İslam İnkılabı Rehberi Bürosu Resmi Sitesi

İslam İnkılabı Rehberi 32. Dönem Uluslar arası Kur’an yarışmalarına katılanlara hitaben konuşmasının tam metni

Bismillahirahmanirrahim[1]

Alemlerin rabbı Allah’a hamd olsun

Seyidimiz Muhammed (saav) ve pak Ehli Beyt’ine salat ve salam olsun

Tüm aziz bacı ve kardeşlere hoş geldiniz diyorum. Gerçekten de Kur’an ıtrı, rayıhası Kur’an karileri, hafızları, Kur’anla haşır neşir olanlar Kur’an Ayetlerinin tilavetini yaymaya başladıklarında cami atmosferinde yankılanmakta. Ben şahsen bu güzel programı hazırlayanlara, tüm ilgililere teşekkür ederim, muhterem kurra’dan, Kur’an karilerinden teşekkür ederim. Bugün burada program icra edenlere teşekkür ederim.

Allah Taala’nın bizleri Kur’an ehli kılmasını temenni ederim. Kur’an ehli olmak gerekir. Kur’anı Kerim tilaveti bir mukaddime, hazırlıktır, hedef değil. Hedef ise Kur’anı Kerim’in ahlakı ile ahlaklanmaktır. Allah Resulü (saav)in zevcelerinden rivayet edilmiştir ki; “خُلقُهُ القُرآن[2]yani peygamberin ahlakı Kur’andı; yani Peygamberimiz Kur’anı mücessemdi deniliyor. Davranışımız, ahlakımız, şahsi alışkanlıklarımız Kur’anı Kerim uyarınca olmalıdır; bu gereklidir. İşte tilavet bunun başlangıcıdır. Kur’an uyarınca özel şekillenmemiz halinde toplumumuz ve yaşam muhitimiz de Kur’ani olur.

Cahiliyetin, kendini toplumumuza, hayatımıza tahmil etmesine izin vermemeliyiz, ne yazık ki etmiştir. Bugün İslam dünyası, cahiliyet düzenleri ablukası altında ızdırap ve dert çekmekte. Bugün İslam dünyası zaafa düşmüştür, fakirlik içindedir, anlaşmazlık içindedir, iç savaşlarla çalkalanmaktadır, kendi iç imkan ve güçlerini birbirlerine karşı kullanma belasına yakalanmıştır. Bunu İslam dünyasına tahmil ettiler. Kur’anı Kerim bizleri bu durumların baskısından kurtarmak istiyor. Bu noktaya varmalıyız. Kur’an öğrenmeli, Kur’anla menus olmalıyız, Kur’anı Kerim karşısında teslim olmalıyız, Kur’ani hedefler istikametinde hareket etmemiz için azim ve irade göstermeliyiz. İşte o zaman başarabiliriz. Eğer bir adım öne doğru atacak olursak Allah Taala bizlere daha fazla güç verir. Bugün Müslüman halkların idrak etmeleri gereken gerçek budur, bunu anlamak gerekir, bir adım atmalı, tecrübe etmeliyiz.

Biz tecrübe ettik. Biz İran halkı tecrübe ettik. İslam düşmanları ve Kur’an düşmanları karşısında teslim olmadık. Direndik, Allah bize güç verdi. Ne kadar fazla direniş gösterdikse gücümüz de bir o kadar fazla oldu, yeteneklerim daha da artış gösterdi, geleceğe umudumuz daha da arttı. Bu işte İslam dünyasının tedavi reçetesidir. İslam düşmanlarının, İslami ümmet içinde her zaman takip ettikleri hususlardan biri ihtilaf çıkarmaktır ve bunun engellenmesi gerekir. İhtilaf doğrultusunda konuşan her bir gırtlak, düşman’ın hoparlörüdür. Bunun farkında olsa da olmasa da. Gırtlağımızın İslam ve Kur’an düşmanlarının sesi olmamasına dikkat etmeliyiz, anlaşmazlık feryadında bulunmaması gerekir. Mezhebi anlaşmazlık, Şii-Sünni anlaşmazlığı, Arap-Acem anlaşmazlığı, muhtelif ülkeler arasında anlaşmazlık, kavmiyetler ve halklar anlaşmazlığı, nasyonalist taassuplar maalesef bugün Müslüman topluluklar içerisinde alevlenen ihtilaflardır. Bunların karşısında durmak gerekir.

Elbette bu sözleri söylemek kolaydır, amel etmek zordur. Fakat amel yolu mevcuttur, yol açıktır. Asıl faktör ise bizim kendi azim ve irademizdir, karar vermeliyiz. Basiret ve irade iki temel faktördür. Birincisi basiretimiz olmalıdır. Düşmanı tanımalı, dostu tanımalı. Bugün İslam ülkelerinde, yetkilileri göz hatasına düşmüşlerdir. Dostu düşmandan ayrıt edememekteler, düşmanı dost zannetmekte ve dostu ise düşman. İşte böyle olunca darbe almakta. Böyle bir ülke, böyle bir bakış açısıyla, böyle bir kafayla elbette ki darbe alır; basiret gereklidir.

قُل هذِه‌ سَبیلی اَدعوا اِلَی اللهِ عَلی‌ بَصیرَةٍ اَنَا وَ مَنِ اتَّبَعَنی[3]

Kul hâzihî sebîlî ed’û ilâllâhi alâ basîratin ene ve menittebeanî

Yani: De ki: “Benim ve bana tâbî olanların, basiret üzere (kalp gözüyle basar ederek, Allah’ı görerek) Allah’a davet ettiğimiz yol, işte bu yoldur.

Eğer basiret olursa, insan yolu sahih olarak tanırsa, o zaman azim ve irade ortaya koyması halinde yol çok daha kolay kat edilecektir. İlahi nusret işte bu; “اِن تَنصُرُوا اللهَ یَنصُرکُم” Doğrusu eğer Allah’a yardım ederseniz Allah’da size yardım eder. Bundan daha açık ve daha sarih olarak ne demek olabilir? “اِن تَنصُروا اللهَ یَنصُرکُم وَ یُثَبِّت اَقدامَکُم[4]Ey inananlar, siz yardım ederseniz Allah'a, o da yardım eder size ve ayaklarınızı diretir, size sebat verir.

İlahi yardım işte budur; Allah yolunu tanımak ve bulmak, onun peşicek gitmek, düşman’ın komploları, düşman’ın aptallıkları, düşman’ın zorlamaları karşısında teslim olmamak. Kur’anı Kerim işte bunu bizim için temin ediyor.

Her yıl düzenlenen bu Kur’ani topluluğumuz çok şükür başarılı bir toplantıdır. Toplumumuzda Kur’anı Kerim tedrici olarak kendi hayatını yeniden bulabilmekte. Kur’anı Kerime alakaları olanlar, Kur’ana temessük edenler, kendilerini Kur’anı kerimle menus edenler, elhamdülillah her geçen gün toplumumuzda yaygınlaşmaktalar. Bizim Kur’anı hıfzetmedeki, Kur’an tilavetindeki ısrarımıza eleştiride bulunup bunların temel olmadığını söylememeleri gerekir. Bunların temel olmadığını ben de biliyorum ama bunlar vesiledir, araçtır. Bu araçlar olmaksızın Kur’ana yaklaşmak mümkün değil. Kur’ani maarif ile tanışık olmayan, Kur’anı Kerim üzerinde tedebbür, tefekkürde bulunmayan, Kur’anla menus olmayan biri, Kur’an üzerine hareket etmek isteyen bir toplumda nasıl hidayet edici olabilir?. Aydınlarımız Kur’an’la tanışık olmalı, gençlerimiz Kur’anla tanışık olmalı, Kur’anla menus olma ölçüsünü artırmalı. Bu zihin, Kur’an zarfı, tabağı olursa o zaman saksıdan dışarıya içinde olan şey yansır. Zihin, Kur’ani maarif açısından zengin olunca, kendi eserini dilinde, amelinde, kararlarında, büyük ölçekli kararlarında, davranışlarında yansıtacaktır. İşte bu bizlerin takip etmemiz gereken hedeflerdir. Ülke yetkilileri Kur’an meselesine ciddiyetle yaklaşmaya devam etmeliler, bu meseleyi küçük saymamalılar. Kur’an öğrenmek, kur’an tilaveti, Kur’anla menus olma yolunda olan siz aziz gençler bunu ciddiyetle takib etmelisiniz. Kur’an geleceği bizim için aydınlatmaktadır. Kur’an müstakim yolu, sıratı müstakimi bizim için aşikar etmekte, bizleri mutlu kılmaktadır.

Evet günümüz İslam dünyasının bir çok zaaflarının olduğunu söyledim. Ama İslam toplumlarında İslam’a ve Kur’ana yönelik hareketler başlamış bulunuyor. Bölge ülkelerinde kendini gösteren bu İslami hareketler yok edilmeli değil, bu uyanış devam edecek, baki kalacak ve inşallah kendi etkisini gösterecektir. İslami uyanış bir hakikattir. Bu hakikat inşallah kendi varlığını her geçen gün daha da gösterecek. Elbette ulemanın artık bir sorumluluğu var, aydınların artık bir sorumluluğu var, yazarlar, öğrenciler, din araştırmacıları, bu cümleden halk tarafından ilgi ve sempati gören siz Kur’an karilerinin artık bir sorumluluğunuz var, halkı, Kur’anın sizi müjdelediği şey hakkında ümitvar etmelisiniz.

İnşallah Allah Taala sizleri başarılı kılır, kendi onayını sizlere inayet buyurur. İnşallah müslüman ülkeler, Müslüman halklar Kur’an’dan yararlanırlar. İnşallah İslam devletleri, Müslüman yöneticiler sadece iddia da değil de amelde de Kur’anı Kerim’e yakınlaşmış olurlar ve inşallah İslam dünyasının Kur’anın gölgesinde mutlu bir geleceği tecrübe etmiş olur.

Allah’ın selam, rahmet ve bereketi hepinizin üzerine olsun.



[1] - 32. Dönem Tahran Uluslar arası Kur’anı Kerim Yarışları 15 Mayıs ila 23 mayıs tarihleri arasında Tahran’da düzenlendi. İslam İnkılabı Rehberinin bu konuşmasından önce Veliyi Fakih temsilcisi ve vakıflar ve hayır işler kurumu başkanı Huccetul İslam Muhammedi yaptığı konuşmada, Şaban ayındaki kutlu veladet yıl dönümleri dolayısıyla tebriklerini bildirerek, 32. Dönem Tahran Uluslar arası Kur’anı Kerim Yarışlarıyla ilgili bir rapor sundu.

[2] - Şerh-i Nehc’ul Belaga – C. 6 S. 340

[3] - Yusuf suresi – 108. ayet

[4] - Muhammed suresi – 7. Ayetin bir bölümü