Bismillahirahhmanirrahim[1]
Benim yaşımda olanlar ve benim sorumluluğumda bulunanlar için sizin topluluğunuz gibi bir toplulukla görüşmeden daha tatlı ne olabilir. Bu gençler bilim hayat alanlarına adım atmış ve bu ülkenin geleceği için parlak bir gelecek müjdelemekteler. Bizim gibilerin gözü sizin gibilerin üzerindedir ve inşallah Allah Taala bu ülkenizi, bu iftihar dolu evinizi kendi fikir, düşünce iradeniz ve azminizle öyle yapar, kalkındırırsınız ki bu ülkeye ve bu tarihe layık olur. Bunun için çok hoş geldiniz. Bugün burada sizleri ziyaretten çok mutluyum.
Sattari beyin açıklamalarından da doğrusu çok keyif aldım. Onun kendisi de bir elittir, onun şehid babası şehid Mansur Sattari de tam manada bir elitti. Zekâ, düşünce ve icraatta elit olmanın yanı sıra, hedef, iman ve çetin anlarda sahnede olma hususunda da tam manasıyla bir elitti kendisi. Allah Taala inşallah aziz şehid Sattarimizi kendi velileri ile mahşur kılar ve oğlu Sattari de çalışmalarında başarılı kılar. Burada dile getirdikleri konular çok yerinde ve tamamen doğru konulardı. Benim birkaç yıllık ısrarım ve takibimin sonucu kurulan ve filiz verme aşamasına gelen bu elitler kurumunun da inşallah kendi sorumluluk ve vazifelerini layıkıyla yerine getirmesini temenni ederim.
Burada bir hususa temas etmek isterim. Aslında benim asıl sözüm de bu husustur.
Ülke elitlerinin üzerinde durup düşünmeleri gereken hususlardan biri elitlik makulesi ve elitlik kavramı ilkesidir. Elitlik prensibini hekimce ve âlimce değerlendirin. Bu eliklik, yani sizin bu yeteneklerinizin geneli, çalışmak ve çaba harcamak yönünde ortaya koyduğunuz gayretiniz, gösterdiğiniz tahammül ve sabır ve direnme azminizden ibarettir elitlik. Tüm bunlar yani hem o yetenek, hem himmet ve hem de sabır, Allah Taala’nın sizlere vermiş olduğu lütuflardır. Bu Allah’ın rızkıdır. وَ اللهُ فَضَّلَ بَعضَکُم عَلى بَعضٍ فِى الرِّزق (Ve Allah sizlerden bazılarınızı rızık konusunda diğer bazılarınızdan üstün kılmıştır…)[2]Ve bu rızkı Allah Taala sizlere bahşetmiştir. Hem sizlerin sahip bulunduğunuz o yetenek, fikri kapasite ve çekiminiz, hem ders okumak, araştırma yapmak için gösterdiğiniz himmet ve çabanız ve hem ders okumanızda, düşünmenizde, araştırma ve mütalaa yapmanızda sabır göstermeniz, tahammülünüz olması konusunda Allah’ın size verdiği sabır Bunun kendisi de ilahi bir nimettir, ilahi bir rızktır.
Bu yetenek ve bu himmet ve gayretin kaynağının neresi olduğunu, nereden geldiğini anladığımız zaman ise nerede harcamamız gerektiğini de anlarız. Allah Tebarek ve Taala şöyle buyurmuştur: “هُدًى لِلمُتَّقین. اَلَّذینَ یُؤمِنونَ بِالغَیبِ وَ یُقیمونَ الصَّلوةَ وَ مِمّا رَزَقنهُم یُنفِقون “ (O, muttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir. Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.)[3] İnfak etmelisiniz, bu Allah’ın vermiş olduğu bir rızıktır, bu rızkı infak etmelisiniz. Rızkın infakı ise sadece insanın cebinden çıkardığı parayı bir muhtaca vermesinden ibaret değil. Bu çok değerli, daha üstün bir rızıktır, onun infakı da değerlidir, bunu infakta bulunmanız gerekir. Bilim rızkının infakı onu toplumun hizmetine sunmasıdır, tarihinizin hizmetine, geleceğinizin hizmetine, halkınızın hizmetine sunmanızdır. Bunlar elit olma sorumluluğunu yerine getirir. Bu rızkın infakı, onu Allah yolunda harcamanızdır. Allah kullarının hayrı için harcamanızdır. Bunun için minnette de bulunmamalısınız. Şunu da belirtmeme gerekir ki sizler bu rızkı halkın hizmetine sunmaktasınız ama sizin kendiniz da halk kitlesiyle birlikte onun yararlarından faydalanmaktasınız. Bu bir nevi alış veriştir. Sizin yediğiniz bu ekmek, giydiğiniz bu elbise, yararlandığınız bu araçlar acaba bunlar kimler tarafından icat edilmiştir? Kendilerine elit denilenlerin el emeği ve zahmet ürünü değil midir? Onlar bin nevi sizlere hizmet etmektesiniz ve sizler de onlara hizmet etmelisiniz. Böyle olunca ilahi hidayet ve ilahi yardım da ardından gelir. Bakınız okunan Ayeti kerimede “Hoden Lil Mottakin” yani bu kitap muttakilere hidayet hediye ediyor diye buyrulmakta. Peki, muttakiler kimlerdir? Devamla buyruluyor: “…Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar..” İşti sizler bu infakta bulunduğunuz zaman Allah’ın hidayetine muhatap olacaksınız. Bu hidayet hem elitliğin artırılması yolundadır ve hem de bu elitlik görevinin harcanması yolunda daha fazla Tevfik elde etmektir, işte Allah bunları hidayete erdirir. Bu hidayet ise nerede bir boşluk bulunursa sizler o boşluğu dolduracak durumdasınız. Orada huzurunuz var. Bu konuda alan da fark etmez. Bakınız şehid Çamran bilimsel bir elitti. Herkes Çamran’ın bir asker, bir komutan ve savaşçı olarak tanımakta ama Çamran aynı zamanda bir numaralı bilimsel bir elitti. Ben hem bizzat onun kendisinden işittim ve hem de başkalarından işittim, Amerika’da eğitim gördüğü merkezlerde en üst seviyelerde bulunmaktaydı, çok başarılı bir öğrenciydi, tam anlamıyla bilimsel bir elitti. Ama buraya gelerek bizzat bu alanlarda hizmet etme zaruretini anlamıştı. O yetenek, kudret ve o iradeden yararlandı ve meydana adım attı ve çok büyük başarılara imza attı. İşte bu bir elittir. Örneğin şehid Mecid Şehriyari de bir elittir. Şehid Şehriyarının faaliyetiyle ilgili artık savaş söz konusu değil. Boş bir yer vardı, ona ihtiyaç duyulan bir yer bulunmaktaydı ve bu elit bizzat oraya giderek faaliyette bulundu. Bunun gibi öteki şehid elitlerimiz de gerçekten büyük işler gerçekleştirdi ve büyük zahmetlere katlandılar. Bunların ilahi rızık, ilahi nimet olduğunu fark ettiğimiz zaman bunların nerede ve nasıl harcanabileceğini idrak ederiz.
İlim ve araştırma konusunda şimdiye kadar yıllardır çok konuşmalarım olmuştur. Hamt olsun bu konuşmalar ve sözlerim etkisiz de olmamıştır. Ülke son 10- 12 yıl içinde çok dinamik, amaçlı ve gerçek bir bilimsel atılım gerçekleştirmiştir. Elhamdülillah bizler artık tam olarak işleri rayına oturtmuşuz. Ama bu yolu sürdürmemiz gerekir. Ben kültür inkılâbı yüksek konseyi için yayınladığım son genelgede bilimsel hareketin kesinlikle duraksamaması gerektiğini belirttim. Zira her bir duraksama bir geri dönüşü beraberinde getirir. Bizler şu an küresel bir yarış içindeyiz, birçok alanda geri kalmışlık durumlarımız da yok değil ama şu anda bilimsel alandaki ilerleme hızımızı çok iyidir bununla birlikte geri kalmışlığımız o kadar fazladır ki bu bilimsel ilerlemeler halı hazırda onları giderme konusunda yeterli değildir. Bizi şimdilik ihtiyacımız olan konuma çıkaramamıştır. Bu bilimsel hareketin devamlılığı bir zarurettir. Bu bilimsel hareket eğer mevcut konumu ve mevzuatı ile devam edecek olursa (ki kök bilim şirketlerin kurulması onlardan biridir) ülke kurtuluşa ermiş olur.
Azizimiz Sattari Bey burada çok yerinde ve doğru bir laf etti ve dedi ki: Yeraltı kaynakları ve zahmetsiz elde edilen servetlerle idare edilen bir ülke ve bir ekonomide elit tanınamayacağı gibi hizmete de alınamaz ve hatta elit’in varlığına ihtiyaç da hissedilemez. Biz bu tarihi rezerv ve servetimizi yeraltından dışarı çekersek ve sürekli olarak ham madde satımında bulunursak, paranın değer ve kadrini bilmeyen zengin çocukları (Milli zengin çocukları) gibi eğer ülkeyi idare edecek olursak orada artık ne elitler tanınır ve ne de elitlere gereksinim hissedilir ve ne de elitler her hangi etkili bir rol ifa ederler. Sonuç da bu olur ki ülkenin kaderi dünyanın yeraltı kaynakları ve petrolünün büyük siyasetçileri konumunda olan kimselerin eline düşer. Bugün durum bundan ibarettir. Bunların siyaseti günün birinde petrol fiyatlarının düşmesine karar kılındığında bir anda petrol fiyatlarında 20 dolarlık bir düşüşün yaşandığına tanık olunmaktadır. Örneğin düne kadar 105 dolara kadar satılan petrol şimdi 85 dola satılmalıdır. Bunlar küresel siyasetlerdir. Kendi ekonomisini, ülkenin çıkarları mahdudesi dışında olan siyasetçiler ve planlama uzmanlarına bırakılan bir ülkenin geleceği malum olamaz. Ülke kendi içindeki güçlerle idare edilmelidir. Başka bir tabirle yet üstü zenginliklerle yani kendi insani gücümüz, kendi gençlerimiz ve gençlerimiz yetenek ve zekâsıyla ülke idare edilmelidir. Böyle bir durumda dünyada hiçbir güç ülke ekonomisini oyuncak duruma getirmeye gücü yetmez. Bunun için de ilim ve araştırma peşindin gidilmesi gerekir. Bu zaruri olan bir durumdur.
Elbette benim kastettiğimiz bilim üretimi makale üretimi ile
karıştırılmamalıdır. Açıklanan istatistiklerde yayınlanan makaleler genellikle
dünyada kaynak durumuna gelen çok değerli ve bilimsel makalelerdir bu iyi bir
şeydir, çok değerlidir bu meselenin geneli değil, birincisi makaleler kayıtlara
geçmeli ikincisi bu makaleler ülkenin iç ihtiyaçlarını dikkate almalıdırlar. Bu
gerek üniversiteler ve gereksi ülkenin bilim ve araştırma merkezleri tarafından
dikkate alınmalıdır.
Şunu da arz edeyim ki bilimsel ilerleme her kesin işidir. Yani ülkenin tüm
organlarının üzerindeki bir vazifedir. Ülkenin tüm üniversiteleri, muhtelif
bütün kurumları, eğitim ve öğretim bakanlığı, yüksek öğretim bakanlığı, öteki
kuruluşların tümü bu hususta rol ifa edebilirler. Daha önce hazırlanan ve yayınlanan ülkenin genel ilim haritası muhtelif kurum ve organların bu
konudaki vazife ve sorumluluklarına açıklık
getirebilirler. Ülke genelinde
üniversitelerde tam bilimsel harekete tanık
olmamız gerekir. Tüm boyutuyla ve tüm alanlarda tam manada çok büyük bir bilimsel üretim şebekesi
oluşturulmalı ve bunlar birbirinin tamamlayıcısı olmalıdır. Hem araştırma
merkezlerimiz, hem kurumlarımız ve hem de bilimsel meselelerle ilgili olan
öteki kurumlarımız arasında yakın bir işbirliği içinde olmalıdırlar. Bu durumda
inşallah hedeflediğimiz amaca ulaşmış olacağız.
Siz tüm aziz gençleri Allah Taala ile ilişkinizi güçlendirmeye davet ediyorum. Sizinle ilgili hazırlanan programların da bu hususun takviye edilmesi yönünde olması gerekir. Siz gençlerin kalpları temizdir, bu temiz ve nurlu yürekler Allah Taala ile her ne kadar fazla aşina olursa, Allah ile niyazda bulunursa, Allah’tan talep eder ve Allah’a sığınırsa ve kendinizde bu durumu daha da güçlendirecek olursanız gelecekte sizlerin başarınızın da bir o kadar fazla olacağını bilmeniz gerekir.
اَلَّذینَ یُؤمِنونَ بِالغَیبِ وَ یُقیمونَ الصَّلوةَ وَ مِمّا رَزَقنهُم یُنفِقون
Yani: “…Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar…”[4]Bu infaktan önce namaz infakından söz ediliyor ve namaz Allah Taala ile irtibat ve bağlantının tecellisidir.
Allah Tebarek ve Taala’nın sizlerin tümünüzü muvaffak kılmasını temenni ederim. Aziz imamımızı, aziz şehitlerimizi inşallah sizlerden razı eder ve sizler için duada bulunurlar. Keza ben de sürekli olarak siz gençlere hayır duada bulunuyorum.
Vesselamu Aleyküm Ve rahmetullah ve Berekatuhu
[1] - İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei’nin konuşmasından önce cumhurbaşkanının bilim ve teknoloji yardımcısı ve ülke elitleri milli kurumu başkanı Dr. Sattari bir konuşma yaparak, iman, özgüven, ihlas, fedakarlık ve vatan sevgisinin ülke elitlerinin başlıca özelliklerinden olduğunu belirterek, elitlerin, kendileri için masrafta bulunan vatan’a medyun ve borçlu olduklarını ve ülkesine ve halkına daha fazla hizmette bulunan kimsenin elit olduğunu bildirdi.
[2] - Nahl suresi 71. Ayetun bir bölümü
[3] - Bakara suresi 2 ve 3. ayetin bir bölümü
[4] - Bakara 3. ayet