İslam İnkılâbı Rehberinin Güvenlik Kuvvetleri Komutanlarına yaptığı Konuşmanın Tam Metni
Bismillahirrahmanirrahim[1]
İlk olarak tüm bacı ve kardeşlere ve yine en seçkin ve önemli milli ihtiyaçlardan birini temin etmekle görevli güvenlik güçlerinin üst düzey yetkililerine ve bu toplantıda bulunan muhterem içişleri bakanına[2]hoş geldin diyorum. İnşallah hepiniz başarılı ve muvaffak olursunuz.
Bir kez daha Receb ayına girdiğimiz ve bu ilahi tevfiki elde ettiğimiz için birbirimize tebrikte bulunmalıyız. Receb ayı, ilahi değerlere yakınlaşma Hak Taala'nın mukaddes zatına yakınlaşma ve insanın kendini tezkiye etmesi için bir fırsattır. Rivayetlerimizde seçkin günler olarak tanımlanan bu günler birer fırsattırlar ve her bir fırsatta bir nimettir ve her nimet ise şükürde bulunmayı gerektirir. Nimetlerin şükrü ise insanların nimetleri tanıması, bu nimetlerin konumu gereği davranmalı, ondan yararlanmalı, nimeti Allah'tan görmeli ve onu Allah yolunda kullanmasıdır. İşte Recep ayı bu nimetlerdendir. Daha sonra Şaban ayı geliyor ve o da nimetlerden bir başkasıdır ve bu iki ay kâmil insanlar, Tevhid ehli ve mana ehli açısından Ramazan ayının mukaddimesi, başlangıcıdır ve Ramazan ayı uruç ayı, yükseliş ayıdır, miraca gitme ayıdır, tezkiye ayıdır, nefsi arındırma ayıdır ve bizlerin tümü buna muhtacız. Receb ayının kadrini biliniz, bu ay içinde Allah Taala'ya yönelik yönelişinizi, tevessüllerinizi mümkün olduğunca artırınız, işlerinizi Allah için yapınız; yaptığınız bu çaba ve gayretleriniz Allah için (Allah'ın rızası için) olmalıdır.
Aslında sizlerin işleriniz çok kolay olarak Allah niyeti ve gurbet niyeti ile yapılması mümkün olabilmekte. Tüm işleri Allah için yapmak mümkün ve hatta insanın kendi ihtiyacını temin etme yönündeki çabası bile Allah için olabilir ve ilahi rıza dikkate alınabilir. Ancak bir takım işlerde Allah niyetinin olması çok daha kolaydır; aynı sizin işiniz gibi. Nedeni ise sizlerin işinizin topluma hizmet olduğundandır, halka hizmet olduğundandır, İslam cumhuriyetine hizmet olduğundandır, İslam'a ve İslam'ın zaferine hizmet olduğundandır. Şu aziz delikanlının az önce okuduğu bu ayette buyruluyor ki; "یاَیُّهَا الَّذینَ ءامَنوا کونوا اَنصارَ الله" Yani: Ey inananlar, Allah'ın yardımcıları olun"[3]. Allah'a yardım ediniz, Allah'a yardım edenlerden olunuz demektedir. Ayet'in anlatmak istediklerinden biri budur. Sizlerin işiniz gerçekten de İslam'a yardım olabilir, dine yardım niteliği taşıyabilir, halka yardım olabilir. Nitekim sizlerin; Allah'ım! Yaptığım bu hizmetim, idarede bulunduğum bu süre, görev başında olduğum bu saat, işlerin iyileşmesi için yaptığım bu çalışmalar, belirlenen çalışma süresinden fazla bulunduğumu bu beş dakikayı senin için yapıyorum demeniz gurbet (yakınlaşma) niyetinde bulunmaktır ve bu ise sizlerin işlerinizin Allah için olması yönünde bir fırsattır. Bu ayın bereketlerinden yararlanın ve bu bereketlerden biri de şimdi açıkladığım husustur.
İlk olarak güvenlik güçlerine teşekkürlerimi bildirmek isterim. Nedeni ise çok iyi işlerin yapılmasıdır. İnsan bir husus, iki husus veya birkaç hususta insanın hatası olabilir ama şurası bir gerçektir ki güvenlik güçlerinin ülke çapında yaptığı çalışmaların gerçekten de takdir olunması gereken çabadır. Bir örneği sizlerin bayram günleri sırasındaki gayret ve çabalarınızdır. Bayram günleri tüm halk kendi evlerindedir, kendi akrabaları, yakınları ile bir aradadır, kendi evlatlarının yanı başındadırlar, fakta sizlerin gençleriniz, sizlerin evlatlarınız, sizlerin görevlileriniz caddelerde, şehirlerde, (şurada-burada) başkalarının huzur, asayiş ve rahatlığı için gayret göstermekte, endişe duymaktalar. Şehir dışı yollarda bir şekilde, karakollarda bir şekilde ve şehir içi caddelerde başka bir şekilde. Bu çok önemlidir ve bunun için teşekkürde bulunmam gerekir ve ben teşekkür ederim.
Bizim üzerinde durduğumuz, vurguladığımız güvenlik güçlerinin önemi güvenlik güçlerinin görevinin taşıdığı önemden kaynaklanıyor. Her insanın önem ve değeri üstlendiği sorumluluk miktarıncadır ve bu insan, kurum veya kuruluş onun ölçüsünce önem taşıyor. Sizin sorumluluğunu üstlendiğiniz görev, ülkede güvenliğin sağlanmasıdır. Güvenlik çok önemlidir, güvenliğin olmadığı yerde halk güvenliğin değerini bilmekte, insanların, kadınların, erkeklerin, gençlerin, yavruların evden çıktıklarında bir daha geri dönüp dönemeyeceklerinin belli olmadığı bir yerde, caddelerin güvensiz olduğu, sokakların güvensiz olduğu, çöllerin güvensiz olduğu, insanların her an olaylarla karşı karşıya olabilecekleri, insanların hatta kendi evleri içinde bile güvensizlik hissettikleri bir ortamda insan güvenliğin ne kadar önemli olduğunu idrak ediyor. Bu güvenliğin oluşturulması, yerleştirilmesi, güvenliğin umumileştirilmesi ise sizlerin görevinizdir. Nitekim teşkilat bu görevin dikkate alınmasıyla önem kazanıyor.
Güvenlik ise dille ve reklâmla olacak bir şey değil ki kalkıp, bayım biz güvenlik oluşturduk desinler. Siz eğer yüzlerce bildiri, beyanname ve sohbetlerinizde kalkıp da evet biz bu caddeyi güvenliğe kavuşturduk derseniz ve ardından gece vakti halk bu caddede gidiş gelişleri sırasında güvensizlik hadiseleriyle karşılaşacak olurlarsa o konuşmaların hiçbir etkisi kalmaz: “İki yüz laf yarım amel gibi olamaz”. Halk güvenliği hissetmeli, güvenlik duygusu ise güvenliğin gerçek manada olmasına bağlıdır. Güvenlik gerçekten de var olmalıdır. Elbette iyi işler yapılmıştır, muhterem komutanlık tarafından açıklanan rakamlar ve ben de daha önce raporlarda bu rakamları görmüştüm ve bunlar değerlidir ama bununla yetinilmemeli; niyetiniz, himmetiniz mümkün olduğu ölçüde bu güvenlik seviyesini yükseltmek yönünde olmalıdır. Örneğin şehirlerarası yollarda kazaların filan miktarda azaltılması yeterli değil, asıl gayretiniz yollarda hiç kazanın olmaması yönünde olmalıdır, hiç hırsızlığın olmaması, şehirler içinde güvenliğin var olması yönünde olmalıdır. Bu hususta gayret gerekir. Gayretiniz bu yönde olunca da çalışmalar aralıksız devam eder. Yani yaptığınız işler hızını kaybetmez.
Burada önemli bir husus da dillendirdiğimiz sosyal güvenlik ve ferdi güvenlik sizler evden çıkıp da işyerine, idareye veya dükkâna, okula giderken yol ortasında birinin sizi bıçaklamamasından ibaret değildir. Doğrudur güvenlik açısından insana saldırı yapılmaması gerekir ve kesin de böyledir fakat bunun yanı sıra rüyet ve müşahide açısından daha sıvı ve hatta daha tehlikeli güvenlikler de mevcuttur. Uyuşturucu müptelasından kaynaklanan güvensizliği farz ediniz; eğer gezi alanlarımız, parklarımız, caddelerimiz, okul alanlarımız buralara giren kimsenin özellikle de gençlerin uyuşturucu madde dağıtımı karşısında güvende olmazsa bu güvensizlik çok tehlikeli güvensizliktir. Farz edeniz eğer gençlerimiz fuhuş ve fesat karşısında güven içinde olamazlarsa, bu büyük bir güvensizliktir. Kesin sizin de haberiniz var, bize de gelen bir takım raporlarda bir takım kişilerin masraflara katlanarak ve direktif veren merkezlerin örnek alarak gençlerimizi gece partilerinde ve muhtelif alanlarda fesat ve fuhuş’a çekmeye çalışıyorlar. Bu, bir gencin ferdi olarak dine aykırı bir davranışta bulunması olayından farklıdır, bu gençlerin güvensizlik unsuru fesada taraf çekilmesidir. Siz buna izin vermemelisiniz, engel olmalısınız. Caddelerimizin muhtelif fiziki olaylar karşısında tam güvende olup da gençlerimizin okullardan, üniversitelerden, parklardan, AVM’lerden, sokak arkadaşlıklarından çekip de bir gece partisine götürmeleri ve onu fesat ve fuhuş’a ve benzeri şeylere çekmeleri veya bu gibi şeylere batırmaları veya namus tecavüzleri gibi hususlar önemli güvenlik konularındandır. Yani bu gibi konuların dikkate alınmadığı bir güvenliğe sahip olmamız durumunda gerçekte bu güvenlik değildir. Uyuşturucu madde, namus hırsızlığı, fuhuş’a sürüklenmesi ve bu gibi konular çok önemlidir.
Bir diğer mesele de şudur ki duyduğuma göre caddelerden bazılarında zenginlik sarhoşu, servet gururu sarhoşu gençler, malum arabalara binmekte ve caddeleri cirit alanına çevirmekte, ortamı güvensizliğe sürüklemekteler. Bunlar da güvensizliktir, Her türlü güvensizliğe karşı mukabele etmek için programın olması, hareket edilmesi ve çalışılması gerekmektedir. Bunlar güvenliğin muhtelif boyutlarını içeren hususlardır.
Burada önemli bir diğer husus –ben defalarca vurgulamışım- Güvenlik güçlerinin iktidarı, kudreti meselesidir. Güvenlik güçleri emniyetin oluşturulması gibi kendi önemli sorumluluk ve vazifelerinde İslam Cumhuriyetinin egemenlik tecellisidir. Yani toplumda güvenlik oluşturmak İslam Cumhuriyetinin vazifeleri arasındadır. Ahlaki güvenlik, sosyal güvenlik (açıkladığınız gibi) bizim sorumluluklarımızın bir parçasıdır, İslam cumhuriyetinin sorumluluğunun bir parçasıdır; bunlardan vazgeçemeyiz. Bu güvenliğin tecellisi ve güvenliğin meydan ortasındaki faili ise güvenlik güçleridir. Bunun için muktedir olmanız gerekir, tam kudretle hareket etmelisiniz. Ama burada önemli olan husus iktidarı, güçlü olmayı zulümle karıştırmamak gerekir. Muktedir olmayı, sınır tanımamak, orantısız davranmakla karıştırılmaması gerekir. Örneğin farz ediniz bazı ülkelerde mesela Amerika’da polis çok güçlüdür, kaslı insanları gösteriyorlar ki polis olarak alana çıkmış, boy gösteriyorlar, iyi de ama vuruyor bir masumu öldürüyorlar ve bahaneleri ise mesela silahını çekmek istiyordu oluyor; 15- 16 kurşunla adamı hedef alarak öldürüyorlar, darmadağın ediyorlar, işte bu kudret matlup bir kudret, beğenilen bir kudret değil, zulümle içice bir kudrettir, bu kudret nihayetinde güvenlik oluşturamayan bir kudrettir, bunun kendisi güvensizliğe neden olmakta ve ardından mahkemeye çıkmakta ve işittiğiniz gibi mahkeme de bu adamlara beraat kararı vermekte. Ne yazık ki günümüz dünyasında manevi değerlerin kale alınmaması fazlasıyla artış kaydetmiş ve sizler onu işitmektesiniz ve işin komik yanı da şudur ki cumhurbaşkanı da siyah derili olan bu ülkede siyah derililere bu davranışlar yapılmakta. Günün birinde birinin, bir cumhurbaşkanının köleciliği kaldırdığı bahanesiyle tören düzenlemekte, kutlamaktalar... Bunun kendisi de tartışmalı bir konudur, temel bir kuşku var bunda, yani köleciliği kaldırdığı iddia edilen Abraham Linkoln’un tarihi tetkikler yapılması durumunda bunu yapmadığı görülür, mesele aslında köleciliğin kaldırılması meselesi değildi, asıl mesele kuzey güney meselesiydi, Kuzey ve Güney Amerika arasında cereyan eden birkaç yıllık çatışma ve iç savaşlar meselesiydi; bir yandan tarımcılık ve arsa ele geçirmekle diğer yandan sanayileşme kavgasıydı, asıl kavga bunlar üzerindeydi, gerçekten de insan sever duygulardan kaynaklanmış bir dava değildi, aynı zamanda silahların zulme uğradıklarını, itina gösterilmediğini, aşağılandıklarını ve ardan yaşamlarının tehlikede olduğunu görüyoruz. Polisin böyle bir kudret ve iktidarı olması İslam açısından ve bizim açımızdan matlup değil. Hayır! Bizler, caddelerde Hollywood türü, sinema oyunları türü polise rol biçilmesinden hoşlanmıyoruz. Biz meselenin gerçek manada tahakkuk bulmasını istiyoruz, yani kararlılık, iktidarla birlikte adalet, muhabbet ve merhametle birlikte olmalı; bazı yerlerde merhametli olunmalıdır, bu İslam’ın tecellisidir. Allah Tebarek ve Talanın zatı bir taratan Rahman ve Rahim iken diğer yandan âlim (çetin) azaptır, Yani bu ikisi birbirinin yanında dikkate alınıyor. Bu böyle devam etmeli ve bu piramidin en alt kısmında bizim yaşamımız, davranışımız ve çalışmalarımız içinde dağılmalıdır ve özellikle polisle ilgili bu özellik olmalıdır.
Bana göre çok önemli olan bir diğer husus yasalara uymaktır. Bu yasalara uymanın iki hususu mevcuttur. Birincisi halkla karşılaşma alanı, yani sizler nerede kanunlara aykırı davranıldığına bakmanız gerekir; orada onun karşısında durmalısınız, bir diğer alan da teşkilatın kendi içinde; şöyle ki güvenlik güçlerin bir üyesi teşkilatın içinde tam manada yasalara uygun hareket etmeli, yasalara riayet etmelidir, orada yasalara itaat başka yerlere oranla daha fazla olmalıdır ve dolayısıyla güçlerin sağlığı. Ben bu son birkaç yıl içinde daha önceki komutanlara tavsiyede bulunuyordum ve şimdi de polis teşkilatı başkanı ve öteki müdürlerine ısrarla tavsiyem şudur ki personelin sağlık meselesini küçümsememelisiniz. Sizler öteki polis teşkilatlarından farklısınız, sizler halkın içindesiniz ve halk da sizlerle temas halinde, Allah muhafaza her türlü kanunsuzluk, hata, sorun, yanlış davranış ve kötü davranış hemen halk içerisinde yankılanmakta ve bu ise başka kurumlara göre daha hızlı olmaktadır. Ülke genelinde sizin teşkilatınız kadar halkla iç içe olan ikinci bir teşkilat belki de yoktur. Ve yankılandığı zaman ise asıl yok olan şey güvenlik teşkilatının haysiyet ve onur meselesi değil, hatta her kesin haysiyeti yok olur; daha önce de belirttiğim gibi, güvenlik güçleri İslami hâkimiyetin temsilcisidir, halk içerisinde İslam cumhuriyeti nizamının temsilcisidir. Bunun için de personelin sağlık durumuna büyük önem vermelisiniz. Karakolları içerisinde, caddelerde, sokaklarda ve diğer her yerde gerçekten de bu meseleye dikkat edilmelidir; yani polis teşkilatı personelinin sağlığı korunmalıdır. Gerçekten de güvenlik güçleri İslam cumhuriyetine haysiyet kazandırabilirler. Yani bu nizamda eğer beş on kurum kendi görevlerine iyi amel etmeyecek olurlar ve buna karşılık güvenlik güçleri teşkilatı sahih bir şekilde amel eder, görevini layıkıyla yerine getirir, güçlü, kararlı ve gerekli şartları haiz olursa işte o zaman İslam cumhuriyeti nizamının halk nezdindeki itibar ve değerini artıracaktır, bunun için sizler onur kaynağı olabilirsiniz. Bunun tersine de Allah muhafaza olabilir, nitekim bunlara dikkat etmek gerekir, genellikle teşkilat içi korumadır, teşkilat içinde bu husus dikkate alınmalıdır ve dolayısıyla bu mesele dışarı da yansıyacaktır.
Muhterem polis teşkilatı kurumu başkanının raporunda şu hususa temas olunmuştu ki manevi, ahlaki, dini, akidevi ve benzeri hususlar dikkate alınarak üzerinde gerekli planlama yapılmaktadır. Bu çok iyi bir husustur. Bilimsel mesleki kazanımlar ve her geçen gün dünyada gerçekleşen bilimsel buluşları temel almak gerekli bir mevzudur ve bu ise teşkilatın gelişmesine katkıda bulunmakta. Allah Taala’ya tevekkül ediniz, çalışmalarınız Allah rızası için olmalıdır, işlerinizi doğru yapınız; inşallah Allah Taala’da bereket verecek, hem sizlerin çalışmalarınıza bereket kazandıracak ve hem inşallah sizlerin varlığınızı İslam cumhuriyeti nizamı için bereket kılacaktır. Ben de sizlere duacıyım. İnşallah Allah Taala sizlerin tümünüzü başarılı kılar, sizleri teyit eder ve sizler vazifelerinizi yerine getirirsiniz. Muhtelif alanlarda ortak olan işler mevcuttur, yetkililer de işbirliğinde bulunmalıdırlar ve inşallah işbirliği sayesinde büyük çalışmalar başarırsınız.
Allah’ın selam, bereket ve rahmeti sizlerin üzerinize olsun.
[1]- Bu görüşme Güvenlik Kuvvetleri Komutanları semineri sırasında gerçekleşmiştir
[2]- Başkumandanın güvenlik güçleri içerisindeki vekili ve içişleri bakanı Abd'ur Rıza Rahmani Fazli
[3]- Saf suresi – 12. Ayetin bir bölümü