Bismillahirrahmanirrahim
Müslüman Kürt Peşmerge şehitlerinin anısını ihya ederek, kutsamak isteyen ve bu fedakârlıkların unutulmamasına gayret gösteren siz aziz kardeşlerime teşekkür ederim. Bu hususta çekmiş olduğunuz zahmetlerden dolayı da teşekkür ederim. Ayrıca Sayın Hüseyni’nin, sayın vali Recebi’nin ve eski dostum Sayın Molla kadir’in konuşmalarından dolayı teşekkür ederim. İnşallah Allah sizlerin tümünüze yardım eder ve başarılı kılar.
Evet değindiğiniz gibi Kürd bölgelerinde yiğit ve ihlâslı kardeşlerin sayısı hiç de az değildi ve Kürdlerin yaşadığı bölgenin her yanında, inkılab için gerçekten de fedakârlıkta bulunan mümin ve ihlâslı kardeşler bulunuyordu. Bunların baş tacı ise, Müslüman Kürt Peşmerge topluluğu adı altında bir araya toplanan işte bu gençlerdi. Ellerine silah alarak meydana gitti, hem kendi canlarını tehlikeye attılar hem de kendi ailelerini tehlikeye düşürdüler. Bu önemli bir husustur. İsfahan’da, Tahran’da, Yezd’de, Meşhed’de, Tebriz’de bir ailenin evladı eğer savaşmak için cepheye gidip şehid olsaydı, halk bunlara karşı özel ilgi ve saygı göstermekteydi. Hiç kimse bunları tehdit etmeye hiç kimse cesaret edemediği gibi kesinlikle böyle bir eğilim içinde de değildi; Fakat Kürdistan’da durum böyle değildi. Kürdistan’da gençleri cephelere giderek savaşan veya şehid olan aileler, karşı devrimciler, İnkılâp düşmanları tarafından tehdit ediliyorlardı. Müslüman Kürt Peşmerge adı altında böyle bir yiğitlik ve cesaretle meydana çıkarak ( ben onları çok iyi hatırlıyorum ve bu grupla yakından tanıktım, sürekli oraya gitmiş, onları yakından görmüştüm, gelip gidiyorlardı) hem kendi canlarını tehlikeye düşürmekte ve hem de kendi ailesinin huzurunu; bunun şuurundaydılar ve geliyorlardı; bunlar ise çok önemlidir. İyi bir sınav da verdiler. Gerçekten de hakkıyla çok iyi bir sınav verdiler. Düşman ilk baştan itibaren Kürd halkın yaşadığı bölgeyi mercek altına aldı. Bunun iki nedeni vardı. Birincisi Kavmiyetten ötürü ve diğeri ise mezhepten ötürü. Bu bölgeden nüfuz edebileceklerini umuyorlardı. Beluçistan’da bir şekil, Türkmensahra’da başka bir şekil ve Kürdistan’da daha farklı bir şekilde... Tağut rejiminin gizli güvenlik odalarında saklı tutulan Kürdistan bölgesiyle ilgili sayısız belge ve senet elimize düştü. Bu belgelerle onların bu bölge konusunda siyasetlerinin ne olduğunu v eneyin peşinde olduklarını anladık. Bunlar bu siyaseti İslam inkılâbından sonra hayata geçirmek istiyorlardı. Kürdistan bölgesini İnkılâbı zarar uğratabilecekleri zayıf bir noktaya çevirmek istiyorlardı. Amaçları buydu. Bu hususta muhtelif sloganları dillendirmekteydiler. Bazıları sol eğilimli slogan atıyorlardı. Bazıları hatta İslami sloganlar bile atıyorlardı. Hatta bu Kürdistan bölgesinde İslam nizamına karşı düşman olan devrim karşıtları içinde Kur’an ayetleri bile okuyanlar vardı, her kes bunu hatırlıyor, bu meselelerin içinde olanlar bu hususu hatırlıyorlar. Ama gerçekte bunlar karşı devrimcilere, Amerika’ya ve Siyonist rejime çalışıyorlardı, çaba harcıyorlardı ve kendi tüm güçlerini bu bölgeyi güvensiz hale getirmeye çalışıyorlardı. Ama bu bölge güvensizleştirilemedi. Gençlerimiz muhtelif illerden Kürdistan’a gittiler ama Kürd halkının yüreği eğer inkılâpla birlikte olmasaydı bunlar kendi çalışmalarını sürdürebilirler miydi? Kesinlikle hayır! Eğer Kürdistan bölgesine gönderdiğimiz gücün on katını dahi Kürdistan’a gönderecek olsaydık ama Kürdistan halkı bunlarla olmasaydı yine çalışamazlardı. Kürd halkı ve ulemanın büyük bir bölümü bunların yanındaydı. Kürd din âlimlerinden bazılarını inkılâp düşmanları şehid ettiler. Bunların en sonuncusu ise bundan birkaç yıl önce Senendeç ilinde şehid edilen rahmetli Şeyhul İslam’dı. Bunun için o bölgede gerçekleşenler kardeşlerimizin himmet ve gayretiyle olmuştur. Bunun için bu bölgede yapılanlar kardeşlerin çabası sonucu olmuştur.
Benim sayısız hatıralarım var; Paveh konusunu Sayın Molla Kadir dile getirdiler. Ben iyi hatırlıyorum Paveh olayından sonra ilk kez gitmiştim ve hava da bayağı soğuktu. Şehrin o yukarı semtine gittik ve oradaki gençleri ziyaret ettik, onların camilerine gittik.[2]Gerçekten de o bölgede halk kendi evlerinde yaşadıkları tüm gurbetliklere rağmen İslam cumhuriyeti nizamı için çaba gösteriyor, hizmette bulunuyor ve zahmet çekiyorlardı. Gerçekten de durum böyleydi. Çok şükür etkili de oldu, bugün de o bölgelerde aynı durum devam ediyor. Burada önemli olan husus, düşman’ın boş oturmayacağını bilmemizdir. Eğer düşman’ın sessiz oturacağını zannediyorsak yanılıyoruz. Düşman elinden geldiğince düşmanlıkta bulunacak, plan hazırlayacak, teşebbüste bulunacak, zaten paraları da var, güvenlik mekanizmaları da oldukça geniştir, propaganda araçları da bayağı yaygındır ve faaliyetlerini sürdürmekteler. Bizler uyanık olmalıyız, uyanık olmalıyız. Belirttiğim gibi bu Şii-Sünni meselesi çok önemli bir meseledir. Onlar Şii ve Sünni meselesi üzerine özellikle vurguda bulunmaktalar, her iki taraftan da taassupları kışkırtmaya çalışmışlardır. Yani taassup ateşini hem Şii tarafında ve hem de Sünni tarafında kışkırtmak istiyorlar. Birileri de gafletlerinden dolayı her zaman bu gibi şeylere oyuncak olmuşlar. Sorumlu ve alaka duyan insanlar bu durumun esiri olmamak için çok dikkatli olmalılar. Gerçekten de durum şundan ibarettir ki Ehli Sünnet kisvesi içinde Şialara saldırmaya başlayan ve kendi düşmanlığını haddinden fazla yapanlar aslında meselenin gerçeğinde Ehli Sünnet’e ve İslam’a kesinlikle alakaları yoktur. Aynı durum Şialarla ilgili de geçerlidir. Şialar içerisinde Ehli Sünnet aleyhinde taassup ateşini alevlendirmek isteyen kimseler var, oysa onlar içerisinde kesinlikle dini gayeler mevcut değil; peki bunlar kimlerden yararlanıyorlar? Meselenin boyutlarına dikkat edemeyen orta halli erkek ve kadınlardan, mezhebe karşı ilgileri var ama düşman’ın nasıl bir hedef peşinde olduğunu anlamalarına yarayacak gerekli akıl, dikkat ve hikmete sahip değiller. Bunlar iki yandan kışkırtmaktalar. Hepimiz çok dikkatli olmalı, bu komplonun sonuç vermesine müsaade etmememiz gerekir. Ben epey zamandan beri İngilizlerin bu mesele’de çok tecrübeli olduklarını söylemekteyim. Onların tecrübesi Amerikalılardan daha fazladır. Şii ve Sünni arasında ihtilaf çıkarma konusunda tecrübe onlarda daha fazladır. İki tarafı birbirinin canına düşürmek için ne yapmaları gerektiğini çok iyi biliyorlar. Bazen öyle konuşuyorlar ki gören Ehlisünnet yandaşı olduklarını zannediyor. Gördünüz Amerikan kongresinde Iraklı Arap Sünnileri desteklemek adı altında plan tasvip etmekteler! Ama acaba onlar gerçekten de Ehlisünnet’e ilgi duyuyorlar mı? Onlar İslam’dan bir alamete ve belirtiye sahip olan her şeye karşıdırlar. Şii ve Sünni de onlar için fark etmez. Bu hususa dikkat etmek gerekir. Bunun için mezhep meselesi bir sorundur. Kürtlerle ilgili çok şükür kavmiyetçilik meselesi söz konusu değil. (Düşmanlar) Kürt faktöründen yararlanamamaktalar, oysa diğer bazı ülkelerde Kürt faktöründen çok iyi yararlanabilmekteler, ama İran’da bu faktörden yararlanamamaktalar, buna rağmen yine kendi propagandalarını sürdürmekteler, asıl mezhep anlaşmazlığı faktöründen yararlanmaktalar. Kavmiyet meselesi meselelerden bir diğeridir. Bahaneleri bunların elinden almak gerekir.
Sayın Molla Kadir’in söyledikleri kültürel mesele tamamen doğrudur, çok güzel kültürel bir çalışmadır. Şimdi üzerinde çalıştığınız Müslüman Kürt Peşmergelerle ilgili çalışmasının kendisi kültürel bir çalışmadır. İnşallah eğer bu çalışmayı çok güzel, temiz ve tüm boyutlarıyla yapacak olursanız bunun kendisi çok değerli kültürel bir çalışma olur. Bunu yapmak gerekir. Bu arada ekonomik ve hizmet alanlarında da bir takım çalışmalar yapılmalıdır. Gerçekten de gençler işsiz kalmamalı, İşsizlik fesadın kaynağıdır ve gençlere ait meseleler bir numaralı meseledir. Temennim odur ki inşallah Allah Taala başlattığınız bu çalışmayı en iyi şekliyle sonlandırma konusunda sizlere yardımcı olsun.
Allah’ın selam, rahmet ve bereketi üzerinize olsun.
[1]- Bu kongre 18 Mayıs 2015 tarihinde İran’ın Senendeç ilinde çalışmasına başladı. İslam İnkılâbı Rehberinin konuşmasından önce Veliyi Fakih’in Kürdistan temsilcisi Huccet’ul İslam Seyyid Muhammed Hüseyni Şahrodi, Tuğgeneral Muhammed Hüseyin Recebi ve Pavehh ili Cuma imamı Mamutsa Molla Kadir birer konuşma yaptılar.
[2] - Meydan camii