İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamenei bu sabah yeni bakanlar kuruluyla ilk görüşmesinde Cumhurbaşkanı Ruhani'den övgüyle söz etti ve kendisini açık bir inkılapçı geçmişe sahip, istenen ve güven duyulan bir şahsiyet olarak tanıdığını belirtirken, yeni İran hükümetinin sağlıklı bir itikadi ve ahlaki yapıya sahip olduğunu ve bu arada halka hizmet, adalet, ekonomik sağlamlık, fesadla mücadele, kanunlara uyma, bilgi ve hikmetle hareket ve ülkenin iç kapasitesine dayanma gibi özelliklere sahip olduğunu belirtti.
Ayetullah Hamenei konuşmasında Amerika'nın Suriye'ye saldırı tehditlerine de değinerek, bunun bölge için kesin bir facia olacağını vurguladı ve ‘her türlü müdahele ve savaş çığırtkanlığı kesinlikle ateşi körükleyenlerin aleyhine tamamlanacaktır' dedi.
İnkılap Rehberi, İran İslam Cumhuriyeti'nın 11. hükümeti bakanlarına hitaben yaptığı konuşmada, yeni hükümetin dikkat etmesi gereken kriterleri aktardıktan sonra dış politika konusuna değindi ve ‘bu alanda eğer onur, hikmet ve maslahat doğru olarak algılanır ve uygulanırsa, dış politika İslam Cumhuriyeti'nin hakettiği seviyede izlenir' dedi.
Ayetullah Hamenei daha sonra bölgedeki hassas ve buhranlı şartlara değinerek şunları söyledi: ‘Biz hiç bir şekilde Mısır'ın iç işlerine karışmak eğiliminde değiliz. Ancak, Mısır halkının katliamı karşısında gözlerimizi yumamayız. Biz, silahsız Mısır halkının katliamını kınıyoruz. Bu katliamın faili her kim olursa olsun, İran İslam Cumhuriyeti tarafından kınanmaktadır. Mısır'da bir iç savaştan kesinlikle kaçınılmalıdır. Zira Mısır'da başlayacak olan bir iç savaş, hem bölge ve hem de İslam dünyası için bir faciaya dönüşecektir. Mısır'da demokrasiye ve halkın oylarına dönülmesi zaruridir. Mısır halkı yıllarca süren despot yönetimler ardından, İslami uyanış süreci sayesinde sağlıklı bir seçim düzenledi. Bu demokrasi süreci artık kesintiye uğratılamaz.'
İslam İnkılabı Rehberi konuşmasının devamında Suriye'deki gelişmeleri analiz etti ve Amerika'nın bu ülkeye yönelik tehditleri ve muhtemel müdahelesini ‘bölgesel bir facia' olarak niteleyerek şunları dile getirdi: ‘Eğer böyle bir eyleme kalkışılırsa Amerika'lılar kesinlikle tıpkı Irak ve Afganistan'a olan müdahelede olduğu gibi zarara uğrayacaklardır. Bölge dışındaki yabancı güçlerin bir ülkeye müdahelesinin sonucu yalnızca savaş çığırtkanlığı ve milletlerin dış güçlere olan nefretinden başka bir şey olmayacaktır. Bu savaş çığırtkanlığı barut deposundaki bir kıvılcımı andırmaktadır ve boyutları ile sonuçlarını öngörmek mümkün değildir.'
Bu görüşme sırasında İran Cumhurbaşkanı Ruhani de bir konuşma yaparak İran'ın karşı karşıya olduğu kimi iç ve dış sorunlar ile kurduğu hükümetin özelliklerini izah ederek şöyle konuştu: ‘İran İslam Cumhuriyeti mevcut şartlar altında tam anlamıyla huzur, istikrar ve güvenlik sahibi bir ülkedir. Ancak, düşman siyasi ve ekonomik baskılarla halkı ve toplumu etkileme telaşındadır. Bütün bu baskılara rağmen İran milleti yaptırımlar karşısında dikileceğini ve kesin haklarından vazgeçmeyeceğini göstermiştir. Ambargolar ve yaptırımlar müslüman halkın hayat problemlerini arttırsa da bu tür baskılar, halkımızın ambargoya katılan devletler ve özellikle de Batı karşısındaki tarihi nefretini daha da derinleştirecektir. Hükümetimiz dünyaya şunu açık ve net olarak duyurmuştur ki, İran milletiyle yaptırım diliyle değil saygıyla konuşmasını bilmelisiniz. İran hükümeti uluslararası arenada aynı anda hem ‘barış içinde bir arada yaşama' ve hem de ‘direniş ve onurlu bir duruş' söylemini kullanacaktır.'
Ayetullah Hamenei konuşmasında Amerika'nın Suriye'ye saldırı tehditlerine de değinerek, bunun bölge için kesin bir facia olacağını vurguladı ve ‘her türlü müdahele ve savaş çığırtkanlığı kesinlikle ateşi körükleyenlerin aleyhine tamamlanacaktır' dedi.
İnkılap Rehberi, İran İslam Cumhuriyeti'nın 11. hükümeti bakanlarına hitaben yaptığı konuşmada, yeni hükümetin dikkat etmesi gereken kriterleri aktardıktan sonra dış politika konusuna değindi ve ‘bu alanda eğer onur, hikmet ve maslahat doğru olarak algılanır ve uygulanırsa, dış politika İslam Cumhuriyeti'nin hakettiği seviyede izlenir' dedi.
Ayetullah Hamenei daha sonra bölgedeki hassas ve buhranlı şartlara değinerek şunları söyledi: ‘Biz hiç bir şekilde Mısır'ın iç işlerine karışmak eğiliminde değiliz. Ancak, Mısır halkının katliamı karşısında gözlerimizi yumamayız. Biz, silahsız Mısır halkının katliamını kınıyoruz. Bu katliamın faili her kim olursa olsun, İran İslam Cumhuriyeti tarafından kınanmaktadır. Mısır'da bir iç savaştan kesinlikle kaçınılmalıdır. Zira Mısır'da başlayacak olan bir iç savaş, hem bölge ve hem de İslam dünyası için bir faciaya dönüşecektir. Mısır'da demokrasiye ve halkın oylarına dönülmesi zaruridir. Mısır halkı yıllarca süren despot yönetimler ardından, İslami uyanış süreci sayesinde sağlıklı bir seçim düzenledi. Bu demokrasi süreci artık kesintiye uğratılamaz.'
İslam İnkılabı Rehberi konuşmasının devamında Suriye'deki gelişmeleri analiz etti ve Amerika'nın bu ülkeye yönelik tehditleri ve muhtemel müdahelesini ‘bölgesel bir facia' olarak niteleyerek şunları dile getirdi: ‘Eğer böyle bir eyleme kalkışılırsa Amerika'lılar kesinlikle tıpkı Irak ve Afganistan'a olan müdahelede olduğu gibi zarara uğrayacaklardır. Bölge dışındaki yabancı güçlerin bir ülkeye müdahelesinin sonucu yalnızca savaş çığırtkanlığı ve milletlerin dış güçlere olan nefretinden başka bir şey olmayacaktır. Bu savaş çığırtkanlığı barut deposundaki bir kıvılcımı andırmaktadır ve boyutları ile sonuçlarını öngörmek mümkün değildir.'
Bu görüşme sırasında İran Cumhurbaşkanı Ruhani de bir konuşma yaparak İran'ın karşı karşıya olduğu kimi iç ve dış sorunlar ile kurduğu hükümetin özelliklerini izah ederek şöyle konuştu: ‘İran İslam Cumhuriyeti mevcut şartlar altında tam anlamıyla huzur, istikrar ve güvenlik sahibi bir ülkedir. Ancak, düşman siyasi ve ekonomik baskılarla halkı ve toplumu etkileme telaşındadır. Bütün bu baskılara rağmen İran milleti yaptırımlar karşısında dikileceğini ve kesin haklarından vazgeçmeyeceğini göstermiştir. Ambargolar ve yaptırımlar müslüman halkın hayat problemlerini arttırsa da bu tür baskılar, halkımızın ambargoya katılan devletler ve özellikle de Batı karşısındaki tarihi nefretini daha da derinleştirecektir. Hükümetimiz dünyaya şunu açık ve net olarak duyurmuştur ki, İran milletiyle yaptırım diliyle değil saygıyla konuşmasını bilmelisiniz. İran hükümeti uluslararası arenada aynı anda hem ‘barış içinde bir arada yaşama' ve hem de ‘direniş ve onurlu bir duruş' söylemini kullanacaktır.'