İslam İnkılâbı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei bugün sabah (Perşembe) Ehli Beyt (as)ı meddahları, zakirleri, şairleri ve bayanlardan bir grubu kabulü sırasında yaptığı konuşmada, Yüce İslam Peygamberi Hz. Fatıma (sa)in mübarek veladet yıl dönümleri dolayısıyla tebriklerini bildirerek nükleer görüşmeler ve Yemen olaylarıyla ilgili çok önemli açıklamalarda bulundular.
Konuşmasının girişinde bazılarının, niçin rehberliğin son nükleer görüşmelerle ilgili her hangi bir açıklama yapıp, tavrını ortaya koymadığı yolunda bir soru sorduklarını hatırlatan İslam İnkılâbı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei, kendisinin bu konuda tavrını açıklamamasının nedeninin, şimdilik tavrı açıklayacak bir durumun söz konusu olmadığını, zira ülke yetkilileri ve nükleer meseleler yetkililerinin şimdilik her hangi bir şeyin sonuçlanmadığını ve taraflar arasında gereklilik oluşturacak her hangi bir konunun söz konusu olmadığını söylediler.
Böyle bir durumun ise şimdilik tavır belirlemeyi gerektirmediğini hatırlatan Ayetullah Hamanei, “Eğer benden, sen son nükleer görüşmelere muvafık mısın?” diye soracak olurlarsa ben evet karşı değilim derim çünkü şimdilik her hangi bir olay vuku bulmamıştır” dedi.
İslam İnkılâbı Rehberi, asıl zorluğun bundan sonra olduğunu ve bundan sonra ayrıntıları konusunda görüşülmesi gerektiğini, çünkü karşı tarafın, ahdini yerine getirmeyen, kötü alış verişte bulunan, arkadan darbe vuran inatçı olduğunu ve ayrıntıların görüşüleceği zaman, ülke, halk ve müzakere edenleri ablukaya alabileceklerini belirterek, “Şu anda vuku bulan şey ne asıl tevafuku, ne tevafukla sonuçlanan görüşmeleri ve ne de tevafukun muhtevasını garanti etmiyorlar ve hatta görüşmelerin tevafukla sonuçlanabileceğini bile garanti etmiyorlar. Bunun için şimdilik tebrikte bulunmanın bir anlamı yoktur” ifadesini kullandı.
Kendisinin asla Amerika ile görüşmeler konusunda iyimser olmadığını ve bu meselenin bir vehimden ibaret olmadığını bilakis şimdiye kadar bu konuda edinilen tecrübelere dayadığını hatırlatan İslam İnkılâbı Rehberi, gelecekte olaylar ve meselelerin ayrıntıları ve bugünkü görüşmelerin notlarının yayınlanması durumunda bizim bu tecrübemizin nereden kaynaklandığını her kesin fark edeceğini söyledi.
Ayetullah Hamanei konuşmasının devamında şöyle dedi: Amerikayla görüşmeye iyimser olmama rağmen bu kısıtlı görüşmeyi tüm benliğimle destekledim ve şu anda da destekliyorum. Ben halkın onur ve izzetini temin edecek bir tevafuku yüzde yüz destekliyorum ve eğer birileri çıkıp da rehberliğin tevafuka varılmasına karşıdır diyecek olurlarsa gerçeği söylememiş olurlar.”
Kendisinin, halkın ve ülkenin çıkarlarını temin edecek bir tevafuka tamamen muvafık olduğunu belirten Ayetullah Hamanei, “Elbette şunu da söylemiştim ki tevafuk etmemek kötü bir tevafuktan daha iyidir, zira İran halkının çıkarlarını ve halkın onurunu zayi edecek olan bir tevafuku kabul etmenin, İran halkını aşağılayacak bir tevafuktan daha şerefli olduğunu söyledi.
İslam İnkılâbı Rehberi daha sonra bir kuşkuya açık cevap vererek, bazen bu görüşmelerin ayrıntılarının rehberliğin denetimi altında olduğunun belirtildiğini, ama bunun doğru olmadığını belirterek, kendisinin görüşmelere karşı ilgisiz kalmadığını, ama şimdiye kadar görüşmelerin ayrıntılarına müdahalede bulunmadığını ve bundan sonra da müdahale etmeyeceğini söyledi.
“Ben genel meseleleri, temel çizgileri, çerçeveleri, kırmızı hatları genellikle cumhurbaşkanına ve bazı özel durumlarda da dışişleri bakanına demişim ama ayrıntılar onların bilgisi dâhilinde olmuştur” diyen İslam İnkılâbı Rehberi, “Ben, nükleer müzakereler icracılarına güveniyorum ve şimdiye kadar onlarla ilgili hiç kuşkum olmadı ve inşallah gelecekte de böyle olacak ama nükleer görüşmeler hakkında ciddi kaygılarım var” dedi.
Ayetullah Hamanei, karşı tarafın hilekâr, yalancı, ahdini inkâr eden ve sahih istikamete ters yönde hareket ettiğini ve asıl kaygının nedeninin bu mesele olduğunu belirterek şöyle dedi: Son görüşmelerde de karşı tarafın davranışlarından böyle bir örneğe rastlanılmıştır ve beyaz saray görüşmelerin üzerinden iki saat sonra görüşmeleri açıklayıcı bir bildiri yayınlamıştır ki bu da genelde gerçeklerin aksinedir. İki saatlik bir süre içinde böyle bir beyanname’nin hazırlanması mümkün değil bunun için onlar bizimle görüşme halindeyken saptırıcı, yanlış ve görüşmelerin muhtevasına ters düşecek bildirinin metnini hazırlamakla meşgullerdi.
İran’ın karşı tarafın sahtekâr ve ahdini yerine getirmeyen taraf olduğunu belirterek, bunun bir diğer örneğinin de onların her görüşmeden sonra bir takım aleni açıklamalarda bulunduklarını ve ardından özel sohbetlerde ülke içinde kendi muhalifleri karşısında haysiyetlerini korumak için bu açıklamalarda bulunduklarını söylediklerini belirtmekteler oysa bu meseleler bizi ilgilendirmemekte. Onlar meşhur atasözünün tabiriyle “kâfir her kesi kendi gibi zanneder” diyorlar ki İran rehberliği de görüşmelerle muhalefet etmesi durumunda onların gerçek sözü olmadığını bilakis ülke içi değerlendirmelerinden kaynaklandığını belirtmekteler oysa onlar İran içindeki gerçekleri idrak edemiyorlar. Rehberliğin halka karşı sözleri karşılıklı güven uyarıncadır, halk bana güvendiği gibi ben de halka tam olarak güveniyorum ve her zaman Allah’ın elinin bu halkın üzerinde olduğuna inanıyorum. Halkın 11 Şubat’ın soğuğunda, Kudüs günü ramazan ayının sıcağındaki varlığı tüm bunlar Allah’ın elinin varlığının nişaneleridir ve bizim de bu esasa dayalı olarak halka güvenimiz tamdır ve bizim onlara karşı sözlerimiz halkın bu duygu, sadakat ve basireti çerçevesi uyarıncadır.”
Kendisinin görüşmelerin devamında karşı tarafın davranışından kaygı duyduğunu hatırlatan Ayetullah Hamanei daha sonra görüşmelerle ilgili bir takım destek ve muhalefetlere temasla, bu hususta acele edilmemesi gerektiğini, sabredip nelerin vuku bulacağını görmek gerektiğini söyledi.
Yetkililerden, halkı ve özellikle de elitleri görüşmelerin ayrıntılarından haberdar etmelerini, onlara gerçekleri anlatmalarını, zira bu olayda gizli hiçbir şeyin var olmadığını belirten İslam İnkılâbı Rehberi, halk ve elitlerin nükleer görüşmelerin ayrıntılarından haberdar edilmelerinin, yetkililerin halkla gönül birliğini yansıttığını vurgulayarak, gönül birliğinin emir yoluyla oluşabilecek bir mesele olmadığını, bilakis onun şartlarının oluşturulmasının ve olgunlaştırılmasının gerektiğin ve şimdiki şartların da halk ile gönül birliği ortamının oluşturulması yönünde çok iyi bir fırsat olduğunu söyledi.
İslam İnkılâbı Rehberi konuşmasının devamında yetkililere bir tavsiyede de bulunarak şöyle dedi: Milli çıkarlara sadık ve alakası olan kimselerden ibaret yetkililer, görüşmelerin belirgin karşıtlarını davet ederek onlarla konuşmaları gerekir. Eğer onların konuşmalarında kabul edilir hususlar olursa onları görüşmelerin daha iyi ilerletilmesi yönünde kullanmalıdırlar ve eğer belirgin bir husus olmaması durumunda da onları ikna etmelidirler.
İslam İnkılâbı Rehberi Ayetullah Hamanei konuşmasının devamında Amerikalılar ile görüşmelerin sadece nükleer meselelerle sınırlı olduğunu ve başka mevzuların ele alınmadığını belirterek, “Elbette nükleer ile ilgili görüşmeler bir tecrübedir, eğer karşı taraf kendi inatçılığından vazgeçecek olursa bu tecrübeyi öteki meselelerde de sürdürmek mümkün. Yok, eğer karşı taraf kendi inatçılığında ısrar ederse Amerikalılara güvenilmemesi hususundaki bizim geçmiş tecrübelerimiz daha da güçlenmiş olacak” ifadesini kullandı.
Karşı taraf uluslar arası topluluk şeklinde tanımlayan bazı açıklamaları da eleştiren İslam İnkılâbı Rehberi, İran halkı karşısında ahdine vefa etmeyen karşı taraf, uluslar arası topluluk değil de Amerika’yla üç Avrupa ülkesidir. Uluslar arası topluluk bundan birkaç yıl önce bağlantısızlar hareketi zirve toplantısına katılmak amacıyla Tahran’a gelen 150 ülke liderleri ve temsilcilerinden ibaret olduğunu belirtti.
İslam İnkılâbı rehberi daha sonra özel toplantılarda kendisinin nükleer müzakere heyetinden istediği hususları açıklayarak, kendisinin yetkililerden mevcut nükleer kazanımlara büyük değer vermelerini ve onları hafife almamaları ve değersiz nitelememeleri gerektiğini söyledi.
Ayetullah Hamanei, nükleer sanayinin ülke için bir zaruret olduğunu da belirterek, bazı aydın görünümlü kişilerin nükleer sanayinin ne işe geleceğini sorgulamalarının bir hileden ibaret olduğunu, ülkenin nükleer sanayinin en önemli özelliğini bizzat böyle bir sanayiyi elde etmenin büyük önem arz ettiğini, İranlı gençlerin yeteneklerinin tavana vurmasının bir sonucu olduğunu bunun için de nükleer sanayi alanındaki ilerleme sürecinin sürdürülmesi gerektiğini söyledi.
İslam İnkılâbı Rehberi ayrıca şimdiye kadar atom bombası kullanan tek ülke konumundaki Amerika veya tehlikeli nükleer deneylere başvuran Fransa gibi bazı katil ülkelerin iddialarına temasla, onların İran’ı atom bombası yapmakla suçladıklarını, oysa İslam nizamının dini hüküm uyarınca ayrıca aklın gereği olarak asla nükleer silahlar peşinde olmadığını ve bundan böyle de olmayacağını ve onu baş belası olarak kabul ettiğini söyledi.
Yetkililerden karşı tarafa güvenmemelerini isteyen Ayetullah Hamanei son günlerde yetkililerden birinin açık bir ifadeyle kendilerinin karşı tarafa güvenmediklerini söylediğini ve bu tavrın olumlu bir tutum olduğunu belirterek, karşı tarafın gülümsemesine aldanmamak ve onların nakit vatlarına güvenmemek gerektiğini, bunun en açık örneğinin ise ABD başkanının son (Lozan) bildirisinden sonraki açıklaması olduğunu söyledi.
Yaptırımların top yekûn bir anda kaldırılmasının kendinin yetkililerden bir diğer beklentisi olduğunu belirten ve bunun önemli bir husus olduğunu ve nihai tevafukta sarahatle belirtilmesi gerektiğini belirten İslam İnkılâbı Rehberi konuşmasının bir başka bölümünde ise ülke içinde yapılmak istenen denetimlere de değinerek, denetim bahanesiyle ülkenin güvenlik ve savunma alanlarına girilmesine kesinlikle izin verilmemesi gerektiğini ve ülke askeri yetkililerinin de denetim bahanesiyle yabancılara böyle bir izni verme veya savunma sanayini durdurma yetkisine kesinlikle sahip olmadıklarını söyledi.
Ayetullah Hamanei ayrıca İran nükleer programıyla ilgili denetim mekanizmasının nasıl olması gerektiğini de açıklayarak, denetimler bakımından İran’ı özel bir ülke konumuna getirmesi planlanan normal dışı hiçbir denetim sisteminin kabul edilemeyeceğini ve denetimlerin sadece tüm dünyada uygulanan normal statüsü çerçevesinde olması ve fazladan bir hususu içermemesi gerektiğini söyledi.
İslam İnkılâbının nükleer meseleyle ilgili son tavsiyesi ise ülkenin nükleer programı ve kalkınmasının devam etmesi zaruretiydi. Bu konuda, muhtelif alanlarda bilimsel ve teknik gelişmelerin sürdürülmesi gerektiğini, nükleer görüşmecilerin bazı sınırlamaları kabul edebileceklerini bu konuda ise bir muhalefetinin olmadığını, ama teknik gelişmelerin tüm gücüyle devam etmesi gerektiğini belirterek, bu taleplerin temin edilmesinin nükleer görüşmecilerin üzerine düştüğünü ve meseleden haberdar kişilerden ayrıca eleştirmenlerden yardım alınarak görüşmelerde izlenecek sahih yolun belirlenmesinin şart olduğunu söyledi.
İslam İnkılâbı Rehberi konuşmasının Yemen olaylarına da değinerek, Suudilerin Yemen’e askeri tecavüzde bulunmak suretiyle hataya düştüklerini ve bölgede kötü bir bid’at getirdiklerini, Suudilerin Yemen’deki bu saldırılarının, Siyonistlerin Gazze’deki saldırılarının benzeri olduğunu belirttiler.
İslam İnkılâbı Rehberi daha sonra bu saldırının iki boyutunu hatırlatarak, yemen halkı aleyhindeki bu girişimin bir soy kırım olduğunu ve uluslar arası alanda takib edilmesi gerektiğini, çocukların öldürülmesi, evlerin tahribi ve bir ülkenin milli servet ve alt yapısının imha edilmesinin büyük bir cinayet olduğunu söyledi.
“Kesinlikle Suudiler bu meseleyle ilgili zarar ve hasar görecekler ve kesinlikle zafer elde edemeyecekler” ifadesini kullanan Ayetullah Hamanei, Suudilerin yenilgisini tahmin etmedeki kanıtının ise açık olduğunu, zira Siyonistlerin askeri gücünün Suudların askeri gücünden kat kat fazla olduğunu ve Gazze bölgesinin ise çok küçük bir bölge olduğunu ama onların yine da başaramadıklarını, oysa Yemen’in on milyonlarca nüfusa sahip geniş bir ülke olduğunu, Suudilerin bu olayda kesin darbe alacaklarını ve burunlarının yere sürüleceğini söyledi.
Dış siyasette Suudilerin geçmişlerine değinen İslam İnkılâbı Rehberi, “bizim Suudilerle muhtelif siyasi meselelerde birçok anlaşmazlıklarımız var ama her zaman onların dış siyasette metanet ve vakar gösterdiklerini söylüyorduk. Ama bugün birkaç toy genç bu ülkenin idaresini ele almış ve vahşilik yönlerin metanet yönlerine galebe çalmış durumda. Ve bu kesinlikle onların zararına tamamlanacak.
Ayetullah Hamanei daha sonra Suudi hükümeti yetkililerine hitaben, onların bölgedeki bu tutumlarının kabul edilebilir olmadığını ve Yemendeki cani tutumlarından el çekmeleri hususunda kendisinin uyarıda bulunduğunu söyledi.
Amerika’nın Yemen saldırısında Suudileri desteklemesine de değinen İslam İnkılâbı Rehberi, “Bu Amerika’nın doğasında olan bir şeydir tüm olaylarda mazlumun yanında yer almaları yerine zalimin yanında yer alıyor, ama onlar da bu olayda darbe alacak ve mağlup olacaklar” dedi.
İran’ın Yemen’e müdahalede bulunduğu iddialarına da değinen Ayetullah Hamanei, cani uçaklarının Yemen semalarını güvensizliğe boğduğunu, Allah, halklar ve uluslar arası mantık açısından reddedilen manyakça iddialarla Yemen’e müdahale için bahane aramakta olduklarını ama kendi işlerini müdahale olarak görmediklerini ve buna karşılık İran’ı suçladıklarını söyledi.
Yemen halkının kadim bir halk olduğunu çok eski bir geçmişi bulunduğunu ve kendi hükümetini belirleme kudret ve kapasitesine sahip olduğunu hatırlatan Ayetullah Hamanei, Suudi yönetiminin derhal bu faciamsı cinayetlerinden el çekmesi gerektiğini söyledi.
Bu saldırılardan asıl amacın Yemen’de de otorite boşluğu oluşturmak ve Libya gibi bir konuma sürüklemek olduğunu belirten Ayetullah Hamanei, bu amaçlarında başarısızlığa uğradıklarını, zira Şiisiyle, Sünnisiyle, Zeydisiyle, Hanefisiyle Emirul Müminin Ali (as)a bağlı inançlı ve mümin gençlerin onlar karşısında direndiklerini ve bundan sonra da direneceklerini ve zafer elde edeceklerini söyledi.
İslam İnkılâbı Rehberi bu konuşmasında ilk önce Meddahlara hitaben bazı hatırlatmalarda bulunarak, Ehli Beyt (as) adına düzenlenen toplantılarda başta gençler olmak üzere büyük kalabalıkların toplanmasının kadrini bilmeleri gerektiğini, din maarif ve İslami yaşam modelinin tebliğ ve teşvik edilmesini ve muhatapların içinde bulunduğumuz bu dönemde önemli sorumluluklar üstlenmelerine teşvik edilmeleri gerektiğini söyledi.
Ayetullah Hamanei ayrıca Meddahlardan, gençlerin inançlarında düğüm oluşturmak, hurafe ve sapma oluşturmalardan kaçınmak gerektiğini belirtti.