İslam İnkılâbı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei bugün (Perşembe) sabah Rehberlik Fakihler Meclisi Başkanı ve üyelerine hitaben yaptığı konuşmada, Rehberlik Fakihler meclisinin İslami demokrasinin tam tecellisi olduğunu toplumun huzur ve sükûnetinin kaynağı olduğunu hatırlatarak, tüm yetkililerden, İslam düşüncesi yörüngesinde hareket ederek, sulta düzeninin edebiyatıyla aynı renge bürünmemeye gayret göstermelerini istedi.
İslam İnkılâbı Rehberi, günümüzde ulema, aydınlar ve yetkililerin temel görevinin, düşmanın planlarını algılayıp ona karşı duyarlı davranmak ve İslam'ın fikri manzumesi içerisinde ülkenin ilerlemesi ve ümit verici geleceği hakkında açıklamalarda bulunmak olduğunu söyledi.
İslam İnkılâbı Rehberi Ayetullah Hamanei konuşmasının ilk bölümünde, Allah Taala karşısında teslimiyet ve ilahi vatlara hüsnü niyet taşımak vasıtasıyla ilahi huzur ve sükûnetin nazil olmasıyla ilgili mevcut Kur’ani ayetlere temasla, Fakihler meclisinin böyle bir huzur ve sükûnetin toplum içinde oluşması ortamını oluşturduğunu belirterek; “Fakihler meclisi iki seçimin yapıldığı tek meclistir. Birincisi halk tarafından Fakihler Meclisi üyelerinin seçilmesi ve ikincisi Rehberlik Fakihler Meclisi tarafından gerçekleşen rehberin seçimi ve belirlenmesi. Bu iki seçim uyarınca Fakihler Meclisi bir açıdan halk demokrasinin ve İslam demokrasinin tamamen somut bir örneği olup, ikinci etapta İslami hükümet ve değerlerin hâkimiyetinin tecellisidir” dedi.
“Rehberlik Fakihler Meclisi, kendine has böyle özelliklerle kurulunca da bu meclisin üyeleri kendi fikri bağımsızlık ve bilinçlerini ortaya koymakta ve bu ise toplumun huzur ve sükûnetine sebep olmaktadır” ifadesini kullanana Ayetullah Hamanei, Rehberlik Fakihler Meclisinin her iki seçiminde de çok dikkat etmek gerektiğini, özellikle de fikri bağımsızlığın korunması gerektiğini, fikri bağımsızlığın ise meclis üyelerinin sulta düzeninin kalıpları ve edebiyatına esir olmamaları manasında olduğunu söyledi.
Bu tavsiyelerin sadece Rehberlik Fakihler Meclisi üyelerine özel olmadığını, nizamın tüm yetkilileri, organları, tüm siyasi, sosyal ve dini görüş sahiplerinin, sulta düzeni kalıpları ve edebiyatı ile aynı renge bürünmemeye dikkat göstermeleri gerektiğini belirten Ayetullah Hamanei, “sulta düzeni edebiyatında, terörizm ve insan hakları gibi kavramların özel bir anlamı yoktur, bu edebiyatta Yemen halkına altı ay boyunca aralıksız saldırılar yapılaması veya Gazze halkının katledilmesi terörizm değil veya kendilerinin de oy hakkına sahip olmak istediklerini bildirdikleri için Bahreyn halkının sindirilmesi insan haklarının ihlal sayılmaz. Sulta düzeninin edebiyatında Lübnan ve Filistin'deki direniş güçlerinin meşru savunması terörizmdir ve fakat Amerika'nın bölgedeki despot uşaklarının girişimleri insan haklarına aykırı değildir! Sulta düzeni edebiyatında Siyonistlerin açık bir dille itiraf ettikleri ve diğer bazı Avrupa ülkelerinin de kendilerinin de bir nevi rollerinin bulunduğunu itiraf ettikleri nükleer bilim adamlarının terör edilmesi terörizm sayılmamaktadır” dedi.
Bu gibi kavramların ortaya çıkarılması ve her kesin bu edebiyat diliyle konuşması gerekti beklentisi içinde olmanın sulta ve müstekbirliğin en belirgin örneklerinden biri olduğunu belirten İslam İnkılâbı rehberi bunun karşısında İslam Cumhuriyeti nizamının bir İslami düşünce manzumesi olduğunu, üzerinden yıllar geçmesine rağmen halen dünyada cazibe, taravet ve tazelik kaynağı olduğunu söyledi.
Ayetullah Hamanei, bu bağlamda şu görüşleri dile getirdi:“Bu fikri manzume zulüm, istikbar ve istibdada karşı konulması; milli ve İslami onurun korunması ile fikri, siyasi ve iktisadi bağımsızlık taraftarıdır. Bağımsızlık, özgürlüğün bir parçasıdır. Bu yüzden, bağımsızlığı önemsemeyen kimseler, aslında özgürlüğe muhalefet etmektedirler. Bu açıdan bakıldığında 'Bağımsızlık, Özgürlük ve İslam Cumhuriyeti' ilkesi ve sloganındaki kavramlar arasında mantıklı bir ilişkinin olduğu görülür.”
Ayetullah Seyyid Ali Hamanei, İslami yaşam tarzı, yenilik, üretim ve milli birliğin İslami manzumenin bir diğer örneği olduğunu hatırlatarak, İran halkının son 36 yıl boyunca bu fikri manzume çerçevesinde hareket etme vasıtasıyla, birçok engellerin bulunmasına rağmen birçok ilerleme elde etmeyi başarabildiğini söyledi.
İslam nizamının İran'ın gelecekteki ufuklarıyla ilgili öngörüsünden söz eden İslam İnkılâbı Rehberi, 150 ila 200 milyonluk nüfusa sahip, bilim ve endüstride ilerlemiş, maneviyat sahibi, sultadan uzak ve zorbalar ve sultacılar karşısında dikilmiş bir İran'ın tasarlandığını vurguladı ve şu değerlendirmede bulundu:'İran İslam Cumhuriyeti'nin bu konumu elde etmesi, emperyalizm cephesi için çok ağırdır ve onların İslam Cumhuriyeti karşısındaki tüm entrikaları ve çabaları işte böyle bir geleceğin önlenmesi hesabına dayanmaktadır. Böyle bir İslam ülkesinin zuhuru, emperyalizm ve küfür dünyasının sulta düzeninin yıkılması anlamına gelmektedir.”
İslam İnkılâbı rehberi böyle bir İslam ülkesinin ortaya çıkmasının müstekbirlik ve küfür düzeninin yok olmasına zemin oluşturacağını hatırlatarak, İran halkı özellikle de gençler, din uleması, üniversite aydınları, kendi hareketlerini İslami düşünce manzumesi çerçevesinde sürdürmeleri ve başta yetkililer olmak üzere her kesin düşmanın plan ve komploları karşısında uyanık olmaları gerektiğini bildirdi.
İslam İnkılâbı Rehberi bir kez daha, düşmanın ve emperyalist dünyanın bir vehimden ibaret olmadığını ve tam tersine bunun bir gerçek olduğunu hatırlatarak, bu durumun en büyük göstergesinin de bizzat Amerikan devleti ile onu desteklemekte olan siyonist ekonomik karteller ve şirketler olduğunu kaydetti.
İslam inkılâbı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei konuşmasının bir başka bölümünde ise imanlı gençlerin yetenek, istidat ve kudretlerine ayrıca ülkenin doğal kaynakları, zenginlik ve kapasitesine İslami ve Ehli Beyt (as) kültürünün halk içerisindeki yaygınlık ve derinliğine temasla, toplum içinde söz sahibi ve etkinliği olan tüm yetkililer ve şahsiyetlerin bu parlak geleceği daha fazla halk için açıklamaları gerektiğini, halkı gelecekle ilgili olarak daha umutlu kılmaları ve ülkede huzur ve sükûnet oluşturmaları gerektiğini söyledi.
İslam İnkılâbı Rehberi konuşmasının devamında Ortak Eylem Planı ve onunla ilgili daha sonraki gelişmeler, ayrıca direniş ekonomisi meselesiyle ilgili açıklamalarda bulundu.
Ortak Eylem Planının Mecliste görüşülüp görüşülmemesi yolunda son günlerde yapılan tartışmalara temas eden İslam İnkılâbı Rehberi, bu meselenin hukuki ve yasal yönleri ve onun gerekleriyle ilgili olarak asıl meselenin uzmanları ve hukuk adamlarının görüş belirtmeleri gerektiğini, ama genel olarak kendisinin İslami Şura meclisinin bu meseleyi incelemekten muaf tutulmasının doğru olmadığına inandığını ve bunu bizzat cumhurbaşkanına da ilettiğini söyledi.
Meclisin, Ortak Eylem Planı meselesine dâhil olması gerektiğini ancak bu planın ret edilmesi veya kabul edilmesi yönünde kendisinin milletvekillerine hiçbir şey diyemeyeceğini ve bu mesele tamamen halkın milletvekillerinin uhdesinde olan bir mesele olduğunu belirtti.
Ortak Eylem planı sonrası gelişmelere de değinen Ayetullah Hamanei, kendisinin bu hususta hükümetteki samimi bazı kardeşlere direktiflerinin olduğunu ve şimdide Fakihler meclisi üyeleri ve tüm halkının bilgisine sunmak istediğini söyledi.
İran ile görüşmeye taraf olan 6 ülkeye değinen ve özellikle bu 6 ülke içinde Amerikanın rolünü hatırlatan Ayetullah Hamanei, gerçekte İran’ın asıl tarafının Amerika hükümeti olduğunu ancak Amerikalı yetkililerinin çok kötü bir dil kullandıklarını ve bu gibi konuşmaların sonucunun aydınlık kazanması gerektiğini söyledi.
Amerikalıların halen yaptırımlar çerçevesinin korunması gerektiği hususunda açıklamalarını sürdürdüğünü belirten İslam İnkılâbı Rehberi şöyle dedi: “Eğer yaptırımların çerçevesi korunacaksa öyleyse tüm bu görüşmeler ne içindi? Bu ise İran İslam Cumhuriyetinin görüşmelere katılma sebebine tamamen aykırıdır. Çünkü görüşmelerden asıl amaç yaptırımların kaldırılmasıydı. Eğer biz görüşmelerde bir takım konularda taviz ve imtiyaz verdiysek tüm bunlar yaptırımların kaldırılması içindi. Aksi takdirde görüşmelere ne hacet vardı ve biz kendi çalışmalarımızı sürdürür ve çok kısa bir süre içinde sahip olduğumuz 19 bin santrifüj sayısını kısa zamanda 50 ya da 60 bin santrifüje ulaştırabilir, yüzde 20'lik uranyum zenginleştirme kapasitemizi sürdürebilir ve bu teknolojideki araştırma ve ilerleme programlarımızı arttırabilirdik. Eğer ambargolar kaldırılmayacaksa, o halde herhangi bir pazarlık da söz konusu değildir.”
Ayetullah Hamanei konuşmasının devamında ülke yetkililerine hitaben şöyle dedi: Amerikalıların bu sözleri ülke içinde kendi rakiplerini ikna etmek için dile getirmekte olduklarını söylemeyin. Elbette ben şahsen Amerika içindeki kavganın ciddi olduğuna inanıyorum. Onlar birbirleri ile ihtilaf içindeler ve bu ihtilafın nedeni ise bizim açımızdan tamamen açıktır, ama resmen dile getirdikleri hususun cevaplandırılması gerekir ve eğer cevap verilmeyecek olursa karşı tarafın sözleri geçerli sayılır.”
Ayetullah Hamanei ayrıca yaptırımların askıya alınmasıyla ilgili Amerikalıların konuşmalarına temasla, ilk başından beri meselenin bu olmadığını, İran’ın yaptırımların askıya alınmasını değil de tamamen kaldırılmasını istediğini hatırlattı ve “Elbette bizim görüşümüz yaptırımların derhal kaldırılması yönündeydi ama burada bir takım dostlar bu meseleyi bir nevi açıkladılar ve ben de karşı çıkmadım ama geneldi yaptırımlar kaldırılmalıdır. Eğer yaptırımlar askıya alınacak olursa biz de askıya alınması nispetinde gerekli bir takım girişimlerde bulunuruz. Elbette karşı taraf yaptırımlardan bazılarının kaldırılması yetkisinin ABD yönetiminin elinde olmadığını söylüyor biz de Amerika’nın ve Avrupa ülkelerinin yetkisi dâhilinde olan yaptırımların kaldırılması gerektiğini söylüyoruz” dedi.
Ayetullah Hamanei bu açıklamasının devamında Amerikalı yetkililerin bazı çirkin açıklamalarının tamamen nükleer anlaşmanın dışında yapılmış açıklamalar olduğunu belirterek, “ABD Yönetim kadrosu, 19. asır İngilizleri gibi İran hakkında konuşuyorlar ve anlaşılan o ki sanki iki asır olaylardan geri kalmışlardır, oysa dünya değişmiş ve süper güçler artık o eski kudret, yetenek ve heybete sahip değiller ve buna karşılık İran İslam Cumhuriyeti de artık bilinen ve bilinmeyen ve zamanında gerektiğinde bilinecek olan yetenekleriyle bulunmaktadır ve İran geri kalmış filanca ülke gibi değil ki diledikleri gibi onunla konuşsunlar” ifadesini kullandı.
Ayetullah Hamanei Amerikalıların sultacı açıklamalarından birine temas ederek, Amerikalı yetkililerin, İran İslam Cumhuriyeti yetkililerinin farklı bir girişimde bulunmasını beklediklerini söylediklerini harlattı ve “farklı bir girişim onlar açısından İslam cumhuriyetinin geçmişinden farklı bir girişimde bulunması ve İslami değerlerden vazgeçmesi, İslami ahkâma bağlı kalmamasıdır. Ama böyle bir şey kesinlikle tahakkuk bulmayacak. Ne hükümet, ne meclis ve ne de yetkililer kesinlikle böyle bir girişimde bulunmazlar ve böyle bir girişimde bulunan bir çıksa dahi halk ve İslam Cumhuriyeti nizamı bunu ondan kabul etmezler” dedi.
İslam İnkılâbı Rehberi Ayetullah Hamanei ayrıca, ABD’lilerin beklentilerinden bir örneği açıklarken, ABD’nin bölgedeki politikalarının birinin, direniş eksenini tamamen yok etmek ve Suriye ve Irak’ı tamamen domine etmek olduğunu, İran İslam Cumhuriyeti’nin de bu çerçeveye girmesini beklediklerini, ancak bunun asla gerçekleşmeyeceğini vurguladılar.
Ayetullah Hamanei sözlerinin devamında ise, Amerikalıların, ortak eylem planının hem İran içinde ve hem de İran dışında ve bölgede Amerikalıların kontrolünde bulunduğunu hatırlatarak hükümet yetkililerine hitaben, hükümet içindeki ve öteki kurumlarda yetkililer, ülke içinde Amerikalılara kesinlikle böyle bir fırsatı vermemeliler ve dışarıda da Amerikalıların böyle bir fırsat yakalamalarına müsaade etmemeleri gerekir, zira onlar bu fırsatlara ne kadar fazla yaklaşacak olurlarsa, kesinlikle halkların zillet, azap ve geri kalmaları da bir o kadar fazla olacaktır” dedi.
Ayetullah Hamanei başta dış siyaset sorumluları olmak üzere tüm sorumlulara, nükleer meselenin dışında hiçbir meselenin Amerikalılarla görüşülmeyeceği gerekliliğini hatırlatarak, bu muhalefetin sebebinin, Amerikalıların takınmış olduğu ve tamamen İslam Cumhuriyetini zıt olan tutumları olduğunu söyledi.
İslam İnkılâbı Rehberi konuşmasının bir başka bölümünde ise ülkenin ekonomik meselelerine değinerek, direniş ekonomisi siyasetlerinin, tam ve bir mecmua olup bölünemeyeceğini ve onların icrasının geniş kapsamlı operasyonel bir plana ihtiyaç duyduğunu, bunun için de muhterem cumhurbaşkanı ve hükümetten direniş ekonomisi siyasetlerinin hayata geçirilmesi için genel, operasyonel ve stratejik bir program hazırlamalarını istediğini ve bunun bir an evvel hayata geçmesini beklediğini söyledi.
Direniş ekonomisinin hayata geçirilmesi zaruretini hatırlatan Ayetullah Hamanei, direniş ekonomisinin tahakkuk bulması durumunda artık İran’ın yurt dışındaki var olan borçlarından beş milyar veya 100 milyarın elde edilmesinin önemli olmadığını, ancak şimdiye kadar zulmedilerek el konulan İran dünyadan alacağı para miktarının kullanılması gerektiğini, ancak bununla birlikte direniş ekonomisinin icrasına kesinlikle ara verilmemesi gerektiğini söyledi.
İslam İnkılâbı rehberi konuşmasının son bölümünde ise ülke genelinde mümin tüm güçlere hitap ederek, genel hareketin İslami hedef ve ülküler doğrultusunda olduğunu, ülkenin kesin bir bölümünü oluşturan mümin, soylu ve inançlı güçlerin Allah’ın yardımına hüsnü niyet taşıyarak muhtelif ekonomik, kültürel ve siyasi alanlarda düşmanın tavır takınması karşısında konum takınılması durumunun korunması gerektiğini bildirdi.
İslam İnkılâbı Rehberinin konuşmasından önce Rehberlik Fakihler Meclisi Başkanı Ayetullah Yezdi, İslam İnkılâbının zafer faktörünün, rahmetli İmam Humeyni’nin rehberliği ve İran halkının yiğitliği olduğunu belirterek, Fakihler meclisinin son oturumu ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Ayetullah Yezdi’nin konuşmasından sonra Rehberlik Fakihler Meclisi Başkan Vekili Ayetullah Haşimi Şahrodi 18. Rehberlik Fakihler Meclisi Oturumu hakkında brifing sundu.