Bismillahirrahmanirrahim,
Allah’a hamd, selam ve salat O’nun resulü Mustafa’ya, pâk imamlarına ve hayırlı sahabelerine olsun.
Allahu teala (Kur’an-ı Kerim’de) şöyle buyurmaktadır: ‘İnsanları hacca çağır; yürüyerek veya binekler üstünde uzak yollardan sana gelsinler. Kendileri için bir takım yararlara şahid olsunlar ve belli günlerde Allah'ın adını ansınlar.’
Göklerden inen bu nida, bak yine gönülleri çağırıyor ve asırlar ve devirler ötesinden, beşeriyeti tevhid ekseni etrafında toplanmaya davet ediyor. Tüm insanlar bir bir bu İbrahimî çağrının muhatabı olup, onunla onurlandırılmışlardır. Gerçi, kimi kulaklar onu işitmez ve kalpler gaflet ve cehalet örtüsü altında ondan mahrum kalırlar ve kimileri de bu daimî ve evrensel ziyafete girme yetkinliğini elde edemezler veya her hal üzere bu tevfike eremezler.
Sizler şimdi bu lûtfu kazandınız ve ilahî misafirhanenin güvenli vadisine adım attınız. Arafat ve Meş’ar ve Mina, Safa ve Merve ve Beyt, Mescid’ül Haram ve Mescid’ün Nebi, bütün bu menasik ve meşairin her bir yeri, hacıların ruhi yükseliş ve maneviyat zincirinden birer halkadır. Bu yüzden hacılar, bu başarının kadrini bilmeli ve ondan, kendini pâk kılmak ve geri kalan ömrü için azık edinmek yolunda yararlanmalıdır.
Düşünce sahibi her insanı meraka sevkederek duyarlılık kazandıran önemli nokta, tüm halklar ve tüm kuşakların her yıl tek bir zaman diliminde ve muayyen bir noktada buluşabilmeleri için daimi bir ibadet merkezinin belirlenmiş olmasıdır. İşte bu zaman ve mekan birliği, hac farizasının temel sırlarından biridir. Hiç kuşkusuz, ‘kendileri için yararlara şahid olsunlar’ ibaresinin en bariz göstergelerinden biri, İslam ümmetine mensup bireylerin Allah’ın evinin yanıbaşındaki bu yıllık görüşmedir. Bu, Beytullah’ın gölgesi altında gerçekleştirilmesi gereken İslami vahdetin sırrı ve İslam’ın ümmeti yapılandırma sembolüdür. Allah’ın evi, herkese mahsustur: ‘Oradaki yerlilerle, sonradan gelenler eşittir.’
Hac, bu mekanda ve bu zaman diliminde daima ve tüm yıllar boyunca güçlü bir mantığa dayalı olarak, açık ve net bir biçimde müslümanları dayanışmaya çağırmaktadır. Bu, tüm dönemlerde ve özellikle de şu sıralarda müslümanları birbiri karşısına dikmeye teşvik eden İslam düşmanlarının arzularının zıt noktasıdır. Günümüzde emperyalist ve cinayetkâr Amerika’nın davranışlarına bir bakınız. Amerika’nın İslam ve müslümanlar karşısındaki temel siyaseti, savaş çığırtkanlığıdır. Çirkin istek ve çabaları, müslümanların birbirlerinin elleriyle katledilmesi hedefini gütmektedir: Zalimleri, mazlumların canlarına kasdettirmek, zalim cenahı destekleyip onun eliyle mazlum cenahı merhametsizce bastırmak ve korkunç fitne ateşini körükleyip durmak. Müslümanlar, dikkatli ve uyanık durmak ve bu şeytanî siyaseti etkisiz hale getirmek zorundadırlar. Hac, bu uyanışa zemin hazırlar ve işte hac sırasında müşrikler ve müstekbirlerden beraet ve uzak durmanın felsefesi de budur.
Haccın ruhu, Allah’ı zikretmektir. Her hal üzere gönüllerimize rahmet, hayat ve coşku yağmurunu yağdıralım; kudret, heybet, adalet ve güzelliğin kaynağı ve özü olan O’na tevekkül ve güveni kalplerimizde köklendirelim. Bu durumda düşmanın hilesi karşısında zafer kazanacağız demektir.
Değerli hacılar ! İslam ümmeti ve Suriye’de, Irak, Filistin, Afganistan, Yemen, Bahreyn, Libya, Pakistan, Keşmir, Miyanmar ve başka coğrafyalardaki mazlumlar için dua etmeyi unutmayınız ve Allahu tealadan Amerika, diğer emperyalistler ve uşaklarının ellerinin kesilmesini niyaz ediniz.
Allah’ın selam ve rahmeti üzerinize olsun…
Seyyid Ali Hamenei
7 Zilhıcce 1439
19 Ağustos 2018