İslam İnkılâbı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei bugün (Perşembe) sabah, Rehberlik Fakihler Meclisi başkanı ve üyelerini kabul ederek, “Rehberlik Fakihler Meclisi”ni ülkenin mevcut dönemi ve geleceğinde çok önemli ve etkili niteleyerek, ülke yetkililerinin başta geçim meselesi olmak üzere halkla ilgili olarak yükümlülük içinde olması zaruretini hatırlattı ve “aralıksız çaba ve direniş ekonomisi etkisini halkın yaşamında somutlaştırmak suretiyle, son 40 yıllık iftihar dolu harekete daha canlılık ve hız katmak gerekir” dedi.
“Rehberlik Fakihler Meclisi”nin faaliyetinin derinlik ve kalitesinin artırılması zaruretine temas edene Ayetullah Hamanei, İmam Ali (as)’ın Malik Eşter’e yazmış olduğu fermanından bir bölümü okuyarak, “Emir’ul Müminin bu fermanının bir bölümünde, yetkililerin her bir girişimleri, sözleri ve hatta sessizlikleri için Allah ve halk karşısında bir hücceti olması ve icraatlarına gereken cevabı vermeleri gerektiğini bildirmiştir” dedi.
“Hz. Emir’ul Müminin (as)’ın kelamında, yetkililerin Allah Taala ve halk karşısında açık hüccetleri olması vurgulandığı gibi, hatta yetkililerin davranış ve icraatının halkın güven ve ilgisini çekecek kapasitede olması, onların icraatlarının etkisi yeryüzünde somut biçimde hissedilmesi gerektiği de vurgulanmıştır” ifadesini kullanan İslam inkılâbı rehberi konuşmasının devamında şöyle dedi: “Eğer yetkililer içerisinde sorumluluk duygusu, onların her zaman mücahede içinde olup, amaç ve gayret sorumluluğu kaygısı içinde olmaları durumunda onların İslam devleti çizgisinde hareket ettiğini gösterir, aksi takdirde İslam devletinin çerçevesinden çıkmış olduğumuzu bilmeniz gerekir. Bir takım aydın görünümlü kimseler, öyle konuşuyorlar ki sanki batının öğretileri halk karşısında sorumluluk duygusunun kaynağıymış. Hâlbuki sosyal sorumluluk ve Allah ve halk karşısında sorumluluk duygusu, İslam devletinin ilkelerinden olup Kur’ani maarif ve kavramın bir parçasıdır.”
Yetkililerin sorumluluk duygusu taşımalarının, acil, zaruri ve farz bir mesele olarak niteleyen Ayetullah Hamanei, halkın kültürel ve geçim meseleleri karşısında aşırı derecede sorumlu olduğumuzu ve yetkililerin davranışlarından ötürü eğer bir gencin bile maazallah doğru yoldan sapması durumunda tüm yetkililerin sorumlu olduğunu bildirdi.
Konuşmasının devamında ülkenin temel meseleleri karşısında var olan görüş farklılıkları ve zevk ayrımlarına ve onların her birinin kendileri için gerekçelerine temas eden İslam İnkılâbı Rehberi, “Bu gibi durumlarda çözüm yolu, İslam nizamının ilke, esas ve muhkematına başvurmaktır. Belirtilen gerekçelerin bu ilkelerle uyum içinde olması durumunda doğrudur, aksi takdirde reddedilmiştir” dedi.
İslam nizamının ilke ve muhkematının sürekli olarak rahmetli İmam Humeyni’nin konuşmalarında dile getirtildiğini hatırlatan İslam İnkılâbı Rehberi, kendisinin her zaman sürekli olarak yetkililer, halk ve özellikle de gençlerden rahmetli İmam Humeyni’nin açıklama ve vasiyetnamesine başvurmalarını istemesinin nedenin de bu mesele olduğunu söyledi.
Ayetullah Hamanei, İslami hükümlerin tedrici olarak bile tahakkukunun, İslam hükümlerinin icrası sürecinden geri adım atmamak, müstekbirliğe karşı mücadele ve ona kesinlikle güvenmemenin İslam nizamının muhkematından olduğunu belirterek, “müstekbirliğe karşı mücadele, uluslar arası diktatörlüğe ve küfür ehlinin iman ehline karşı üstünlük taslamasına karşı mukabele, İslam nizamının kesin ve kaçınılmaz gereklerindendir. Mücadele ise sadece askeri karşılaşma anlamında değil, bilakis bunun muhtelif, kültürel, fikri, siyasi ve güvenlik boyutları mevcuttur” dedi.
Yetkililer, uzmanlar ve görüş sahipleri tarafından “Direniş Ekonomisi” ifadesinin sürekli tekrarlanmasının bu düşünce kalıbının kabul edildiği anlamına geldiğini belirten ancak bunun icraat aşamasında tahakkuk etmesinin önem taşıdığını belirten Ayetullah Hamanei, Hicri Şemsi 1394 yılın da “Direniş Ekonomisi”nin vurgulandığını ancak o yıl bu konuda önemli bir icraatın yapılmaması nedeniyle geçen yıl yani 1395 yılının da “Direniş ekonomisi- eylem ve amel” yılı olarak ilan edildiğini belirtti.
Hükümet yetkililerinin bu hususta önemli çalışmalar yaptıklarını ama bunun yapılması gerekenlerin sadece bir bölümünü oluşturduğunu belirten İslam İnkılâbı Rehberi, direniş ekonomisi ile ilgili tüm mevzuların yerine getirilmiş olması durumunda bugün ülke ekonomisinde ve halkın yaşamında hissedilebilir bir değişimin vuku bulmuş olması gerektiğini söyledi.
Cumhurbaşkanına, rakam ve istatistiklerin açıklanmasının iyi olduğunu belirttiğini ama bu istatistik açıklamalarıyla kısa vadede halkın yaşamında ciddi bir değişimin vuku bulmasının mümkün olmadığını, bunun için de halkın yaşamını etkileyecek acil adımların atılmasının zaruri olduğunu söylediğini belirten İslam inkılâbı rehberi, halk ve uzmanlar tarafından muhtelif şikâyetler aldığını, üretim, iştigal, enflasyonun giderilmesi, kaçakçılıkla mücadele, ithalata ve ihracatta halkın yaşamında somut etki bırakılacak şekilde hareket olunması ve halkın bu iyi yöndeki gelişmeyi kendi yaşamında hissetmesi gerektiğini ve ne yazık ki şu anda durumun böyle olmadığını bildirdi.
Dış sermayenin cezp edilmesinin olumlu bir adım olduğunu ancak, şimdiye kadar dış taahhütlerinin çok küçük bir bölümünün tahakkuk bulduğunu, bunun için de yabancı yatırımcının umuduyla oturup beklememek bizzat kendimizin harekete geçmemiz ve ülke içinde gerekli girişimlerde bulunmamız gerektiğini belirten İslam İnkılâbı Rehberi, ülkedeki ekonomik sorunların tek etkili çözüm yolunun sağlam teorik ilkelerle direniş ekonomisinin hayata geçirilmesi olduğunu söyledi.
Rehberlik Fakihler Meclisi üyelerine hitaben konuşmasının üçüncü bölümünde İslam İnkılâbı Rehberi, dünya sultacılarının İslam nizamına karşı düşmanlığının altında yatan nedenlerini açıklamaya çalıştı.
İslam nizamının, öz Muhammedi İslam’ın tahakkuku ve halkın ülküler doğrultusunda büyük hareketine temas eden İslam İnkılâbı, bunun, müstekbirlerin İran İslam cumhuriyetine karşı derin düşmanlıkta bulunmasının nedeni olduğunu, düşmanların kendi çıkarları tehlikeye düşmediği sürece ne din âlimleri ve İslami hükümetlerin göstermelik olarak icrasına karşı olmadıklarını, bunun için de bu özelliklere sahip bazı ülkelerle iyi dostluk içinde olduklarını söyledi.
İran’da Öz İslam’ın tedrici surette tahakkukunun somut sonuçlarından birinin ülkenin güçlere bağımlılıktan kurtulması ve onların suistifade yollarının kapatılması olduğunu belirten İslam İnkılâbı Rehberi, şu anda bile tağut döneminde olduğu gibi Amerikalılara İran’da söz sahibi olmalarına müsaade etmemiz ve onlara güvenmemiz durumunda bile İslam Cumhuriyeti adı ile her hangi bir sorunlarının kalmayacağını belirtti.
Dünya zorbalarının İran ile düşmanlığına değinerek, ‘’ABD ve Siyonist rejimin düşmanlığı eleştirel, şiddetli ve eylemseldir fakat diğer bazı güçler menfaatlerinden dolayı bu düşmanlığı dilde ve fiiliyatta göstermemekteler’’ dedi.
Kültürel alanda geniş fakat sessiz saldırının düşmanın önemli ve esas cephelerinden olduğunu belirten Ayetullah Hamanei, ‘’Onların esas hedefi halkı düzenden soğutmak ve bu düşman karşısında durabilmek için bu dayanağı onların elinden almaktır’’ dedi.
İran İslam Cumhuriyetinin dünya özellikle Asya kıtasındaki geniş ve derin stratejisinin 40 yıldaki ilerlemelerden olduğunu ifade eden Ayetullah Hamanei, ‘’İran’ın artan nüfuzu ve milletlerin İslami düzene artan desteği bizim güvencemizdir ve bu gerçek ABD’lileri sinirlendirmekte ve onları İran’ın nüfuzu karşısında bir yol bulmaya sevk etmiştir’’ dedi.
Ayetullah Hamanei konuşmasının son bölümünde ise başarılar ve ilerlemelerin ilahi lütfun bir belirtisi niteleyerek, yetkililerden bu nimetlerin kadrini bilmelerini ve bu büyük nimetler karşısında kendi ana sorumlulukları olan şükür görevini yerine getirmeleri gerektiğini söyledi.
İslam İnkılâbı rehberi Ayetullah Hamanei ayrıca konuşmasının ilk başında Hz. Fatime (sa)’ın mübarek veladet yıl dönümü dolayısıyla tebriklerini yerine getirdi ve rahmetli Ayetullah Haşimi Rafsancani'nin anısını ve Rehberlik Fakihler meclisinin kurulmasındaki etkili rolünü saygıyla anarak, rahmetli Ayetullah Rafsancani’nin İslam Cumhuriyeti nizamı içinde etkili ve değerli şahsiyetlerden biri olduğunu ve değerli hatırasının unutulmaması gerektiğini bildirdi.
Ayetullah Hamanei, Tahran Plasko iş hanındaki yangın olayında İtfaiye erlerinin fedakârlıklarını da takdir ve övgüyle anarak, genellikle genç bu fedakâr insanların halkın can ve mal güvenliği için büyük fedakârlıkta bulunarak kendi canlarından geçtiklerini, bu gibi insan ve özellikteki kişilerin çok az olduğu bir ortamda İran’da böylesine fedakârca bir ruha sahip olanların ve gençlerin halen dinamik, canlı olduğunu söyledi.
İslam İnkılâbı Rehberi ayrıca Rehberlik fakihler Meclisi başkanı ve üyelerinden, bu meclisin komisyonlarını tekrar aktif hale getirdikleri için teşekkür etti.
Bu görüşmede ilk önce Rehberlik Fakihler Meclisi Başkanı Ayetullah Cenneti yaptığı kısa bir konuşmada ülkenin en kritik dönemlerinde İslam İnkılâbı rehberinin yol gösterici tutum ve siyasetlerini takdir ederek, Fakihler meclisinin, inkılâpçı düşünmeyi, inkılâpçı kalmayı ve İslam İnkılâbı istikametinde hareket etmeyi kendi vazifesi hissettiğini söyledi.
Ayetullah Cenneti, Fakihler meclisi üyelerinin, ülkenin kültürel durumu, sanal âlem, özellikle de halkın ekonomik geçim meseleleri hakkında ciddi kaygılar taşıdıklarını söyledi.
Rehberlik Fakihler Meclisi başkan yardımcısı Ayetullah Şahrodi de bu kabulde yaptığı konuşmada, düşmanların İslam İnkılâbına darbe indirmek ve inkılâba musallat olmak peşinde olmaya çalıştıklarını belirterek, İslam İnkılâbının, rahmetli İmam Humeyni’nin vefatı ardından kendi kazanım ve amaçlarını, birlik ve beraberliğini koruyabildiğini, bölge ve dünyada İran için eşsiz bir onur, iktidar kazandırdığını söyledi.
Ayetullah Şahrodi, Fakihler Meclisi toplantısında gündeme getirtilen konulara da açıklık getirerek, fitne ve fitnecilerin kınanması, mustaz’afların himaye edilmesi, zulme karşı konulması, mazlumun müdafaası, ekonomik sorunlar ve halkın geçim meselesine gerekli çözüm yollarının araştırılması, gençlerin işsizlik sorunu, hükümetin direniş ekonomisine daha fazla ilgi göstermesi zarureti, cumhurbaşkanlık ve yerel şuralar seçimlerinin önemi, yetkililerin sade bir yaşam sürdürmeleri, İslam mezhepleri ve etnik grupların birlik ve dayanışması zarureti, sanal âlemdeki fırsat ve tehditlerin dikkate alınması, cihad ruhunun takviye edilmesi zaruretinin bu oturumda ele alınarak görüşülen konulardan bazıları olduğunu bildirdi.