İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamenei bugün İran çapındaki Cuma imamlarına hitaben yaptığı konuşmada tüm Cuma imamlarının dünya olaylarını değerlendirirken Batı ve Amerika'nın kendilerini insan hakları taraftarı gösterme çabalarını geniş ve gerçekçi bir bakış açısıyla irdelemeleri zaruretini vurguladı ve bu davranışların Batı ile İslam arasındaki derin çatışma çerçevesinde cereyan ettiğinin bilinmesi gerektiğini kaydetti.
Ayetullah Hamenei, bu bağlamda İslam ve Batı arasında son bir kaç asırdır sürtüşme yaşandığını ve İslam İnkılabı'nın zaferinin bu mücadelede bir dönüm noktası oluşturduğunu hatırlatarak şunları söyledi: 'Batı, sömürü dönemlerinde siyasal, kültürel ve ekonomik sultasını Doğu'ya ve özellikle de İslam dünyasına dayattı ve bilim ve teknikteki ilerlemeleri sayesinde tüm denklemlerin merkezinde bir model olarak Batı dünyasının yer aldığını empoze etti. Onlar hatta coğrafi hesaplamalarını bile Batı dünyasının ölçülerine göre tanzim ettiler ve mesela Yakındoğu, Ortadoğu ve Uzakdoğu gibi yanlış terimleri oluşturdular. İran gibi tüm bölge ülkelerinin materyalist Batı dünyası tarafından istila edildiği bir dönemde ortaya çıkan İran İslam İnkılabı tam bağımsızlık ve İslam'a ve Kur'ani temellere dayanmak hedefiyle zafere ulaştı ve Batı'lıların tarihi binasına çetin darbeler indirdi.'
Ayetullah Hamenei daha sonra İran İslam İnkılabı'nın bölgede ve İslam dünyasındaki etkilerine değinerek şöyle konuştu: 'Bu inkılap, milletlere dini ve İslami bir kimlik kazandırdı. İran İslam İnkılabı'nın sunduğu bu yeni kimlik ve tefekkürün giderek yaygınlık kazanması Batı'lıları ciddi şekilde ürküttü ve İslam düşüncesinin yükselişi ivme kazandıkça onların plan ve proğramları da derinleşerek, daha bir karmaşıklaştı. Şu anda bölge ve İslam dünyasındaki şartlar öylesine değişti ki Batı'lılar İslam düşüncesiyle olan boy ölçüşmelerinde geride kaldıklarını düşünmekte ve bu yüzden geri kalmışlıklarını telafi etmek için tüm güçleriyle çaba harcamaktadırlar. İşte bu şartlarda bölgede İslami uyanış süreci başladı ve kendilerini İslam İnkılabı düşüncesi ve hareketinden geride hisseden Batı'lılar, sersemlik içinde siyasal İslam ve İslami uyanışla mukabele için meydana çıktılar.'
İslam İnkılabı Rehberi sözlerini şöyle sürdürdü: 'Batı dünyası karşısında güçlü olmak gerekir. Zira onlar hiç kimseye acımadıklarını ve tüm riyakarlıkları ve insan hakları savunuculuğuna soyunmalarına rağmen, milyonlarca insanın öldürülmesi karşısında vicdanlarının sızlamadığını ispatlamışlardır. Yalan ve riyakarlık Batı'lı politikacıların özelliklerinden biridir. İşin gerçeği şudur ki, Batı'lılar Hiroşima katliamından, birinci ve ikinci dünya savaşlarında milyonlarca insanın katledilmesinden, masum Pakistan, Afganistan ve Irak halklarının kıyımından rahatsızlık duymamaktadırlar ve gelecekte de her nerede çıkarları olursa o yöre halklarını katliama uğratmaktan çekinmeyeceklerdir.'
Ayetullah Hamenei, bu bağlamda İslam ve Batı arasında son bir kaç asırdır sürtüşme yaşandığını ve İslam İnkılabı'nın zaferinin bu mücadelede bir dönüm noktası oluşturduğunu hatırlatarak şunları söyledi: 'Batı, sömürü dönemlerinde siyasal, kültürel ve ekonomik sultasını Doğu'ya ve özellikle de İslam dünyasına dayattı ve bilim ve teknikteki ilerlemeleri sayesinde tüm denklemlerin merkezinde bir model olarak Batı dünyasının yer aldığını empoze etti. Onlar hatta coğrafi hesaplamalarını bile Batı dünyasının ölçülerine göre tanzim ettiler ve mesela Yakındoğu, Ortadoğu ve Uzakdoğu gibi yanlış terimleri oluşturdular. İran gibi tüm bölge ülkelerinin materyalist Batı dünyası tarafından istila edildiği bir dönemde ortaya çıkan İran İslam İnkılabı tam bağımsızlık ve İslam'a ve Kur'ani temellere dayanmak hedefiyle zafere ulaştı ve Batı'lıların tarihi binasına çetin darbeler indirdi.'
Ayetullah Hamenei daha sonra İran İslam İnkılabı'nın bölgede ve İslam dünyasındaki etkilerine değinerek şöyle konuştu: 'Bu inkılap, milletlere dini ve İslami bir kimlik kazandırdı. İran İslam İnkılabı'nın sunduğu bu yeni kimlik ve tefekkürün giderek yaygınlık kazanması Batı'lıları ciddi şekilde ürküttü ve İslam düşüncesinin yükselişi ivme kazandıkça onların plan ve proğramları da derinleşerek, daha bir karmaşıklaştı. Şu anda bölge ve İslam dünyasındaki şartlar öylesine değişti ki Batı'lılar İslam düşüncesiyle olan boy ölçüşmelerinde geride kaldıklarını düşünmekte ve bu yüzden geri kalmışlıklarını telafi etmek için tüm güçleriyle çaba harcamaktadırlar. İşte bu şartlarda bölgede İslami uyanış süreci başladı ve kendilerini İslam İnkılabı düşüncesi ve hareketinden geride hisseden Batı'lılar, sersemlik içinde siyasal İslam ve İslami uyanışla mukabele için meydana çıktılar.'
İslam İnkılabı Rehberi sözlerini şöyle sürdürdü: 'Batı dünyası karşısında güçlü olmak gerekir. Zira onlar hiç kimseye acımadıklarını ve tüm riyakarlıkları ve insan hakları savunuculuğuna soyunmalarına rağmen, milyonlarca insanın öldürülmesi karşısında vicdanlarının sızlamadığını ispatlamışlardır. Yalan ve riyakarlık Batı'lı politikacıların özelliklerinden biridir. İşin gerçeği şudur ki, Batı'lılar Hiroşima katliamından, birinci ve ikinci dünya savaşlarında milyonlarca insanın katledilmesinden, masum Pakistan, Afganistan ve Irak halklarının kıyımından rahatsızlık duymamaktadırlar ve gelecekte de her nerede çıkarları olursa o yöre halklarını katliama uğratmaktan çekinmeyeceklerdir.'