İslam İnkılâbı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei dün (Salı) öğleden sonra Ramazan ayı dolayısıyla üç erk liderleri, ülke yetkilileri ve üst düzey müdürleri kabulünde yaptığı konuşmada, Direniş Ekonomisi'nin hedeflerinin tahakkuk yolları, müspet ve olumsuz etkilerini irdeleyerek, nükleer görüşmelerle ilgili önemli konulara temas etti ve açık bir ifadeyle İran'ın nükleer kırmızı çizgisini açıklayarak, Amerikalıların İran'ın nükleer sanayisini kökten yok etmek istediklerini, bunun karşısında İranlı tüm yetkililerin kırmızı çizgiler üzerinde ısrarla durarak, insaflı, adaletli, onurlu ve İran'ın milli çıkarlarının korunacağı iyi bir anlaşma peşinde olduklarını söyledi.
Konuşmasında ilk önce takva ayı olan mübarek Ramazan ayına temas eden İslam İnkılâbı rehberi, özel ve toplumsal iki çeşit takvaya değindi ve "özel takva aslında, insanı kahredici manevi darbelerden koruyan daimi koruma haletidir. Elbette bu insanın dünyevi işlerinde de etkilidir" dedi.
Toplumsal takvanın ise sosyal ve ekonomik meseleleri kapsadığını hatırlatan Ayetullah Hamanei, ekonomik meselelerde toplumsal takvanın, ülkeyi dünyadaki olaylardan kaynaklanan sarsıntılar veya dünyanın düşmanca siyasetlerinin zehirli oklarından koruyan direniş ekonomisi olduğunu söyledi.
Geçmiş yıllardaki konuşmalarında sürekli olarak ülkenin dünya güçlerinin ekonomik planlarından korunması zarureti hakkındaki uyarılarını hatırlatan İslam İnkılâbı Rehberi, bu yıllar boyunca yetkililerin kendi ölçü ve kudreti dâhilinde iyi çalışmalarda bulunduklarını, ama direniş ekonomi meselesinin ülkenin tüm potansiyel ve kapasitesi kullanılarak takib edilmesi ve hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi.
Direniş ekonomisinin diğer bazı ülkelerde uygulandığını ve olumlu sonuç verdiğini, direniş ekonomisi genel siyasetlerinin ilan edilmesi ardından ekonomik uzmanlar ve görüş sahiplerince de onaylandığını ve halı hazırda direniş ekonomisinin artık ülkedeki yaygın ekonomik literatür ve kültüre girdiğini belirten Ayetullah Hamanei, direniş ekonomi modelinin aslında büyük güçler tarafından İslam ülkelerine dikte ettirilmeye çalışılan ekonomik modelin karşısında yer aldığını, eski ekonomik modelin dışa dönük bir bakış açısı olduğunu ancak direniş ekonomisinin ülke içindeki kendi öz dinamik ve imkânlarını temel aldığını söyledi.
"Birileri, deriniş ekonomi modelinin matlup bir örnek olduğunu ama onun tahakkuk bulma imkânı olmadığını zannedebilir. Oysa ben kesin olarak şunu belirtmek isterim ki ülkenin mevcut şartlarında ve yerli imkânlar dikkate alınarak direniş ekonomik modelinin uygulanması tamamen mümkündür" ifadesini kullanan İslam İnkılâbı Rehberi Ayetullah Hamanei, konuşmasının bir başka bölümünde ise ülkenin sahip bulunduğu zengin imkân ve kapasitelerden bazılarına değinerek hatırlatmalarda bulundular.
Kendine özgüveni olan, uzman ve eğitimli gençliğin İslam İnkılâbı rehberinin dile getirdiği ilk kapasiteydi.
“Ülkede eğitimli bu kadar genç nüfusun bulunması İnkılâbın bereketlerindendir ancak şu şartla ki yanlış siyasetler toplumun yaşlanmasına ve genç nüfusun azalmasına yol açmamalıdır” diyen Ayetullah Hamanei, ülkede İslam inkılâbının ilk dönemine oranla 25 katına çıkan 10 milyon üniversite eğitimli ve 14 milyon tahsil halinde olan genç nüfusun bulunduğunu hatırlatarak, bu kadar eğitimli, uzman gücün bulunmasının İslam nizamının iftiharlarından olduğunu ve ülke için de büyük bir fırsat oluşturduğunu söyledi.
Ülkenin ekonomik konumunun ülkenin mevcut potansiyel ve kapasitesinden biri niteleyen İslam inkılâbı Rehberi, dünya rakamları uyarınca İran İslam Cumhuriyetinin dünya genelinde ekonomik sıralamada 20. sırada yer aldığını ve kullanılmamış kapasitenin de devreye sokulmasıyla dünya ekonomisinde 12. sıraya ulaşılmanın mümkün olduğunu söyledi.
Gaz ve petrol alanında İran’ın ilk sırada olmasının mevcut potansiyellerden bir başkası olduğunu hatırlatan ve kuzeyin güney, doğu ve batıya bağlantı noktası olması bakımından ülkenin sahip bulunduğu üstün kapasiteye değinen İslam inkılâbı rehberi, 370 milyon nüfusa sahip 15 ülkeyle komşu olmasının çok yakın bir dış piyasa oluşturduğunu, ayrıca ülkenin 70 milyon nüfusuyla büyük bir iç piyasası bulunduğunu ve sadece iç piyasaya gerekli ilginin gösterilmesi durumunda ülkenin üretiminin alt üst olabileceğini söyledi.
Enerji, iletişim, santraller, barajlarda mevcut alt yapılar, ayrıca ülkede yoğunlaştırılmış idarecilik tecrübesinin mevcut diğer kapasiteden olduğunu belirten Ayetullah Hamanei, “biz tüm bu kapasiteden sahih bir şekilde yararlanmalıyız, zira projenin, doğru bir sözün veya uzmanlığın olmayışı ülkenin sorun değil elitler tarafından da gündeme getirtilen temel mesele projeler ve sahih sözlerden doğru bir şekilde yararlanılmaması meselesidir” dedi.
Sorunlardan bazılarının ülke içindeki bazı meselelerden kaynaklandığını hatırlatan İslam inkılâbı rehberi ülkenin temel sorunlarından birinin pratikte önemsememe ve meselelerin basite indirgemesi olduğunu belirtti ve meselelerin lafla ve aydınlık taslamalarla hallolamayacağını, sorunların ancak hareket, teşebbüs ve uzun vadeli ciddiyet ve takibi gerektirdiğini söyledi.
Bazı büyük meselelerin sonuçlanmasının bazen bir neslin tükenmesi kadar bile bir zamana ihtiyaç olabileceğini belirten Ayetullah Hamanei, “Ülkede, üniversitelerde bilimsel hareketten söz edildiği ilk yıllarda belki de hiç kimse 10 ila 15 yıl sonra hocalar ve yetenekli gençlerin himmetiyle ülkede bilimsel bir hareketin oluşacağını tasavvur dahi edemiyordu. Fakat bugün o yıllara oranla muhteşem bir ilerleme ve hatta bazı alanlarda göz kamaştırıcı bir gelişmeye tanık olmaktayız” dedi.
Paralel, kolaycılık ve aynı zamanda kahredici yolların ülke içindeki mevcut sorunlardan biri olduğunu belirten Ayetullah Hamanei, bazen ihtiyaç ve malların temininin iki yolla mümkün olabildiğini bunlardan birinin Avrupa kanalıyla ve kolay yolla ve bir diğerinin ise Avrupa dışı ve çetin yolla mümkün olduğunu, birinci istikametin insanı zora sokacağını, dostlarını zayıflatacağını, düşmanları ise güçlendireceğini belirterek, “çok büyük ve temel bir hata olan ülke içindeki mevcut sorunlardan bir başkası da İslam nizamının inanç ve ilke temellerinden uzaklaşmakla tüm yolların açılacağının düşünülmesidir. Hizmetçi hükümette yetkililer, inkılâbın ilke ve temellerine inanan kimselerdir. Ben onlarla ilgili her hangi bir rahatsızlığım yoktur ama yetkililerin geneli içinde bazıları ilkelerden taviz vermek suretiyle kapıların açılacağını tasavvur etmeleridir. Oysa bu büyük hatanın sonuçlarını son yıllarda bazı ülkelerde müşahede etmiş bulunuyoruz” ifadesini kullandı.
Ayetullah Hamanei, ülkenin tek kalkınma yolunun direniş ve ilkeler üzerinde ısrarcı olmak olduğunu söyledi.
Bazılarının, halkın zorluklar karşısında tahammül edemeyeceğini düşünmesinin ülkenin içinde bulunduğu sorunlardan bir başkası olduğunu, ancak hakikatlerin büyük bir sadakatle sahih bir biçimde halka açıklanması durumunda, halkın direneceğini, mukavemet göstereceğini belirten İslam İnkılâbı Rehberi, ülkenin iç yeteneğinde kuşkuya kapılmanın mevcut sorunlardan bir başkası olduğunu, ekonomik meseleler konusunda kendi genç bilim adamlarımıza ve halka güvenmek ve onların yeteneklerinden yararlanmak gerektiğini söyledi.
Direniş ekonomisi hedeflerinin tahakkuk bulması için temel şartın, sarsılmaz ve ciddi irade, basite indirgemekten kaçınmak, refah düşkünü olmamak ve cihadi idareciliğe dayanmak olduğunu belirten İslam İnkılâbı Rehberi, cihadi idarecilik sisteminin, Allah’a tevekkül etmek, tedbir ve akılcılıktan yararlanmak, aynı zamanda ileri tam bir ciddiyetle ve korkusuzca takib etmekten ibaret olduğunu söyledi.
Cihadi idarecilikten yararlanmanın yanı sıra direniş ekonomisine uygun kültürün yerleştirilmesinin zaruri olduğunu belirten Ayetullah Hamanei, Radyo televizyon, medya, yetkililer, Cuma imamları ve sözleri halk içerisinde etkili olan her kesin direniş ekonomisi kültürünün tebliğ edicisi konumunda olması gerektiğini söyledi.
Tasarrufta bulunmak, yerli malların özellikle de kamu kuruluşları tarafından kullanılması, mantıksız üretime ciddi olarak mukabelede bulunmak, kaçakçılıkla mücadele, küçük ve orta halli üretim birimlerine gerekli ilginin gösterilmesi, parasal ve bankacılık siyasetlerinin gözden geçirilmesinin direniş ekonomisi siyasetlerinin hayata geçirilmesinde öncelikli yerinin olduğunu hatırlatan ve tüm bunların tahakkuku şartının ise iç dayanışma dil ve gönül birliği olduğunu belirten Ayetullah Hamanei, her kesin hükümet ve yetkililere yardımcı olması gerektiğini ve bazıları tarafından kamuoyu oluşturulmasının kabul edilemez olduğunu ve kesinlikle bundan kaçınılması gerektiğini bildirdi.
Ayetullah Hamanei direniş ekonomisiyle ilgili açıklamalarının son bölümünde ise, ekonomik alanda çok büyük işlerin yapılabileceğini ve bu aşamanın geride bırakılabileceğini söyledi.
İslam İnkılâbı rehberi konuşmasında ayrıca nükleer meseleyle ilgili çok önemli hususlara temasla, nükleer görüşmelerin ayrıntıları, İran’ın nükleer kırmızı çizgileri ve taleplerin açık bir şekilde beyan edilmesi mevzuuna geçmeden önce üç temel hususu hatırlattılar.
Bu üç husustan birincisi, İslam İnkılâbı rehberinin genel toplantılardaki konuşmalarında dile getirdiği mevzuların özel oturumlarda Cumhurbaşkanı ve öteki yetkililere dile getirdiği hususların aynısı olduğu meselesidir. Nitekim özel toplantılarda bazı kırmızı çizgilerin göz ardı edildiğine dair ortaya atılan iddiaların gerçek dışı ve asılsız olduğunu belirttiler.
Ayetullah Hamanei nükleer meselesine giriş olarak dile getirdikleri ikinci husus, ülkenin nükleer müzakere heyetinin sahip olduğu emanete riayet etmek, gayret, yiğitlik ve dindarlıkları olduğunu söyledi.
İslam inkılâbı rehberi bu heyetin çok sayıda görüşme heyeti müzakerecileri içerisinde, milli gayret, dikkatlilik, düğümleri açmak ve ülkede işleri ilerletme titizliğiyle çaba harcamakta olduğunu ve İran’ın siyaset ve tavrını büyük bir cesaretle beyan ettiğini söyledi. Ayetullah Hamanei, nükleer görüşmelerin detaylarından haberdar olanların kesinlikle söylenen bu hususları itiraf edeceklerini, heyet üyelerinin bazen teşhis ve pratikte hata da işleyebileceklerini ama onların gayretli ve dindar olduklarını söyledi.
İslam inkılâbı rehberi üçüncü hususta ise eleştiricileri muhatap alarak, “eleştiriye karşı değiliz ve onu gerekli ve katkıda bulunucu kabul ediyoruz, ama şu bir gerçektir ki eleştirmek amel etmekten çok daha kolaydır, çünkü karşı tarafın ayıplarını görmek kolaydır ama onun kaygı ve zorluklarını idrak etmek çok zordur. Benim bu sözüm eleştirilere engel olmamalıdır ama dikkat etmeliyiz ki nükleer müzakere heyeti, eleştirilen bazı hususların farkındadır ama bir takım zaruretler onu bazı davranışlara zorlamaktadır” ifadesini kullandı.
İslam İnkılâbı Rehberi Ayetullah Hamanei konuşmasının devamında Amerikalılarla müzakere tarihine kısaca değinerek bu meselenin görüşmeler sürecinin daha iyi idrak olunmasını beraberinde getireceğini söyledi.
“Amerikalılar ile müzakere meselesi önceki hükümete ait bir meseledir ve görüşme taleplerini iletmek amacıyla Tahran’a elçi göndermeleriyle alakadardır” diyen Ayetullah Hamanei, “o dönemde bölgenin saygın şahsiyetlerinden biri aracı olarak bizim ziyaretimize geldi ve resmen ABD başkanının kendisinden Tahran’a gelerek Amerikalıların görüşmek istediği talebini iletmesini kendinden istediğini söyledi. Amerikalılar bu aracıya demişlerdi ki İran’ı nükleer bir güç olarak tanımanın yanı sıra nükleer meseleyi de çözüme kavuşturmak ve yaptırımları 6 ay zarfında kaldırmak istiyoruz. Elbette biz o vasıtaya, Amerikalılara ve sözlerine güvenmediğimizi söyledik. Ancak o aracının ısrarı üzerine bu meseleyi bir kez daha denemeyi ve görüşmeleri başlatmayı kabul ettik” dedi.
Her diplomatik karşılaşmada iki alanın mevcut olduğunu ve dikkate alınması gerektiğini, gerçekler, pratik ve servet üretiminin temel alan olduğunu diplomatik ve siyaset alanın ise bu servetin, milli çıkarların temini ve imtiyaza çevrilmesi alanı olduğunu belirten Ayetullah Hamanei, “Her ülkenin birinci alanda eli boş olması onun ikinci alandaki manevra kabiliyetini yok etmektedir ve bu mantıktan hareket edilerek İran çok önemli ve güçlü kazanımlarla görüşme alanına adım attı ve %20 ölçekli nükleer yakıt üretme kabiliyetini elde etmesi bunlardan biridir” dedi.
Tüm nükleer güçlerin Tahran nükleer merkezi için %20 seviyesinde nükleer yakıt satmaktan kaçındıklarını, hatta İran’ın bunu başka ülkelerden temin etmesini bile engellediklerini, fakat İranlı genç bilim adamlarını bu yakıtı ürettiklerini ve yakıt çubuklarına çevirerek karşı tarafı mat ettiğini, bunun yanı sıra diğer bir takım pratik başarıları daha hayata geçirdiğini ve bu durumun, Amerikalıların yaptırımların etkili olmadığı ve başka bir taktiği hayata geçirmeleri gerektiği sonucuna varmalarına yol açtığını söyledi.
Konuşmasının devamında İran’ın Amerikalılara kuşkuyla baktıklarını hatırlatan İslam inkılâbı Rehberi, “tüm bunlara rağmen Amerikalılar gönderdikleri aracı vasıtasıyla vermiş oldukları kendi söz ve vaatlerinin üzerinde durmaları halinde bizim de masraf altına girmeye hazırdık. Zira akıl ve muhasebe uyarınca görüşmelerde bir takım geri adım atılabilirdi. Fakat onlar görüşmelerin başlamasından hemen sonra yeni bir takım talepleri dillendirmeye başlayarak, ahitlerine uymadıkların gösterdiler” dedi.
İran açısından iyi bir anlaşmanın adaletli ve insaflı bir anlaşma olduğunu belirten Ayetullah Hamanei, görüşmeler esnasında Amerikalıların yaptırımların kaldırılması hususunda vermiş oldukları 6 aylık süreyi ilk olarak bir yıla çıkardıklarını ve ardından sürekli yeni talepleri gündeme getirerek görüşmeleri uzattıklarını ve hatta daha fazla yaptırımlarla tehditte bulunduklarını, askeri siyasetlerden, masa üstü, masa altı seçeneklerden söz ettiklerini söyledi.
Ayetullah Hamanei, Amerikalıların talepleri sürecinin incelenmesiyle, onların asıl amacının İran’ın nükleer sanayisinin yok edilmesi, ülkenin nükleer kimliğinin ortadan kaldırılması ve onun bir karikatüre ve içi boş tabloya çevrilmesi olduğunun anlaşıldığını söyledi.
Yapılan araştırmalar sonucu ülkenin 20 bin megavatlık nükleer elektrik enerjisine ihtiyacı olduğu gerçeğinin anlaşıldığını belirten İslam İnkılâbı Rehberi, “onlar nükleer sanayii yok ederek ve İranlıları bu sanayinin geniş yararlarından mahrum bırakmak için harcadıkları yoğun çabanın yanı sıra baskıları sürdürerek yaptırımları da bir şekilde korumak istemektedirler” ifadesine yer verdi.
İslam İnkılâbı rehberi daha sonra Amerikalılar ile sürdürülen görüşmelerin ne kadar karmaşık olduğu gerçeğini belirterek, bizzat Amerikalıların kendisinin bu görüşmelere muhtaç oldukları gerçeğine işaretle şöyle dediler: “Onlar eğer görüşmelerde istedikleri amaçlarına ulaşacak olurlarsa büyük bir zafere ulaşmış olurlar. Çünkü bağımsızlık yanlısı İran halkını teslim almış olur ve başka ülkelere örnek teşkil eden bir ülkeyi mağlup etmiş olurlar. Nitekim onların tüm pazarlıkları ve ahitlerini çiğnemeleri de bunun içindir.”
Görüşmelerin ilk başından bugüne kadar İran tarafından gündeme getirtilen mantıklı taleplere de değinen Ayetullah Hamanei, “biz ilk baştan itibaren zalimce yaptırımların kaldırılmasını, ama nükleer sanayinin duraklaması ve zarar görmemesi şartıyla bir takım bedeller de ödemek istediğimizi dile getirdik” dedi.
Ayetullah Hamanei konuşmasının devamında İran’ın kırmızı çizgisi sınırlarını sarahatle beyan ederek, ''İran'ın ilk kırmızı çizgisi, Amerika’lıların İran'a yönelik 10-12 yıllık uzun vadeli bir sınırlama getirmesini kabul etmediğimizdir ve bunu onlara söyledik'' dedi.
İslam inkılâbı rehberi, nükleer konuda araştırma çalışmaları, kalkınma, yapım ve hatta kısıtlama döneminde bile bunları ikinci kırmızı çizgi olarak niteledi ve 'onlar İran için 12 yılda hiçbir şey yapmaması gerektiğini ama bunun zorbaca ve fazladan bir halt olduğunu'' söyledi.
İran'ın üçüncü kırmızıçizgisinin İran'a yönelik iktisadi, mali ve bankacılık alanında Güvenlik Konseyi,Amerikan Kongresi ve Amerikan hükümeti yaptırımlarının nükleer konuda nihai anlaşmanın imzalanmasıyla eş zamandakaldırılmasıve diğer yaptırımların da mantıklı bir şekilde kaldırılması gerektiğini söyledi.
İslam İnkılâbı rehberi, Amerika’lıların yaptırımlar konusunda karmaşık, birkaç katmanlı ve acayip bir formülü dile getirdiklerini ve bu formülden ne çıkacağının belli olmadığını ama İran’ın kendi taleplerini sarahatle dile getirdiğini söyledi.
İslam inkılâbı rehberi nükleer müzakerelerde İran'ın Kırmızı Çizgileri'ne temasla, yaptırımların kaldırılmasının İran'ın taahhütlerinin yürürlüğe girmesi şartına bağlanmaması gerektiğini hatırlatarak, 'Siz önce taahhütlerinizi yerine getirin sonra ajans teyit etsin ve daha sonra yaptırımlar kaldırılsın şeklindeki bir anlayışı biz asla kabul etmiyoruz. İran’ın taahhütlerini yerine getirmesiyle eş zamanlı olarak yaptırımların kaldırılması da hayata geçirilmelidir'' dedi.
Ayetullah Hamanei, açıklamasında ayrıca karşı tarafın taahhütlerinin ajansın raporuna dayandırılmasına karşı olduklarını belirterek, çünkü ajans defalarca bağımsız ve adil olmadığını ispatlamıştır ve biz ona karşı kötümseriz" dedi.
İslam inkılâbı rehberi, ajansın "güven oluşturulmalı' şeklindeki mantık dışı sözleri sert dille eleştirerek, 'nasıl itminan oluşturulacak, ancak İran topraklarını karış karış mı inceleyecek?'' dedi.
Ayetullah Hamanei, normal olmayan incelemelere, İranlı şahsiyetlerin sorgulanmasına ve askeri merkezlerin incelenmesine' karşı olduklarını bir kez daha hatırlatarak, bunları da İran'ın kırmızıçizgileri olarak niteledi.
Ayetullah Hamanei konuşmasının devamında şöyle dedi: İran’da benim kendim de dâhil, hükümet, meclis, yargı organı, güvenlik ve askeri organlar ve diğer tüm kurumlar olmak üzere her kes iyi bir nükleer anlaşma istiyoruz. Bu anlaşma onurlu, insaflı ve İran’ın çıkarları ve maslahatlarına uygun olarak hazırlanmalıdır. Gerçi yaptırımların kaldırılmasını istiyoruz ama aynı zamanda bu yaptırımları bir nevi fırsat olarak da kabul ediyoruz. Zira bu durum iç dinamikler ve kapasiteye daha fazla ilgi göstermemize sebep olmaktadır.
İslam inkılâbı rehberi ayrıca konuşmasının ilk girişinde mübarek Ramazan ayından ve özellikle de bu aya mahsus dualar, niyayişler ve onun üstün manevi içeriğinden gerektiği gibi yararlanılması zaruretini hatırlatarak, “Mübarek Ramazan ayı huşu, istiğfar, Allah’a dönüş, tezkiye ve ahlak ayıdır” ifadesine yer verdi.
İslam inkılâbı rehberinin konuşmasından önce İslami İran cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, 11. hükümetin 22 ay önce çalışmasını başlattığını hatırlatarak, hükümetin iç meselelerdeki eğiliminin hüsnü itimat, hoşgörüye dayalı davranış, mesafelerin azaltılması ve aşırıcılıklardan kaçınmak esasına dayandığını belirterek, hükümetin dış siyasetteki eğiliminin ise, “bağımsızlık, izzet ve milli gururu korumak” esasına dayalı kırmızı çizginin korunması suretiyle dünya ile teamül içinde olmak olduğunu söyledi.
Nükleer hak ve hukukun temin edilmesi çerçevesinde görüşmeler meselesinin kesin çözüme varılması ve toplum ve ülkenin ihtiyaçlarının temin edilmesinin hükümetin iki önceliği olarak zikreden Hasan ruhani, muktedir ülkeleri görüşmeler masasına çeken hususun İran halkının düşmanlar karşısındaki direnişi ve yaptırımların yenilgiye uğraması olduğunu söyledi.
Yaptırımların asla başarılı olamayacağını ve İran halkının hatta yaptırım anında bile kendi sosyal, ekonomik, siyasi ve kültürel sorunlarını en iyi şekilde çözmeye muktedir olduğunu belirterek, yaptırım şartları altında halkın yardımıyla enflasyonun kontrol altına alındığını, ekonomik durgunluk devresinden çıkıldığını ve yaptırım şartları altında yaptırım çizelgesinin yükseldiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, stratejik mallar rezervinin artışı, ihracat önündeki engellerin giderilmesi, durgunluktan çıkılması tasarısının hazırlanması, buğday ithalatının düşürülmesi, zirai ekim modelinin değiştirilmesi, sağlık hizmetlerinin topluma mal edilmesi, az gelirli kitlelere yardım, gıda madde yardımında bulunulması, bütçede petrole bağımlılığın azaltılması, cari masraflarda tasarruf, 8 bin sanayi üretim biriminin oluşturulması ve çevre ve doğayla ilgili çok yararlı adımların atılmasının yaptırım döneminde hükümetin girişimlerinden olduğunu bildirdi.
İçinde bulunduğumuz yılın özelliğinin ise petrol gelirinin azalması olduğunu belirten cumhurbaşkanı Ruhani, gayret, vahdet, görül birliği ve dayanışmayla sorunların aşılması gerektiğini ve bunun halkın yardım ve katkılarıyla mümkün olabileceğini söyledi.
Karşı tarafın aşırı taleplerde bulunmaması durumunda anlaşmanın mümkün olabildiğini ve tarihin bu kesitinin aşılabileceğini belirten cumhurbaşkanı konuşmasının bir başka bölümünde ise bölge halklarının bugün bazı ülkeler ve teröristlerin müdahaleleri sonucu ağır bir baskı altında olduklarını belirterek, İran İslam cumhuriyetinin, bugün terörizmle mücadele ve bölge halklarının desteklenmesi alanında sancaktar konumda olduğunu ve bu yolu sürdüreceğini bildirdi.