Dışişleri bakanı ve İran'ın yurt dışındaki temsilciliklerinin sorumluları ve elçilerinin kabulünde konuşan İslam İnkılâbı Rehberi:
"Kan emici siyonist rejimin cinayetlerinin bedeli Gazze ablukasının sonlandırılması olmalı"
Bugün (Çarşamba) sabah İran İslam Cumhuriyeti dışişleri bakanı, İran'ın yurt dışındaki elçileri ve temsilciliklerinin sorumlularını kabulünde konuşan İslam İnkılâbı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei, ülkenin diplomasi kurumunu, İranlıların milli sermayesi, milli çıkarlarını ve hedeflerini müdafaada ön cephe olduğunu bildirerek, yenidünya düzenine geçiş döneminde aktif ve akıllı bir diplomasinin sürdürülmesi zaruretini açıkladı ve Amerika ile teamül'ün faydasız olduğunu bildirdi.
Diplomatik girişimlerin önemini hatırlatan İslam İnkılâbı Rehberi, "Akıllı ve aktif bir diplomasi, masraflı ve tehlikeli savaşlar da dâhil hiçbir hareketle elde edilemeyecek çok önemli siyasi, ekonomik, insani ve sosyal kazanımları beraberinde getirebilir. Bu ise bir ülkenin idarecilik sistemi içinde diplomatik kurumun önem ve konumunu göstermektedir" dedi.
Son birkaç yıl içinde bölgede vuku bulan olayların söz konusu gerçeği gözler önüne serdiğini hatırlatan Ayetullah Hamanei, bazı güçlerin kaba kuvvet ve silah zoruyla kendi çıkarlarını temin etmeye çalıştıklarını, ancak akamete uğradıklarını, buna karşılık bazılarının incelik, akılcılık ve manevralarla kendi çıkarlarını en iyi şekilde temin edebildiklerini söyledi.
Ayetullah Hamanei, dışişleri bakanlığını, ülkenin klasik ordusu konumunda olduğunu belirterek, dış siyaset meselesinde, başka kurumların da etkili olduğunu, fakat dışişleri bakanlığının sorumlu bir kurum ve teşkilatlı bir ordu olarak temel sorumluluğu taşıdığını söyledi.
Salahiyetli faktörlerin, unsurların varlığının başarılı bir diplomasinin diğer bir şartı olduğunu belirten İslam İnkılâbı Rehberi, "Diplomatik salahiyetler" kavramının açıklanmasında, "Diplomatik akıl ve maharet", "Gerekli yerdi yumuşama", "zaruri anlarda nüfuz olunamazlık" ve "hedeflere sadıkça ve derinden bağlı kalmak"ın başarılı diplomasinin ikinci şartı olarak açıkladı ve bu yapılanmanın hedefler ve kabiliyetlerin dikkate alınarak yerine getirtilmesi gerektiğini söyledi.
Ayetullah Hamanei diplomatik akılcılığın beyanında ise, bu özelliğin, insana görüşme ve teamüllerde karşı tarafın hedef ve hareketlerini tahmin etme özelliği kazandırdığını ve onlara göre kendi davranış ve hareketlerini planlayarak hayata geçirme imkânı kazandırdığını belirtti.
Diplomatik maharet’in, esneklik ve yumuşamadan yerinde ve zamanında yararlanılması şeklinde yorumlandığını belirten İslam İnkılâbı Rehberi, bu özelliğin bir diğer anlamının, "Kahramanca Esneklik" olduğunu ve Hz. İmam Hasan (sa)in onun en muhteşem tarihi örneğini oluşturduğunu söyledi.
"Kahramanca Esneklik" bir takım yorumlara rağmen açık bir anlamı bulunuyor ve bunun örneğine güreş yarışlarında rastlamak mümkün. Rakibin mağlup edilmesinin amaçlandığı bu yarışta, gücü olup da gerekli yerinde gerekli esnekliği kullanmayan kişi kesinlikle mağlup olur. Fakat esneklik ve gücü zamanında kullanacak olursa, rakibini sırtını yere getirmiş olur" ifadesini kullanan İslam İnkılâbı Rehberi konuşmasının devamında "Ülkü ve hedeflere derinden ve sadıkça" bağlı kalma hususunu da açıklayarak, hedefi konusunda derin bir iman ve inancı bulunmayan birinin diplomatik alanda faaliyet göstermesi durumunda kesinlikle başarılı olamayacağını söyledi.
Ayetullah Hamanei, diplomasi alanı savaş alanına benzeterek, "gerçek şudur ki diplomatik alan, pençe atmak alanıdır ve biri hedefe derin imanı olmaksızın böyle bir işe yeltenmesi durumunda kesin mağlup olacaktır" dedi.
Aralıksız ve fazlasıyla hareket etmek ve aktif olmak, İslam İnkılâbı rehberinin başarılı bir diplomasinin gereklerinden bir başkası olarak açıkladığı husustu.
Yüksek bir hareketliliğin, diplomasinin ayrılmaz bir parçası olduğunu ve ciddi olarak dikkate alınması gerektiğini belirten İslam İnkılâbı Rehberi Ayetullah Hamanei, mevcut dönemin yeni bir dünya düzenine geçiş dönemi olduğunu belirterek, geleneksel oyuncuların yanında Asya, Afrika ve Latin Amerika'da yeni oyuncuların alana adım attıklarını ve yeni düzende kendi konumlarını ilerletmek ve istikrara kavuşturmak istediklerini söyledi.
"Bu dönemde, güçlü ve işler bir diplomasi büyük bir önem kazanmakta ve bundan dolayı da bugün dışişleri bakanlığının çalışması geçmişe oranla daha hassas ve kritiktir" diyen İslam İnkılâbı Rehberi, bu dönemde diplomatik teşkilatın aktif, akıllı ve muktedir varlığını ortaya koyması durumunda gelecek birkaç on yıl içinde yenidünya düzeni içinde İslam Cumhuriyetinin konumu ve kudretinin, üstün bur konum olarak istikrar bulacağını, aksi takdirde önümüzdeki dünyada gerekli konuma kavuşamayacağımızı söyledi.
"Fırsatların yakalanması ve onlardan sahih biçimde yararlanılması" İslam İnkılâbı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei'nin diplomatik mekanizması yetkililerine hitaben yaptığı konuşmada dile getirdiği bir diğer konuydu.
Bölgesel ve dünya gelişmelerinin çok hızlı geliştiğini ve onların anında takib edilmesi, yüksek bir hareketlilikle sürekli olarak dış siyaset yetkililerince dikkate alınması gerektiğini belirten Ayetullah Hamanei, İran İslam Cumhuriyetinin mantığı konumundaki dini demokrasinin kürsüye oturtulmasının büyük bir hedef olduğunu belirterek, "bu meseleye kararlılıkla girin, çünkü bu hedef özellikle İslami bölgede tamamen tahakkuk bulacak konumdadır" dedi.
İran'ın dünyadaki diplomasi özelliklerinin ön plana çıkarılmasının dış siyaset sorumlularının önemli hedeflerinden olduğunu bildiren İslam İnkılâbı Rehberi konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ferdi ve sosyal davranışlarda ve diplomatik çevrelerde şer'i hükümlere bağlı kalmak ve Amerika gibi büyük güçlerin heybet ve gözdağından korkmamak, İran diplomasisinin has özelliğidir ve ciddi olarak dikkat alınmalıdır. İnkılâptan sonra sultacı güçlerden korkmamak İslam Cumhuriyetinin dış siyasetinin çok açık özelliği konumuna gelmiştir. Bu özellik hem halkların yüreğinde bir cazibe oluşturmuş ve hem de dünya siyaset adamlarını, dile getirseler de gizleseler de İran karşısında takdir ve tazim göstermeye itmiştir".
Ayetullah Hamanei, "Mazlumdan gerçek, kararlı ve açık müdafaa'nın İran İslam Cumhuriyetinin en açık özelliklerinden biri olduğunu bildirerek, bu özelliğin İnkılâptan sonraki tüm yıllarda Filistin ve Lübnan halkı ve savaşçılarını müdafaada ve diğer benzer durumlarda geçerli olduğunu ve tecelli ettiğini belirtti.
Ayetullah Hamanei, konuşmasının bir başka bölümünde ise "Milli Çıkarların Temini"nin dünyadaki tüm diplomatik mekanizmaların ortak hedefi olduğunu bildirerek, İran diplomasisinde milli menfaatlerin temin edilmesi için çaba harcanmanın yanı sıra, "Milli Sermaye'nin korunması"nın da çok önemli olduğunu, zira milli sermayenin kaybolması durumunda diplomasi mekanizmanın desteksiz kalacağını ve bu durumda milli menfaatlerin de temin olunamayacağını söyledi.
"Milli, İslami, İnkılâpçı ve tarihi kimlik"in İranlıların milli sermayesi olduğunu belirten İslam İnkılâbı Rehberi, İslam İnkılâbından kaynaklanan bağımsızlığın, din, mümin halk, inkılâpçı gençlik, aşırı talepkarlar karşısında kat'i söz, bilim adamları, elitler ve bilimsel faaliyetlerin milli sermayenin temel unsurlarından olduklarını ve ülkenin milli menfaatlerinin temin edilmesi için diplomatik alanda korunması gerektiğini bildirdi.
İslam İnkılâbı Rehberi Ayetullah Hamanei bu konuşmasının son bölümünü ise dünya ile teamül meselesine tahsis etti.
Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin iki gün önce, tüm dünya ile teamül içinde olunması hususunda İran'ın yabancı ülkelerdeki elçi ve temsilcilerine hitaben yaptığı konuşmayı teyid ederek, bu teamül ile ilgili olarak iki istisnanın mevcut olduğunu bunlardan birinin Amerika devleti ve diğeri siyonist İsrail rejimi olduğunu belirtti.
Amerika ile teamül olunmamasıyla ilgili bazı delil ve kanıtları dile getiren Ayetullah Hamanei, Amerika ile ilişki ve bu ülkeyle müzakerenin bazı özel hususlar hariç İran İslam Cumhuriyeti için hiçbir yarar sağlamadığı gibi hatta zarar da getirdiğini ve yararı olmayan işi hangi akıl sahibinin takip edeceğini söyledi.
Ayetullah Hamanei şöyle dedi: "Birileri, Amerikalılar ile müzakere masası başında oturup görüşecek olursak sorunların büyük bir bölümünün çözümleneceğini zannediyordu. Elbette meselenin böyle olmadığını ben biliyordum. Fakat son bir yıl içindeki olaylar bir kez daha bu gerçeği ispatlamış oldu. Geçmişte bizim yetkililer ile Amerikalı yetkililer arasında hiçbir ilişki yoktu. Fakat son bir yıl içinde kritik nükleer mesele ve belirtilen tecrübeden dolayı bu ilişkinin sağlanması kararlaştırıldı ve yetkililerin dışişleri bakanlığı düzeyinde temas, oturum ve müzakereleri olması kararlaştırıldı. Fakat bu ilişkilerden hiçbir yarar sağlanamadığı gibi, hatta Amerikalıların tavrı daha hakaretamiz ve sert oldu ve görüşme toplantıları ve genel tribünlerde daha fazla talepler dillendirmeye başladılar. Elbette yetkililerimiz bu oturumlarda onların bu talepleri karşısında çok güçlü ve hatta bazen iğneli cevaplar verdiler, ama genelde bazılarının görüşünün aksine görüşmelerin hiçbir şeye katkısı olmadığı anlaşıldı.
Bu meseleyle ilgili olarak yaptırımların artmasını örnek gösteren İslam İnkılâbı rehberi, Amerikalıların düşmanlıklarını azaltmadıkları gibi hatta yaptırımları daha da artırdıklarını, ancak bu yaptırımların yeni alınmış kararlar olmadığını iddia ettiklerini, ama gerçekte yeni olduklarını ve yaptırımlar konusunda görüşmelerin de bir faydasının olmadığını söyledi.
“Elbette nükleer müzakerelerin devamı konusunda benim her hangi bir engellemem söz konusu değil. Dr. Zarif ve arkadaşlarının başlattıkları ve bugüne kadar da çok iyi ilerlettikleri çalışma devam edecek. Ama bu her kes için çok değerli bir oldu ve Amerikalılar ile oturup kalkmak ve konuşmanın onların düşmanlıklarının azalmasında kesinlikle etki olmadığı ve hiçbir yararının olmadığını gördük” ifadesini kullanan İslam İnkılâbı Rehberi konuşmasının devamında ise Amerikalılar ile görüşmenin zararlarını açıklayarak, bu işin halklar kamuoyu oyu ve devletler nezdinde ikiyüzlü olmakla suçlanmamıza sebep olduğunu ve batılıların çok geniş bir propaganda kampanyası başlatarak, İslam cumhuriyetini infiale ve ikiyüzlülüğe kapılmakla suçladıklarını belirtti.
Amerikalılar ile oturup kalkmanın bir başka zararının ise onlar tarafından yeni beklentilerin ortaya atılması için gerekli ortamın oluşturulması olduğunu belirten Ayetullah Hamanei, Siyonist İsrail rejimi ile teamül meselesinin kesinlikle kabul edilemez olduğunu belirtti ve Amerikalılarla teamül konusunda ise, Amerikanın düşmanlığı, ABD hükümeti ve kongresinin İran aleyhindeki düşmanca açıklamaları durumunun devam etmesi halinde onlarla teamül’ün kesinlikle anlamı olmadığını söyledi.
Gazze’de Siyonistlerin cinayetlerine ortak olduğu için halkların Amerika’ya karşı nefretlerinin artmasına da değinen İslam inkılabı Rehberi, “Dünyada Amerikalıları gasıp, kurt sıfatlı, katil, kafir ve zalim Siyonist İsrail rejiminin Gazze’deki cinayet ve soy kırımından temize çıkaracak, ilgisiz olduğunu söyleyecek hiç kimse yoktur. Bunun için de Amerikalılar şu anda büyük bir zaaf içindedirler” dedi.
Gazze halkının bugünlerde içinde bulunduğu duruma da değinen İslam İnkılabı Rehberi, ateşkes konusunda Filistinlilerin mantığının çok doğru olduğunu, zira onların açıklamaları uyarınca ateşkesin kabul edilmesinin vahşi kan emici Siyonist rejimin keyfi çektiğinde her türlü cinayet ve faciayı gerçekleştirip ardından da hiçbir bedel ödemeksizin saldırıdan bir gün öncesine dönüp ağır baskılara ve ablukaya devam etmesi anlamında olduğunu belirterek bunca cinayetin bir bedelinin olması gerektiğini ve bu bedelin de Gazze ablukasının Siyonistlerce sonlandırılması olduğunu ve insan sahibi hiç kimsenin Filistin halkının bu talebini reddedemeyeceğini söyledi.
Ayetullah Hamanei konuşmasının son bölümünde ise Irak’ın mevcut durumuna temas ederek, Irak’ta yeni başbakanın atanmasıyla, mevcut düğümlerin açılmasını, çalışabilecek bir hükümetin kurulmasını ve Irak’ta fitnecilikte bulunan ve bulunmak isteyenlere gereken dersin verilmesini temenni etti.
Ayetullah Hamanei ayrıca dışişleri bakanlığı yetkilileri için çalışmalarında başarılar dileyerek, Allat Taala’dan dışişleri bakanı ve çalışma arkadaşları için tevfik ve başarı temenni ettiğini söyledi.
İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei’nin konuşmasından önce İran İslam Cumhuriyeti dışişleri bakanı Dr. Muhammed Cevad Zarif, İran İslam Cumhuriyetinin yurt dışındaki elçilik ve temsilciliklerinin sorumluları ve elçileri toplantısıyla ilgili bir rapor sunarak böyle bir toplantının düzenlenmesindeki amacın fikir teatisinde bulunmak ve İslam İnkılabı rehberinin tavsiyeleri ışığında İran İslam Cumhuriyeti dış siyasetinin tanzim edilmesi olduğunu söyledi.
İslam inkılabı rehberinin himaye ve desteklerinden dolayı takdir ve teşekkürlerini dile getiren Zarif, uluslar arası sahnenin akışkan oluşu, güç kaynağının çoğalması ve yeni oyuncuların etki bırakma imkanının bulunmasının dünya ve bölgenin mevcut özelliklerinden olduğunu söyledi.
Dış siyaset teşkilatının görevinin yurt içi ve yurt dışında meydana gelmiş istisnai fırsatlardan yararlanmak olduğunu belirten dışişleri bakanı, İmam Humeyni ve İslam İnkılabı rehberinin diyalogu, dini halk demokrasisi, gerçekçi idealizm temeline dayanan İran İslam Cumhuriyetinin manevi gücünün İran’ı iç istikrara kavuşturduğunu ve İran İslam cumhuriyetini bir bölgesel güce dönüştürerek bölgede direniş ve İslami eğilimin yayılması sermayesini sunduğunu söyledi.
Dışişleri bakanlığının nizamın gözlemcilik vazifesine sahip olduğunu hatırlatan Muhammed Cevad Zarif, İslam İnkılabı rehberi tarafından tasarlanan dış siyaseti en iyi şekilde hayata geçirme ve bu hususta Allah’ın zail olmaz kudretine tam güven duyma ve hiçbir gücü süper güç olarak kabul etmeme konusunda kararlı olduklarını söyledi.
İran İslam cumhuriyeti dışişleri bakanı ayrıca, “kendi milli gücümüze ve uzmansal yeteneğimize inancımız tamdır ve bu inanç uyarınca ortadaki güçler karşısında yenilmeyeceğiz” ifadesini kullandı.