Bağlantısızlar Hareketi 16. Zirve Konferansı bu sabah İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamenei'nin katılımıyla Tahran'da başladı.
Ayetullah Hamenei dünyanın beş kıtasındaki 120 ülkeyi temsilen Tahran Konferansı'na gelen liderler ve yüksek düzeydeki yetkililere hitaben yaptığı konuşmada önce dünyanın içerisinde bulunduğu hassas şartlar, dünyanın çok önemli tarihi bir dönemeçten geçmekte olduğu ve tek kutuplu dünya düzeni karşısında çok boyutlu bir yeni dünya düzeninin şekillenmekte olduğuna değindi ve bağımsız ülkelerin önünde yepyeni fırsatlar doğduğunu ve bağlantısız ülkelerin temel ideallerini hatırlatarak dünya halklarının ve özellikle de batıda yaşayan halkların mevcut çarpık, etkisini yitirmiş, adaletsiz ve demokratik olmayan uluslararası yapılanmadan bıktıklarını söyledi.
İnkılap Rehberi, konuşmasında Bağlantısızlar Hareketi'nin yeni uluslararası düzende taze bir rol oynaması gerektiğini vurgularken, bağlantısız ülkelerin büyük potansiyellerinden yararlanarak dünyayı emniyetsizlik, savaş ve sultacılıktan kurtarabileceğini ve böylece tarihi ve kalıcı bir eylemde bulunabileceğini kaydetti.
Ayetullah Hamenei, Bağlantısızlar Hareketi'ne üye olan ülkeler arasında var olan ortak idealler çerçevesindeki birlik ve dayanışmanın büyük bir kazanç olduğunu belirterek şunları söyledi: 'Dünyadaki gelişmeler, çok boyutlu bir dünya düzeninin doğmakta olduğunu gösteriyor. Bu düzende geleneksel güç kutupları, yerlerini çeşitli sosyal, siyasal ve ekonomik temellerden yükselen farklı kültür, uygarlık ve ülkeler topluluğuna devretmektedir. Bu güç değişimi, bağlantısız ülkeler için dünya çapında etkili ve layık bir rol oynamaları ve adil ve herkesin katılımına açık bir dünya düzeni açısından yepyeni bir fırsat sunmaktadır. Dünyanın kumanda odası bir kaç batılı diktatör devletin elinde olmamalıdır. Uluslararası düzenin yönetimi alanında dünya çapında demokratik bir katılımı sağlayıp, garanti altına almak gerekir.'
Ayetullah Hamenei konuşmasının devamında Birleşmiş Milletler Teşkilatı Güvenlik Konseyi'nin yapısını eleştirerek şunları dile getirdi: 'Güvenlik Konseyi mantıksız, adaletsiz ve demokratik olmayan yapısıyla, açık bir diktatörlük ve eskimiş, etkisini yitirmiş ve kullanım tarihi geçmiş bir durumdadır. Mevcut durumu kötüye kullanan Amerika ve yandaşları zorbalıklarını yüce kavramların kılıfı altında dünyaya dayattılar. Onlar 'insan hakları'ndan dem vurarak, Batı'lı çıkarları gözetmekteler. 'Demokrasi' adına çeşitli ülkelerde askeri müdahelelere başvurmaktalar. 'Terörizmle mücadele' sloganıyla şehirler ve köylerdeki nice savunmasız insanları bombalamaktalar.'
Ayetullah Hamenei daha sonra sultacıların insanların değerini nasıl algıladıklarını izah ederek şöyle konuştu: 'Amerika ve diğer sultacı güçler dünya halklarını birinci, ikinci ve üçüncü derece yurttaşlar olarak taksim ettiler. Asya, Afrika ve Latin Amerika'daki insanların canı ucuz, Amerika ve Batı Avrupa'dakiler ise pahalı olarak değerlendirildi. Amerika ve Avrupa'nın güvenliği önemli, beşeriyetin kalan kısmı ise önemsiz olarak telakki edilmektedir. İşkence ve terör eğer Amerika'lılar, siyonistler ve yandaşları tarafından yapılırsa serbest ve tamamen göz yumulabilir. Nitekim, onların gizli zindanlarında savunmasız, avukatsız, yargısız mahpuslar üzerinde sürdürdükleri en çirkin ve en nefret edilesi davranışlar, onların vicdanlarını sızlatmamaktadır.'
İnkılap Rehberi daha sonra batılı ülkelerdeki bunalımlar ve halk protestolarına değinerek şunları söyledi: 'Amerika'da halkın başlattığı yüzde 99 hareketi o ülkedeki kudret ve servet odaklarına karşıdır ve Batı Avrupa'da da halk kitleleri devletlerinin ekonomik politikalarından bıkıp usanmış durumdalar. O halde bu makul olmayan durumu derman etmek gerekir.'
Ayetullah Hamenei dünyanın karşı karşıya olduğu sorunlardan bir başkasının da gerçek bir barış ve güvenliğin bulunmayışı olduğunu belirterek şöyle konuştu: 'Bugün, toplu imha silahlarından arındırılma, acil ve genel bir taleptir ve beşeriyet düşmanı silahları depolayanların, dünya güvenliği bayraktarlığına soyunmaya hakları yoktur. Nükleer silahlar ne güvenlik sağlar ve ne de siyasal gücün arttırılmasına yarar. Tam tersine bu ikisinin de aleyhindedir. 20. Yüzyılın 90'lı yılları bu tür silahların Sovyetler Birliği gibi rejimleri bile muhafaza edemediğini göstermiştir. İran İslam Cumhuriyeti, nükleer, kimyasal ya da benzeri silahların kullanımını affedilmesi mümkün olmayan, büyük bir günah olarak bilmektedir ve 'nükleer silahlardan arındırılmış bir Ortadoğu' ilkesini sunarak, bu ilkeye bağlı hareket etmektedir.'
Ayetullah Hamenei konuşmasının sonunda Filistin sorununa işaretle şu değerlendirmede bulundu: 'Batı'lılar ve uşaklarının Filistin meselesinin çözüme kavuşturulması konusunda önerdikleri yolların hepsi yanlış ve başarısız idi ve gelecekte de başarısız kalacaktır. Oysa İran'ın bu konudaki teklifi uyarınca ister şu anda orada sakin olan ve isterse başka ülkelere sürülen Filistin kimlikli herkes, müslüman, hristiyan ve yahudilerin tamamı güvenilir ve dakik bir denetim altındaki bir genel referanduma katılarak bu ülkenin siyasi sistemini belirlesinler. İşte böyle bir durumda barış sağlanabilir.