenin cinsiyetini değiştirmesi caizdir. Keza bir kimsenin karşı cinse ait olduğu sabit olmaz, ama bunun tersi de sabit olmazsa ve söz konusu şahıs ruhsal ıstırap halinde olursa ameliyatın caiz olması hiçte uzak bir ihtimal değildir.
(Ecvibetu’l-İstiftaat, 1279. soru)
274.
Ayetullah Uzma Humeyni: Kadının kendi eşi dışındaki sperm ile döllendirilmesi (tüp bebek) caiz değildir.
(Tahriru’l-Vesile, Mesailu Müstahdese, Telgih, 2. mesele)
Ayetullah Uzma Hamanei: Kadının yabancı bir erkeğin spermi yoluyla döllendirilmesi haddi zatında sakıncasızdır, ama haram bakmak ve dokunmak ve vb. haram olan mukaddemelerden kaçılnılmalıdır.
(Ecvibetu’l-İstiftaat, 1275. soru)
275.
Soru: Hamileliğinin devamı yaşamıyla bağdaşmayan kadınlar konusunda; cenin yaşı dört ayın üstündedir, ama yaş itibariyle ceninin anne rahmi dışında yaşamına devam etme imkânı yoktur ve annenin ölmesinden sonra ceninin de ölecek bir durumdadır. En azından bir kişinin kurtarılması amacıyla (yani anne) hamileliğe son verilebilir mi?
Ayetullah Uzma Humeyni: Cevap: Annenin hayatını kurtarmak için son saatlere kadar beklemeliler ve bu süreçte ceninin yaşamına devam etme imkânı olmazsa annenin hayatının kurtarılması yönünde çocuğun düşürülmesinde bir sakınca yoktur.
(İstiftaat, s. 286, 19. soru)
Ayetullah Uzma Hamanei: Annenin yaşamı tehlikede olur ve cenin ruh sahibi olmadan ceninin düşürülmesinde bir sorun yoktur. Ama ruh sahibi olduktan sonra bu durumda da ceninin düşürülmesi uzak bir itimal değilsede düşünülmesi gereken bir durumdur. Elbette burada konu edilen tehlike ölüm tehlikesidir.
(İstifta, 2)
276.
Soru: İlişkiden sonra doğum kontrol hapının hükmü nedir? Ceninin düşürülmesi hükmüde midir, değil midir? Çünkü ilişkiden sonra kadın hamileliğin önünün alınması için bu hapı kullanmaktadır (başka bir söylemle cenini öldürmektedir). Bu iş İslam açısından doğru ve helal midir, helal değil midir?
Ayetullah Uzma Humeyni: Hamile olduğuna yakini olmazsa sakıncası yoktur.
(İstiftaat, c. 3, s. 283, 8. soru)
Soru: Hamile olduğuna ihtimal veren bir kadının hamile olursa ceninin düşürülmesine sebep olacak doğum kontro hapı kullanması caiz midir?
Ayetullah Uzma Hamanei: Hamilelik ihtimali olması durumunda ceninin düşürülmesine sebep olan doğrum kontrol hapından sakınması gerekir.
(İstifta, 40)
Tıbbi Meseleler Konusunda Özel Bir Mesele
63.
Soru: Bir kimse tedavi imkânı olmayan bir hastalığa yakalansa ve ilaç kullanımı sadece ölümünü geciktiriyorsa hastanın ilacı kullanması veya doktor tarafından bu ilaca izin verilmesi farz mıdır?
Ayetullah Uzma Hamanei: Yaşamın korunmasının farz olması yönüyle hastanın bizzat kendisine ilaç kullanması ve doktorun bu ilaca izin vermesi farzdır ve hayatın korunmasının farz oluşunda, örneğin örfi olarak bir saat gibi hayatın korunması sayılmayacak kadar bir zaman olması dışında, kısa ve uzun süre arasında fark yoktur.
(İstifta, 552)
- Çeşitli Meseleler Konusunda Özel Meseleler
Çeşitli Meseleler Konusunda Özel Meseleler
64.
Soru: Bir kimse mektup veya mesajda önce selam verir sonra bir konu sorsa ona cevap verilmesi farz mıdır? Bu kimseye selamının cevabını vermeksizin kısaca yanıt verilebilir mi?
Ayetullah Uzma Hamanei: Cevap: Selamın cevabı huzuri ve telefon gibi görüşmenin dışında farz değildir.
(İstifta, 15)
65.
Soru: Ortaklardan birinin inatla başkalarının kullanımına engel olması, kendisinin kullanmaması, satmaması, kiraya vermemesi ve yararlanmaları için ortaklarına kiraya vermemesi durumunda ortak bir maldan faydalanılması için umuru hisbeye veya veliyi fakihin ihtiyarından yararlanılabilir mi?
Ayetullah Uzma Hamanei: Cevap: Bu hisbiye işlerden değil, aksine şahsi ve hususi işlerdendir.
(İstifta, 107)
66.
Soru: Ortak mülkiyette, ortaklardan biri diğerinin kullanımına inatla engel olursa, onu kendisi kullanmadığı gibi, diğer ortakların da kullanmasına izin vermezse bundan yararlanmak için yine de ondan izin alınmalı mıdır?
Ayetullah Uzma Hamanei: Bu durumda o kimsenin izninin yok sayılması sakıncalıdır.
(İstifta, 110)
67.
Soru: Futbol gibi oyunlarda oyuncuların birbirine vurması neredeyse kaçınılmazdır. Bu istenmeyen çarpışmaların birçoğunda vücutlarında yaralanmalar meydana gelmektedir. Bunu bilen oyuncular bu oyuna katıldıklarında çarpışma ve yaralanma durumlarında yine de karşı tarafın diyeti tarafın sorumluluğunda mıdır?
Ayetullah Uzma Hamanei: Doğal ve alışıla gelen konularda diyet yoktur, ama kasti durumlarda diyet vardır.
(İstifta, 110)