İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei bugün (Cuma) sabah saatlerinde rahmetli İmam Humeyni'nin türbesinde toplanan büyük bir kalabalığa hitaben yaptığı konuşmada İmam Humeyni'nin inkılapçı mümin ve dindar biri olduğunu bildirerek, halk ile İslam nizamının hedeflerine ulaşabilmesi için inkılapçı İmam'ın yolunun izlenmesi gerektiğini vurgulayarak, inkılapçılığın beş önemli kriterini açıklayarak, “nükleer müzakereler tecrübesinden yani Amerika’ya güvenilmeyeceğinin ispatlanmasından yararlanarak ülkenin kalkınma ve hareket istikametini sürdürmek gerekir” dedi.
İmam Humeyni'nin vefatının 27. Yıldönümü münasebetiyle düzenlenen törende konuşan Ayetullah Hamanei, rahmetli imam Humeyni için “Mümin, Mutaabbid ve inkılapçı” sıfatının zikrederek, yüce imam’ın “Allah’a mümin”, “Halk’a mümin”, “Hedefe mümin”, ve “kendisini bu hedefe ulaştıracak yola mümin” biri olduğunu bildirdi.
Rahmetli İmam Humeyni’nin Allah’ın Salih kulu, huşu, tazarru ve dua ehli olduğunu hatırlatan İslam inkılabı Rehberi, İmam, “İnkılapçı bir imamdı” ve onun bu vasfı materyalist, maddeci güçlerin sinirlenmesinin asıl sebebiydi” ifadesini kullandı
Ayetullah Seyyid Ali Hamanei, dünyadaki güç sahibi devletlerin ‘inkılap' kelimesinden ve İran milletinin inkılapçılığından büyük korku duyduğunu kaydederek, “Geçtiğimiz yıllar boyunca nükleer enerji ve insan hakları gibi çeşitli bahanelerle İran aleyhinde sürdürülen baskıların asıl nedeni İran milleti ve İslam nizamının inkılapçı özelliğidir. İran, uluslararası güçlerin kontrolünden çıkmış olup, bu ülkedeki İslam nizamı diğer halklar için bir model olarak ciddi bir ilham kaynağına dönüşmüştür. İnkılapçı İmam (Humeyni), ülkeyi bağımlılık, siyasal kokuşma, ahlaki fesad, uluslararası çapta aşağılanma, bilimsel, ekonomik ve teknolojik geri bırakılmışlık ile Amerika ve İngiltere'nin üstünlük taslaması gibi girdaplardan kurtardı ve ülke ve halkın hareket çizgisinde dev değişikliklere yol açtı” dedi.
İslam İnkılabı Rehberi sözlerini şöyle sürdürdü: ‘İmam ülkenin, üzerinde hareket ettiği rayları Allah dininin hakimiyetine doğru döşemesini bildi. İslam'ın egemenliği ile gözetlenen hedefler gerçek sosyal adaletin tahakkuku, cehalet ve yoksulluğun kökünün kazınması, sosyal yaralara ve ezilmişliğe son verilmesi, İslami değerler manzumesinin hayata geçirilmesi, fiziki, ahlaki ve manevi selametin temini, ülkenin bilimsel alanlarda ilerlemesi, milli kimlik ve onurun sağlanması, uluslararası iktidarın perçinlenmesi ve mevcut potansiyellerin harekete geçirilmesinden ibarettir.'
Ayetullah Hamanei , İslam İnkılabı hareketinin patolojisi amacıyla özeleştiriden kaçınmadı ve şu değerlendirmede bulundu:‘Büyük İmam'ın vefatından sonra her ne zaman inkılapçı bir tavır sergilediysek, ilerleme kaydettik; inkılapçı ve cihad ruhuyla harekette gaflete düştüğümüz her dönemde de geride kaldık ve hedefimize ulaşamadık. Bu güzergahda inkılapçı tavırlarla hareket mümkündür ve bu durumda ilerleme kesindir. Bir başka türlü de hareket edilebilir ve fakat böyle bir durumda sıkıntılı bir kader göğüslenecek ve İran milleti ile İslam şamar yiyecektir. İnkılap, halkın azmi, iradesi ve inancıyla meydana geldi ve halkın gücüyle ayakta kalarak kök saldı. Askeri tehditler ve ekonomik yaptırımlar karşısında dikilmesini bildi ve felce uğramadı. Cesaret ve onurla hareketini sürdürdü ve bundan böyle de bu hareket ilerlemesine devam etmelidir. İnkılapçılık, yalnızca mücadele dönemine veya İmam dönemine özgün bir tavır değildir. İnkılap ve inkılapçılık, tüm dönemlere aittir ve inkılap, akmakta olan bir nehir gibidir ve inkılapçı özelliklere sahip olarak hareket eden herkes ve hatta İmam dönemini görmeyen gençler bile inkılapçı sayılır.'
İnkılapçılığı ‘aşırılık'la özdeş bilen ve halkı ‘radikal' ve ‘ılımlı' olarak ikiye ayıran düşünce tarzının yabancıların dayattığı bir hata olduğunu belirten İnkılap Rehberi, düşmanın bu ikileminin siyasal literatüre sokulmaması gerektiği uyarısında bulundu.
Ayetullah Hamanei, konuşmasının devamında inkılapçılığın özelliklerini beş ana kriter etrafında izah etti: ‘İslam İnkılabı'nın temelleri ve değerlerine bağlılık, belirlenen ideallerin hedef edinilmesi ve hedefe varmak için yoğun çaba harcanması, ülkenin her alanda bağımsızlığı ilkesine bağlılık, düşman karşısında duyarlı olmak ve ona uymamak, dini ve siyasi takva.'
İslam İnkılabı Rehberi, birinci kriterle yani 'İslam İnkılabı'nın temelleri ve değerlerine bağlılık' ilkesiyle ilgili olarak şu değerlendirmede bulundu: ‘Bu kriterin can alıcı noktası, Amerikancı İslam karşısında halis İslam'a sarılmak zaruretidir. Amerikancı İslam, ‘kaba softa İslam'ı' ile ‘laik İslam' gibi iki ayrı dala sahiptir ki emperyalizm her iki dalı da desteklemektedir. Buna karşılık inkılapçılar yoksulları, zayıf tabakaları ve dünya mazlumlarını desteklemelidirler. Bu ilkeye bağlılık Kur'an'ın deyimiyle ‘istikamet' korunursa, gerek yetkililer ve gerekse sistem, olayların fırtınası karşısında dosdoğru ve güçlü kalabilmeyi becerecek ve fakat aşırı bir biçimde maslahatçılık peşinde koşarlarsa, dayatılan her hadise karşısında hareket çizgisi de değişime uğrayacaktır.'
Ayetullah Hamanei , inkılapçılığın ikinci kriteri olarak gördüğü ‘belirlenen ideallerin hedef edinilmesi ve hedefe varmak için yoğun çaba harcanması' ilkesi hakkında şöyle konuştu: ‘Hangi şartlar altında olunursa olunsun inkılabın ve müslüman halkın yüce hedefleri peşinde koşmaktan kaçınılmamalı ve mevcut duruma katlanılmamalıdır. Bu ilkenin karşısında tembellik, muhafazakarlık ve umutsuzluk yer alır. İlerleme yolu, bitimsizdir ve bu yolda daima inkılapçı olarak yürümek gerekir.'
İnkılapçılığın üçüncü kriterinin ‘bağımsızlık ilkesine bağlılık' olduğunu açıklayan İnkılap Rehberi, ülke bağımsızlığının siyasal, kültürel ve ekonomik boyutlarda hedeflenmesi gerektiğinin altını çizdi: ‘Siyasal bağımsızlığın hakiki anlamı şudur ki, düşmanın çeşitli yöntemlerle sürdürdüğü aldatmacalara kanmayalım ve her an, iç bağımsızlık, bölgesel bağımsızlık ve uluslararası bağımsızlığımıza dikkat edelim. Başta Amerika olmak üzere düşmanlarımız çeşitli hilelere başvurmakta ve her zaman tehditlerle ortaya çıkmamaktalar. Kimi zaman tebessümle ve hatta yaltaklanarak konuşmakta ve örneğin ‘gelin uluslararası sorunları birlikte çözüme kavuşturalım' kabilinden sözlerle mektuplar göndermektedirler. Bu durumda insanın vesveseye kapılarak ‘pekala, gidelim ve bir süper güçle uluslararası problemler hakkında işbirliği yapalım' diyesi gelebilir. Oysa düşmanın batınında başka hedeflerin yattığı konusunda gaflete düşülmemelidir. Uluslararası meselelerin çözümü için düşmanın bize yaptığı çağrı şu anlama gelir: Düşmanın bizzat kendisinin ilgilendiği alanlar ve oyunlarda yine kendisinin belirleyip uygun gördüğü sorunların çözümünde katkıda bulunmamız ve rol ifa etmemiz için davet edilmekteyiz. Misal olarak Suriye bunalımında ya da benzeri meselelerde onların sözde Amerikan koalisyonunda yer almayı kabul etmedik. Bunun nedeni şuydu: Onların bizim gücümüzü ve bizim ve diğer ülkelerin nüfuzunu kendi hedeflerine ulaşmak için kullanmak istediklerinin farkındaydık. Görünüşte bağımsızlık ilkemize ters düşmediği sanılabilen bu tür girişimler, pratikte onların gündemine hizmet anlamına gelir ve hakikatte bağımsızlığa aykırıdır.'
Ayetullah Hamanei'nin ülkenin bağımsızlığı üzerine öğütlerinin ikinci boyutunu kültürel bağımsızlık oluşturmaktaydı:‘İnkılapçılık, İslami-İrani hayat tarzının seçimi demektir, batı ve yabancılara öykünmekten ciddi olarak kaçınılması demektir. Bu bağlamda sanal dünyanın modern araçları batının diğer milletler üzerindeki kültürel sultası için istihbarat mühendisliği rolü oynamaktadır. Bu araçlar elbette ki yararlı da olabilirler. Ancak, düşmanın sultasını onlardan soyutlayıp ırak tutmak gerekir. Sanal dünyanın, düşmanın kültürel nüfuzu ve sultası için uygun bir araca dönüşmesini önleyecek şekilde hareket edilmelidir.'
Bağımsızlığın üçüncü boyutunda yer alan ekonomik bağımsızlık konusunda ise dünya toplumunun sindirim sisteminde hazmedilmemek zaruretine dikkat çeken İslam İnkılabı Rehberi şunları dile getirdi: ‘Amerikalılar, nükleer müzakereler sonrasında, İran'la olan nükleer pazarlığın, İran ekonomisinin dünya toplumuyla kaynaşmasını sağlaması isteğindeydiler. Bu şu anlama gelmektedir ki, ekserisi Siyonist sermayedarlar tarafından dünyanın mali çıkarlarını ele geçirmek amacıyla biçimlendirilen düzen ve plan içerisinde İran da yer almalı, cezp edilmeli ve sindirilmelidir. Amerikalılar, başvurdukları yaptırımlar ve ambargolarla, İran ekonomisini felce uğratmak amacındaydılar ve müzakerelerin sonuçlandırıldığı şu anda da Amerika'nın öncülüğünde hareket etmekte olan dünya ekonomisi çarkları içerisinde İran'ı yutmak hevesindedirler. Bu yüzden, ekonomik bağımsızlık için tek yol, direniş ekonomisidir.'
Ayetullah Hamanei daha sonra inkılapçılığın dördüncü kriteri olarak beyan ettiği ‘düşman karşısında duyarlılık' konusunu açıkladı: ‘Tıpkı savaş cephesinde olduğu gibi, düşmanın tüm hareketlerini gözetlemek ve analiz etmek zorundayız. Düşmanın hedefini anlamalı ve büyük bir hassasiyet içerisinde hazırlanmakta olan muhtemel zehir karşısında gereken panzehiri hazır hale getirmeliyiz.'
Amerikalıların sürekli tekrarlanan apaçık düşmanlıkları karşısında gözlerini yumarak düşman hakkında söz söylenmesini‘entrika teorisi' ya da ‘vehim' olarak niteleyen kimilerini eleştiren Rehber, ‘Amerika'nın İslam Cumhuriyeti ve İran halkıyla olan açık, derin ve bitimsiz düşmanlıklarının inkarı, büyük şeytan karşısındaki hassasiyetlerin azaltılması amacıyla izlenen bir komplodan ibarettir' dedi ve bu ülkenin İslam İnkılabı'yla olan düşmanlığının zati olduğunu şu ifadelerle izah etti: ‘Sulta düzeni savaş çığırtkanlığıyla, terörizmi desteklemek, özgürlük yanlılarını bastırmak ve Filistinli mazlumlar üzerindeki zulmünü sürdürmekle kendi doğasını gözler önüne sermiştir ve İslam nizamı bu zulümlere seyirci kalamaz. Amerika'nın, Yemen halkına saldıran bir devleti direkt olarak desteklemesi, onun masum Yemen halkının bombardımanı ve katliamında suç ortağı olduğunu gösterir.'
Ayetullah Hamanei ayrıca İslam için veya İslam adına faaliyette bulunan herkesin ve her akımın Amerika'ya güvenmesi durumunda büyük bir yanılgıya düşeceği ve bu nedenle tokat yiyeceğinin altını çizdi ve son yıllarda bölgedeki kimi İslami akımların ‘siyasal akıl' ya da ‘taktik' adına Amerikalılarla işbirliğinde bulunduğunu ve fakat şu anda büyük şeytana güvenmenin sopasını yemekte olduklarını hatırlattı.
İslam İnkılabı Rehberi daha sonra İngiltere'den İran milletinin gerçekten de en habis ve çirkef düşmanı olarak söz etti ve ‘İngilizler hiç bir zaman İran milleti aleyhinde çirkin eylemler ve entrikalardan el çekmemişlerdir' diyerek şu eleştiride bulundu:‘İşte bu düşmanlıkların devamında İngiliz devletinin resmi propaganda kurumu da, büyük ve pak İmam'ın vefat yıldönümünde Amerikalıların katkısıyla İmam aleyhinde düzmece belgeler yayınlayarak yeni olumsuz propagandalara yeltenebilmektedir. Uğursuz siyonist rejim ise Amerika ve İngiltere'nin paralelinde İran ve İslam düşmanlığını sürdüren rejimlerden biridir. Kısacası, tüm düşmanlar karşısında duyarlı davranmak gerekir. Düşmanın her teklifi ve bu arada siyasal ve ekonomik reçeteleri karşısında ihtiyatlı davranmak lazımdır. Eğer bu hassasiyet olursa, düşmanın yolu da izlenmeyecektir ki işte bu eylem, büyük cihadın ta kendisidir.'
İslam İnkılabı Rehberi'nin inkılapçılığın beş temel kriteri üzerine yaptığı konuşmanın son şıkkı 'dini ve siyasi takva' idi ve Rehber bu bağlamda şu tahlilde bulundu: ‘Dini takva, İslam'ın toplum için tayin ve talep ettiği hedeflerin tahakkuku yolunda çaba harcamak ve dikkatli davranmaktır. Bu alanda salt akılcı muhasebelere dayanmak doğru değildir. Zira bu hedeflerin izlenmesi, dini bir mükellefiyettir ve İslam'ı sosyal ve siyasal boyutlarından soyutlayan herkes, Allah'ın apaçık dinini tanımamış demektir. Dini takvanın bulunması durumunda, siyasi takva da hasıl olur ve insanı siyasi kaymalar ve sapmalardan korur.'
Ayetullah Hamanei konuşmasının sonunda bazı tavsiyelerde bulundu ve bu tavsiyelerden biri, nükleer müzakerelerde elde edilen tecrübenin unutulmaması gerektiği idi. Rehber bu bağlamda şu ifadeleri kullandı: ‘Bu tecrübe bize şunu öğretmiştir ki, eğer Amerika karşısında aşağıdan alırsak, o hiç bir şekilde tahripkar rolünden geri durmayacaktır. Nükleer müzakereler ortadadır. Aktif kardeşlerimizin çabalarıyla müzakerelerde ortak noktalara varıldı. Ancak, Amerikalılar şu ana kadar taahhütlerini yerine getirmediler, sözlerinde durmadılar, mukavelelerine uymadılar ve oyunbozanlık yaptılar. Unutmayalım ki, farzı muhal insan hakları, füze teknolojisi, terörizm, Lübnan, Filistin ve benzeri her bir alanda müzakereye başvurmamız ve öz tavrımızdan gerilememiz durumunda düşman geri adım atmayacak ve taviz vermeyecektir. Gülümsemeler, tebessümler ve çeşitli sözler ardından pratikte kendi hedeflerini izleyecektir.'
İslam inkılabı Rehberinin konuşmasından önce bir konuşma yapan Rahmetli İmam Humeyni’nin türbesinin yönetim kurul başkanı Huccetul İslam Seyyid Hasan Humeyni, İslam inkılabının ilahi ve halka dayalı bir inkılap olduğunu belirterek, “İlahi hidayete, izzet, dostluk, sevgi, vahdet, ilahi nusret ve halk desteğine sahip olmak İmam Humeyni’nin büyük ve tarihi eşsiz özelliklerindendi ve bu büyük hareket ve mücahede İmam Humeyni’nin vefatından sonra layık birinin yerine seçilmesiyle en iyi şekilde devam ettirilmiştir” dedi